Bir Değişik Sanat Akımı Dadaizm ve Onun Birçok Manifestosu Üzerine

Bu yazımda sizlere dadaizm üzerine yazılan çok sayıdaki manifestoları ve bunun altına yatan muhtemel sebepleri yorumluyor olacağım.


Bu yazımda sizlere dadaizm üzerine yazılan çok sayıdaki manifestoları ve bunun altına yatan muhtemel sebepleri yorumluyor olacağım.

Dadaizm diğer sanat akımlarına kıyasla çok farklı bir bakış açısı barındırır. Birçok yerde “karşı sanat”, “isyan”, “mantıksızlıkların mantığı” gibi sözlerle tasvir edilen dadaizm, sanat dünyasına çok ilginç eserler bırakmıştır. Dadaizmin başlangıcına bakacak olursak, 1. Dünya savaşının yıkım ve kaosundan kaçan Avrupalı sanatçılar, savaş zamanında tarafsızlık politikası izleyen İsviçre’ye sığınıyorlar. Bu sanatçılardan ikisi de Hugo Ball ve Emmy Hennings. Hugo Ball ve Emmy Hennings 1915’te İsviçre’ye geliyorlar ve 5 Şubat 1916’da Voltaire kabaresini düzenliyorlar. Hugo Ball “Der Künstler und die Zeitkrankheit” adlı kitabında kabareyi düzenlediği günü anlatırken şunları söylüyor:

─ Voltaire kabaresini düzenlerken aklımda İsviçre’de özgürlüğünü doyasıya yaşamakla kalmayıp kaleme almayı da isteyen birkaç genç bulabilme düşüncesi vardı.[1] (Ball, 1984:39)

Daha buradan aslında dadacıların bir şeyleri kaleme almak istemi ile farklı bir yaklaşımın peşinde oldukları belli oluyor. Daha sonrasında Hugo Ball kabarenin nasıl geçtiğini anlatıyor ve kabarede dada manifestosunun ilan edildiğini söylüyor. (Ball, 1984: 40) Manifestonun ilan edilişinin üzerinden çok zaman geçmeden Hugo Ball, dadacılar ile yollarını ayırıyor. Bunun en büyük sebeplerinden biri de Hugo Ball’un artık diğer dadacılarla aynı sanat görüşünü paylaşmıyor olması. Aslında bu olaydan da ufak bir ipucu elde ediyoruz. Bu olayın ardından Voltaire kabaresine de katılmış olan Tristan Tzara ipleri ele alıyor ve Tzara’nın önderliğinde Dada dergisi çıkmaya başlıyor. Zürih’te yayınlanmaya başlayan Dada dergisi yayın hayatına Paris’te devam ediyor. Diğer yandan Voltaire kabaresinin bir başka katılımcısı olan Richard Huelsenbeck’ de Berlin’de yayın çıkarmaya başlıyor. Hem Tzara hem de Huelsenbeck 1918’de ayrı ayrı dada manifestosu yayınlıyorlar. Daha sonrasında 1917’de yayın hayatına başlayan 391 dergisinde iki farklı manifesto yayınlanıyor. İlki Gabrielle Buffet tarafından 1919’da yazılan “Petit Manifest”[2], ikincisi ise derginin kurucusu olan Francis Picabia tarafından 1920’de yazılan “Dada Manifest”. Sonra daha da ilginç bir şey oluyor ve 1919’da çıkarılmaya başlanan Littérature dergisinde Francis Picabia’nın da dahil olduğu 12 kişi “Vingt-trois Manifestes du Mouvement Dada”[3] adlı yazıyı kaleme alıyor. Daha bitmedi, 1922’de dadaizmin Hollanda’daki temsilcilerinden I.K Bonset 1922’de Mécano dergisinde iki farklı manifesto yazıyor. Yine Hollanda’da yayınlanan Merz dergisinde ise 1923 yılında kollektif bir manifesto yazılıyor.        

Öncelikle şunu belirtmek isterim, sayısının fazlalığı bir yana, bir sanat akımı için manifesto yazılmış olması dahi başlı başına ilgi çekici bir durumdur. Burada aslında dadanın sadece bir sanat akımı olmakla kalmayıp toplumsal bir hareket olduğu çıkarımını yapabiliriz.  Dadanın ortaya çıkışına büyük bir çerçeveden bakarsak şu resmi görüyor olacağız: Bir yanda ikiye bölünüp birbirleri ile amansızca çatışan Avrupa ülkeleri, diğer yanda bu çatışmayı reddeden ve tarafsız alanda bir araya gelip bu anlamsız çatışmayla çatışan sanatçılar. Bununla kalmayıp diğer insanları da bu duruşa davet ediyorlar. Bu duruşun nasıl bir duruş olduğunu anlatmak adına ise manifestolar yazıyorlar.

