Bir Sanat Eseri'nin Öykü Şeklinde Yorumu
Édouard Manet'in eşsiz eseri "Folies-Bergère'de Bir Bar" tablosunun hikayesini kendi yazımla öyküleştirdim.
Bedeni son derece hasta ve yorgundu. Kendisinde Paris sokaklarına çıkma cesaretini sonunda bulmuştu. Gece, Edourd’ın bedenini ürperten soğuklukla doluydu adeta. Aniden kendisini dışarı attığı için sıkı giyinme fırsatı olmamıştı, ellerini ovuşturarak ısınmaya çalışıyordu. Adımları yavaş ve içi de bir o kadar buruktu. Hissediyor gibiydi sanki bu hastalık onu bu dünyadan alıp götürecekti. Attığı her bir adımda ağrıları daha da artıyordu, gittikçe şiddetleniyordu. Nihayet her sokağın başlangıcında olan bu yere Folies Bergere adında bir bara, kendisini atmıştı. Bu bar, nezih bir yerdi. Mekânın içine girildiği zaman ortamın kokusunda dahi sınıf ayrımı hissedilmekteydi. Adımlarını yavaş yavaş atarak barın ortasına gelip etrafı seyretmeye başladı. İlk dikkatini çeken şey ise içki satan kadın olmuştu. Kadının altın sarısı saçları, dekolte kısmında ki rengârenk çiçekler, bakışlarında ki yorgun ve düşünceli ifadesi… İnsanlarla konuşmaktan sıkılmış gibiydi, kendisini ait hissetmediği bir yerdeydi. Ama rolünü de elden bırakmamaya gayret ediyordu. Kim bilir ne derdi var diye düşünmeden kendisini tutamadı. O sıra diğer insanlar da dikkatini çekti. Bir anda üst tarafa doğru bakınca yeşil bir çift ayakkabılar dikkatini çekti. Trapezde sallanan ayaklardı bunlar. Aşağıda da akrobatları küçük dürbünüyle izleyen şık giyimli bir kadın bulunuyordu. Her masada farklı hayatlar farklı konular dönüyordu adeta. Yeni tanışan insanlar, sadece eğlenmek için gelenler ve gösteriyi izleyenler… Mekânda bulunan ışıklandırmalar, avizelerin zarafeti hatta içki satan kadının arkasında ki ayna dahi onun ilgisini çekmeye yetmişti. Artık mekânda biraz ilerleyip içki almak için kadının yanına doğru yavaş adımlarla yürümeye başladı. Karşısına geldiğinde kadın, ne isterseniz dercesine bakışlarını sessiz ve bir o kadar da yorgun şekilde adamın gözlerine dikmişti. Adam bir an sessizleşip odaklanmaya başladı. Arkada ki aynaya bakıp hem kadına hem de kendisine bakıyordu. Mekânı bir de bu aynadan bakıp detaylı şekilde incelemeye aldı. Orada ki insanların dikkatini çekmiş olacak ki herkes adam ve kadına doğru bakışlarını yöneltti. Kadın düşünceli ve yorgun bakışlarını hala devam ettiriyordu. Adam ise mekânı bir de aynadan detaylı şekilde incelemekle meşguldü. Bedenini hafifçe bar taburesinin üstüne bıraktı. Bir an durdu ve sonunda adamın ağzından şu sözler döküldü. “Bir kadeh beyaz şarap alabilir miyim?” Kadın, yorgun ve rolünü elden bırakmamaya devam ederek adama beyaz şaraptan bir kadeh verdi. Adam, eline kadehi alarak etrafı incelemeye devam ediyordu. Kadın, sorgulayan bakışlarla adamı incelemeye başladı. Şarabından bir yudum alan adam, incelendiğini fark ediyordu ama asla sanat aşkı dikkatini dağıtmasına izin vermiyordu. En sonunda kadının ağzından şu sözler döküldü. “sanırım buranın resmini çizmeyi düşünüyorsunuz?” Adam bakışlarını anlık olarak sesin geldiği yere doğru yöneltti. “ Evet, çok hoşuma gitti.” Diyerek cevap verdi ufak bir tebessüm ile. Kadın başka müşterilerle de ilgilenmeye başladı. Adam hem etrafı izleyip hem de kadının yaptığı işi incelemeye başladı. Kafasında her şeyi kaydediyordu adeta. Bir an bedenini öne atarak şu sözleri söyledi “madam sizi de çizebilir miyim?” zavallı kadın bir an sorulan sorunun etkisiyle neye uğradığını şaşırdı. Yaptığı işini bırakarak bakışlarını adamın gözlerine çevirdi ve çekingen bir tavırla bu nezih yere uyum sağlamak için taktığı altın bileziğiyle oynayarak düşünmeye başladı. O yorgun, düşünceli bakışlarının yerini hafif ürkmüş ve sorgulayan bakışlar yer almıştı. Ağzından sadece “ııı, şey” gibi kelimeler dökülüyordu. Adam bir an durdu ve kendinden emin bir tavırla “ Bu nezih mekânı çizerken sizin de eserimde çok yakışacağınızı düşündüm” Dedi. Kadın bakışlarını önce mekâna sonrasında adamın gözlerine çevirdi ve “ tamam olur.” Şeklinde cevap verdi. Adam çok heyecanlanmıştı, ağrıyan eklemlerini anlık olarak unutmuş gibi görünüyordu. Onun için sanat hayatın her anında heyecan demekti. Aşk ile bağlıydı sanki yaptığı işe. Resim için gerekli olan malzemeleri almak için evin yolunu tuttu. Eve doğru giderken ağrılarını aldırış etmeden hızlı atmaya çalıştığı adımlarla evine doğru ilerlemeye başladı. Nefesi kesik kesikti, adeta nefes alışverişi bile yaşadığı heyecandan dolayı değişmişti. Sanki sokağın rengi, kokusu bile farklıydı öyle ki şehrin ışıkları bile daha parlak geliyordu gözüne. Nihayet evine varıp eşyalarını aldıktan sonra aynı tutkuyla tekrar barın yolunu tuttu. Mekâna vardığında hemen oturduğu tabureye kurulup büyük bir heyecanla eserini çizmeye başladı. O yeşil çift ayakkabılar, kadının dürbünle onları izlemesi hala devam ediyordu. En nihayetinde ilgisini çeken her detayı eserine aktarmalıydı. Ta ki hastalığı ilerleyene kadar.
