Bitmiş Aşklar Müzesi
Bir nefes, ve bir daha
Sanırım bugün en çok olmak istemediğimiz yer yitip bitmesi gerekenlerin özenle saklandığı köşeler olurdu. Her dün benzerken birbirine, hasretini çektiğin kendinden başka ne olabilir ki. Devam etmesin istemek, zaten süregelen bencilliği birkaç asır daha ileri taşıma kötülüğü. Bitmişi ve gitmişi hala sevmeye gayret edenler, belki de birer küçük ucubeler. Kaçtığınız bucaklar anlatsın size etrafta olan biteni. Bu müze, öyle düz ve ucuz bir drama. Belki de amaç gitmesine izin vermemek, hapsetmek onu yoklukta ve boşlukta bir satıra. Aslolan ne?
En çok insan olabilmişi kimse, bizce en güçlüsü odur. Biz birkaç kişiyiz. Otururuz ve düşünürüz birlikte, bazı sorular sorarız zorlarız sınırlarımızı. Doğrulara ve yanlışlara karar veririz, herkesin nasıl yaşaması gerektiğini belirleriz beraberce. Yargılarımızı kollarımızda taşırız ve yeri gelene tükürür yeri gelene sararız. Bunun kararını da biz veririz. Ve düşündük ki, en çok insan olabilmişi kimse, bizce en güçlüsü odur. Bir sürü küfür bilir en çok insan, bazen sokaklara tükürür. Sıralarda öne geçer bazen ve mutfak dağınıkken utanmadan yemek yapar üstelik toplamadan hiçbir yeri. Bir sürü iyi özellikleri vardır elbet, saysın herkes aklına geleni içinden. Orası bağlamaz bizi. Biz severiz açık bırakmayı uçları ve deli etmeyi insanları.
Neyse ne diyorduk, bu müze. Biz epey sinirlendik bu müzeye, hafif bir giriş yaptık zaten yukarıda. Devamında özenli gitmek istiyoruz. Bir nefes, ve bir daha.
Ve sorduk yeniden, aslolan ne? En çok insan oalbilmiş o kimse, fark etmez ki her kimse, ne cevap verir aslolan ne sorusuna? Kalanların gidenleri diye bir tamlama, bu ne de saçma zorlama. Yitmeyen duyguyu hayal edemedik biz, soramadık başkalarına utandık. Yaşamadığını merak edebilir mi ki bir fani? Edemedik. Baktık hayatlarımıza, kutularca biriktirip atamayacak birini koyamadık o müzeye.
Ve biz, her şeyi bilenler, çok sevdik bu distopyayı; gündüzü ayrı ve göl kenarı kokulu bu filmi. En güzel fikirlerimizi koymaya çalıştık masalara, kutuların içinden görünmez belki diye sere serpe yatırdık kendimizi. Soyunduk, çeperimizi görsün herkesler. Böylesi dramalar yaratmayın balkonsuz evlerinizde, camdan bakmak çok daha güzelmiş bizce.