Bir Karar Serüveni: Çeviri

Bir dili başka bir dile aktarırken ortaya çıkan çeviri süreci birtakım kararlardan oluşur. Peki bu kararlar nedir ve süreci nasıl etkiler?

Çevirinin klasik tanımını yapacak olursak, bir dilde anlatılmak istenen şeyin bir diğer dile aktarılmasıdır diyebiliriz. Çevirinin, iki dil arasında bağ kurduğu ve iki farklı kültürü birbirine bağladığı için aslında çok yüce bir görevi var. Aradaki bu bağlantıyı sağlayan köprüler de tabii ki çevirmenlerdir.

Çevirmenler bu görevi yerine getirirken optimum çeviriye ulaşmaya çalışırlar. %100 doğru bir çeviri yoktur çünkü çeviri süreci aslında bir dizi kararların alındığı bir süreçtir ve bu kararlar kişiden kişiye değişir. Metinler eğer hukuk metinleri, tıp metinleri gibi terimlerin bire bir karşılıklarının olduğu metinler değilse çevirmen karar vermekte özgürdür. Verdiği bu kararlar sayesinde çeviri şekillenir ve okurlara sunulur.

Peki, çevirmenin vermesi gereken kararlar nelerdir? Yazarın bu yazıyı yazmaktaki amacı nedir? Yazarın hayatında bu yazının ne gibi bir önemi var? Eğer hayatında bu yazıyı yazmasına sebep olacak bir olay olduysa bunun yazıya ne gibi bir katkısı olmuş? Onların kültürüne ayak uydurarak yazar mı okura yaklaşmalıdır yoksa yazarın kültürü olduğu gibi yansıtılarak okur mu yazara yaklaşmalıdır? Kelime seçimi neye göre yapılmalıdır? Metni erek kültüre adapte edebilmek için yapılması gereken fedakarlıklar var mı? Varsa bu fedakarlıklar kelime bazında mı yoksa semantik bazda mı ve feda edilmesi metin için ne derece önemli? Bunlar ve bunlar gibi tonla soruya çevirmenin verdiği cevap çevirmenler için çeviri sürecinin hangi tarafa evrileceğini belirlemede önemlidir.



Çevirmen olarak bu verilecek kararların okuru ne derecede etkileyecek olduğunu göz önünde bulundurmak gerekir. Çünkü erek kültür, kaynak metni çevirmenlerin onlara sunduğu eserle yargılayacaktır. Bu yüzden çeviri yapılırken okur da çok dikkate alınmalıdır. Eğer okurdan tepki toplayacak bir eserse daha ılımlı hale getirilerek okuyuculara sunulabilir. Ya da kaynak kültürde yer alan özellikler erek dildeki okurun kültürene uygun hale getirilerek çevrilebilir. Örneğin, pazar günü kiliseye gidildiğinden bahsediliyorsa bunu Türkçeye çevirirken cuma günü cuma namazına gitti ya da bizdeki daha kısa haliyle cumaya gitti şeklinde de çevirebilir. Bütün bunlar Tabii ki çevirmenin tercihine bağlıdır. Görüldüğü üzere çevirmen bu kararları vermekte özgür olduğu kadar onu bağlayan ve kararlarını şekillendiren birçok sebep de vardır.

Günümüzde oldukça yaygınlaşan çeviri araçları ise bu bahsedilen kararlardan hiçbirini belirleyecek iradeye ve beceriye sahip değillerdir. İşleri bizim için kolaylaştırıyor olabilirler fakat insanların yerini bu süreçte alamazlar. Çünkü biz insanlar, kaynak metinden aldığımız bilgiyi kendi kültürümüzle yoğurup okuyucuya sunuyoruz. Biz, metinlere makinelerin ve makinelerin sağladığı çeviri belleklerinin yapamadığı şeyi yapıyor, onlara ruh veriyoruz. Metinleri yeniden yazıp onları kültürümüzden bir parça haline getirebiliyoruz. Teknoloji korkunç bir hızla ilerlese de yakın gelecekte çeviri için gereken karar sürecinden insanlar kadar başarılı geçemeyeceğinden dolayı çevirmenlerin bir süre daha endişelenmesine gerek yok gibi görünüyor.