Hastalığı gün geçtikçe şiddetini arttırıyordu. Artık hareket edemez hale gelmişti. Yataktan dahi çıkamadığı zamanlarla boğuşuyordu. Hissediyordu artık sona gelmişti. Âşık olduğu, gönülden bağlandığı işini de hala bırakmamakta ısrarcıydı. Mekânı sağlıklı olduğu günlerde o kadar detaylı incelemişti ki eserine yavaş yavaş aktarmaya gayret ediyordu. Lakin onu bedeninden ayırmaya yemin etmiş hastalığı bazı zamanlarda hatırlamasında güçlük çektiriyordu. Sabahları yorgun uyanıyordu, yataktan kalkma cesaretini kendisinde bulamıyordu. Rüyalarında bile eserini çizdiğini görüyordu. Ve bir gün sabah uyandığında barda ki içki satan kadına ulaşma fikri gelmişti aklına. Aklına koymuştu, bu eseri atölyesinde bitirecekti. Şansına çok sevdiği arkadaşı onu görmek için ziyarete gelmişti. Arkadaşını gördüğü için sevinen Edourd, heyecanlı ama bir o kadar da hastalığının verdiği yorgunlukla arkadaşına şu sözleri söyledi “Folies Bergere de çalışan sarı saçlı bir kadın var. Onun buraya atölyeme gelmesini ve eserimi bitirmeyi çok istiyorum.” Arkadaşı bir an çok sevdiği arkadaşı için endişelendi, eseri bitirmek demek arkadaşının tekrar yoğun şeklide çizimlerine devam etmesi demekti. Tereddüt eden bakışlarla arkadaşına bakmaya başladı. Adam arkadaşının ellerini tutarak “endişe etme ben daha iyi olacağım” dedi. Arkadaşı Edourdı kırmak istemiyordu gözlerini yavaş şekilde onun gözlerine odaklayarak tamam anlamında kafasını salladı. Evden çıktıktan sonra barın yolunu tuttu. Mekâna girdiği zaman kadınla direkt göz göze geldi. Altın sarısı saçları adeta mekânda parlıyordu. İçinden “bahsettiği kadın bu sanırım” diye geçirdi. Bar taburesine doğru bedenini yavaşça konumlandırdı. Kadın “ ne istersiniz?” diyerek ufak bir şekilde tebessüm etti. “ Edouard’ın arkadaşıyım” dedi ani bir şekilde. Neden bu şekilde konuya girdiğini anlayamadı. “ şey biliyorsunuz Edouard hasta ve evinden hatta bazen yatağından çıkarken bile çok zorlanıyor. Eserini bitirmekte de çok kararlı. Evinde bir atölyesi var orada eserini tamamlamak istiyor. Sizin de bu konuda ona yardımcı olmanızı istedi.” Kadının bir anda gözleri parladı. Kekeleyerek “Ttabii ki tamamdır olur” diyerek teklifi kabul etti ve Edourd’ın atölyesinde yerini aldı. Edouard, resmi çizerken çok hatırlayamadığı için kendince iç dünyasına yer vermeye başladı. Ve nihayet eserinin can alıcı yerlerinden olan aynaya sıra gelmişti. Mekânda bulunan aynada yansıyan her detayı aktarmak istiyordu. Ama bunu bir insanın bakış açısına göre yapmaya karar verdi. Ayna da bunun için gerçekten çok doğru bir araçtı. Aynaya odaklandığı an geldi gözlerinin önüne yavaş yavaş her detayı büyük bir özenle aktarmaya başladı. İnsanların yüzünü, kendi yansımasını hafif bulanık şeklide aktararak resimde aynanın var olduğunu eserine bakacak olan sanatseverlerin huzuruna sundu. Sadece onunla kalmadı içki satılan masada ki yansımayı bile aynada göstererek bu konuyla ilgili ipuçlarını bile verdi. Ve işte en sonunda resimde kendisine aynada baktığı anı, kadının duruşunu, kadınla konuşurken ki halini ve sadece bununla kalmayıp arkada ki insanların duruşlarını dahi aktarmıştı.
Eserde onu izleyen arkada duran kalabalık olan bizler de onun bu ustalık eserine hayretler içerisinde günümüzde bakıp yorumlamaya devam etmekteyiz. Bu birbirinden farklı detaylarla dolu olan şahane eser sanatçımızın son eseriydi. Hayatının sonlarında bile işini aşk ile yapan bu sanatçımız kim bilir kendisi için belki de özel olan bu anı arkada ki kalabalık şeklinde bizleri de tasvir ederek ölümsüzleştirmek istemiştir. Bu eser de onun bizler için olan veda mektubu…