Peki bu kadar çok manifesto olmasının sebebi neydi? Sergiledikleri duruş tek bir manifestoya sığmamış mıydı? Yoksa fikirleri henüz tam olgunlaşmamış mıydı? Yahut savaşın daha da şiddetli bir hale gelip ardından son bulması dadacıların fikirlerini baştan aşağı etkilemiş miydi? Her şeye karşıt olmaları aynı zamanda birbirlerine de karşı oldukları anlamına mı geliyordu?

Benim bu sorulara cevabım evet. Hem de hepsine aynı anda evet. Kanımca, Hugo Ball kendisi gibi düşünen insanları topladıklarında akıllarında ham bir fikir vardı ve bunu hayata en kısa sürede geçirmek istiyorlardı. Çünkü muhtemelen savaş başladığından beri ölümün her halini görmüşlerdi. Bir araya getirdikleri fikirleri ortaya koydular ve zamanlarının statükosuna karşı bir duruş sergilediler. Sonrasında fikirleri, duygu ve düşünceleri gelişip değiştikçe de duruşlarını tekrar tekrar tanıtmaya ihtiyaç duydular. Tıpkı toplum yapısının, siyasi ve sosyal durumun günbegün değişmesi gibi, dadacıların da fikirleri, duygu ve düşünceleri günbegün değişip gelişiyordu. Dadacılar bir sürü şeye karşı duruş sergilemişti fakat manifestolarında da belirttikleri üzere öncelikli olarak karşı durdukları şeyler farklılık gösterebiliyordu. Örnek verecek olursak Huelsenbeck manifestosunda dışavurumculuk akımının sanat üzerine olan beklentilerini karşılamadıklarını belirtirken (Huelsenbeck, 1918: 35) Merz dergisinde yayınlanan manifestoda burjuvaya karşı bir duruş sergilenmekte (Theo van Doesburg ve diğ., 1923: 24).  Yani ortak bir şemsiye altında toplanmış olsalar dahi yeri geliyor, fikirleri bazı noktalarda birbirlerinden ayrılıyor bazen de birbirleri ile çakışıyordu.

Dadaizm; kaosu kaosla anlatan, sanat normlarını sanatla eleştiren, sosyal ve politik yapıların çirkinliklerini çirkinliklerle anlatan bir sanat akımı olarak tarihte yerini almıştır. Ömrü çok uzun olmasa da günümüz sanat anlayışına katkısı büyük olmuştur. Özellikle fotomontaj ve kolaj teknikleri dadacılar ile çok gelişmiş ve

Bu yazımda size dadaizm’in ilginç gördüğüm bir yanını anlatmak istedim. Yazımı sonlandırırken sizleri beni etkileyen ve düşündüren bir dada eseri ile baş başa bırakmak istiyorum.

Hannah Höch’ün 1919 yılında ortaya koyduğu bu eser dadacıların çok kullanmış olduğu teknikle, kolaj olarak, yapılmış olup 1919 Almanyası’nı ,Weimar Cumhuriyeti, o zamanın gazete kupürleri ile resmeder.

Hannah Höch, Schnitt mit dem Küchenmesser durch die letzte Weimarer Bierbauchkulturepoche Deutschlands (1919)



[1] Yapmış olduğum alıntının aslı Almancadır. Çevirisini bu yazıya özel olarak ben yaptım.

[2] Küçük Manifesto

[3] Yirmi üç dada manifestosu

Kaynakça

•       Ades, D., (ed.). (2006). The Dada Reader: A Critical Anthology. Chicago: The University of Chicago Press

•       Ball, H., (1984). Der Künstler und die Zeitkrankheit. Frankfurt: Suhrkamp Verlag

•       Huelsenbeck, R. “Dadaistisches Manifest" (1918), Dada Almanach, ed. Richard Huelsenbeck. Berlin: Erich Reiss, 1920

•       https://monoskop.org/Merz  

•       https://de.wikisource.org/wiki/Dada_(Zeitschrift)

•       https://monoskop.org/391

•       https://en.wikipedia.org/wiki/391_(magazine)

•       http://sdrc.lib.uiowa.edu/dada/litterature/

•       https://www.e-skop.com/skopbulten/dadanin-100-yili-m%C3%A9cano-dergisi-dada-konstruktivizm-karsitliginin-birligi/3192