Bir Cesaret Öyküsü
Bugün sizlere bir cesaret öyküsünden bahsedeceğim: Malala Yusufzay’ın öyküsünden.
Bazı insanlar güzelliğiyle veya sanatıyla, bazıları ise edebiyatıyla veya müziğiyle tanınır. Malala ise korkusuzluğu ile duyurdu adını. Malala Yusufzay’ın öyküsü cesaretin, gücün, azmin ve kararlılığın en büyük örneğidir. Kelime olarak Malala üzüntü ve acı içinde olan anlamına gelmesine rağmen, o başkalarının acısını dindiren küçük bir kadın. 2012 yılında Pakistan’da kız çocuklarının okuması için yürüttüğü bir kampanyanın sonucunda suikasta uğradı. Bindiği otobüs yolun ortasında durduruldu. “Malala hanginiz?” sorusuna karşılık arkadaşlarından birinin onu işaret etmesi sonucu başından vuruldu. Savunduğu tek şey kız çocuklarının eğitim hakkıydı. Bu küçük kızın Taliban’a cevabı ise “Taliban’dan intikam almak istemiyorum yalnızca onların çocuklarının da eğitim almasını istiyorum" oldu. Malala çocukluğunun ilk yıllarında özgürce okula gitti ancak sonraları Taliban'ın baskılarıyla hayat oldukça zorlaştı. Taliban'ın öncelikli hedefi her zaman eğitimdi. Önceleri kızlar ve erkeklerin bir arada okuması yasaklandı. Daha sonra ise kızların eğitim alması tamamen yasaklandı. Ancak Malala henüz 11 yaşındayken kız çocuklarının eğitim hakkını savundu. Takma bir isimle Taliban militanlarının işkencelerini bir blogda paylaşarak tüm dünyaya duyurdu. O günden sonra tüm dünya onu tanıdı. Taliban tarafından öldürülmeye çalışıldı. Ancak sonraları tüm bu olaylar ona Uluslararası Çocuk Barış Ödülü, AB İnsan Hakları Ödülü ve Nobel Barış Ödülünü kazandırdı. Malala küçük yaşına rağmen tüm çocukların eğitim hakkını savunan isimlerden biri olarak bilinmektedir.
“Dünyada iki güç vardır; kılıç ve kalem.
İkisinden daha kuvvetli olan üçüncü güç ise kadınlardır.” Malala Yusufzay.