1972 Yılına Kısa Bir Ziyaret

The Godfather'a kısa bir bakış.

The Godfather, 1972 yapımı suç filmidir. Filmi basitçe anlatacak olursam, New York'taki Corleone ailesinin lideri Don Vito Corleone'nin (Marlon Brando) yaşamı ve ailesi etrafında dönen hikâyesini anlatır. Gelin biraz aile hakkında bilgi edinelim. Don Corleone'nin oğlu Michael (Al Pacino) aileden kopuk yaşayan daha doğrusu aile işlerinden uzakta birisi aynı zamanda bir savaş kahramanı olarak tanınıyor.

İtalya'nın o dönemki tarihine bakacak olursak, Mart 1968 yılında Roma’daki La Sapienza Üniversitesi’nde “Valle Giulia Savaşı” yaşanmış bir yıl sonra ise yani 1969’da öğrenci hareketleri ve toplumsal protestolar ve bunun üzerine, Torino Fiat fabrikası işgal edilmiştir ve bunun gibi pek çok olay yaşanmıştır.

Toplumun politize olduğu bu yıllara işçi grevleri ve terörist faaliyetler damgasını vurmuştur. Sağ ve sol kanattaki aşırıcı uçlar, İtalyan devletini kendi vizyonlarına göre dönüştürmeye çalışmak için silah kullanmaya karar verdiğinde ise 70’li yıllar Kurşun Yıllar (Anni di piombo) diye adlandırılaarak tarihe geçmiştir. Filmin çekildiği dönemde filmin içinde konu olan ülkenin içinde bulunduğu durum böyleydi.

Böyle bakılarak değerlendirilmeli geçmiş dönem filmleri, çünkü filmler sadece senaryodan ibaret değildir. Filmi izlemeden önce film ve süreç hakkında bilgi edinmeli insanlar, bir filme kötü demek çok zor değil çünkü. Filme geri dönecek olursak her filmde olduğu gibi bir kırılma noktası var ve bu filmdeki kırılma noktasında yer alan kişi ise Michael. Michael'nin babasına suikast gerçekleştirilmesi sonucu hayatı değişir çünkü ailesine yardım etmek zorunda kalmıştır.

Filmi, Francis Ford Coppola yönetir. Mario Puzo'nun romanından uyarlanan bu film; aile bağları, güç mücadelesi, suç dünyası ve Amerikan rüyası gibi temaları işler. Aynı zamanda izleyicilere derin bir hikâye sunar ve Marlon Brando hafızalarımızda yer etmesine sebep olmuştur. Bu film aynı zamanda birçok kişi tarafından gelmiş geçmiş en iyi filmlerden biri olarak kabul edilir.

Film boyunca 'aile' üzerinde durulsa da pek aile filmi denilebilecek bir film olmadığı konusunda hemfikir olabiliriz diye düşünyorum. İnsanların 'baba' karakterine olan saygıları 'baba'ya duyulan korkudan geliyor. Saygıyı besleyen aslında korku, evet. İnsanlara yardım ediyor, pek çok kişiye yardım ediyor.Yapamayacağı hiçbir şey çözemeyeceği bir durum yok gerçek anlamda toplumun istediği bir baba, erkek figürü olarak da görülebilir. Çok fazla konuşmamasından, kendi bildiği doğrudan gitmesinden ama insanların ona duyduğu korkudan dolayı aksi bir fikri beyan edememesinden başlamıyor mu aslında film, evet. Oğullarına görüşlerini soruyor önem veriyor ama günün sonunda kendi fikrini hiçbir şekilde değiştirmeden ya da yönlendirmeden gerçekleştiriyor.

Film görüntü yönetmenliği açısından bize çok zengin bir içerik sunuyor renklerin zenginliği, kullanım şekli ve filmi izlereken oyuncu olmamıza karakterle empati kurmamıza neden oluyor ki bu da filmi izlereken dikkatlerin dağıtılmasının önüne geçiyor.

Tekrar izlemeniz dileğiyle.