Yakınlarımı izlemeleri için tehdit ettiğim filmler

Çorba karıştırırken kimi düşünüyorsanız ona aitsinizdir. Ben çorba karıştırırken bu filmleri düşünüyorum.

Bu liste benim insanlara kendimden emin bir şekilde önerdiğim filmler. Yaşam felsefenize birazcık bile dokunma potansiyeli olan ya da sadece izlerken eğleneceğiniz filmler.

Çorba karıştırırken kimi düşünüyorsanız ona aitsinizdir. Ben çorba karıştırırken bu filmleri düşünüyorum.

Bu filmlerin; izleyen arkadaşlarınızla derinlemesine konuşabileceğiniz, tartışırken de zenginleşebileceğiniz, etkisinin sadece filmin süresiyle kısıtlanmadığı filmler olduklarını düşünüyorum.

1. Everything, Everywhere, All At Once (2022):

Sinemaya girerken filmle ilgili hiçbir şey bilmiyordum. Size de filmle ilgili hiçbir söylemeyeceğim, lütfen sadece açın ve izleyin. Netflix’te var.

Ben filmleri izlerken senaryoyla yarışıp “Bence bu yüzden böyle yaptılar, bundan sonra böyle olacak.” Diye kafamda bir aşık atışmasına girişen problemli insanlardanım. Ama bu filmi izlerken bir yerden sonra aklımın her bir ipini saldım ve sadece izledim.

Çünkü sizi buna mecbur bırakıyor.

Her an sizi şaşırtmayı başarıyor. İnanılmaz komik ve zekice kurgulanmış, senaryonun her yeri rengarenk ve hiç bir şey boşuna değil. Film; sizi, sanatsal ve duygusal olarak, hepten tatmin ederek bitiyor.

Karakterlerin her biri kendi başına bir tartışma konusu. Tek bir klişe yok. Görsel efektlerden, oyunculuklara ve filmin arkasındaki o güzelim felsefeye kadar gerçekten aşçı öpücüğü hak edecek bir filmdi. A24 yapım stüdyosu yine yapmış yapacağını bu filmi izlemeniz sonra da tekrar izlemeniz lazım.

2. Her (2015) :  

Yalnız bir adamla bir Siri’nin iletişimi diyerek özetleyebilirim bu filmi ve çok büyük haksızlık yaparım, biliyorum umarım ilginizi çekmişimdir. En iyi özgün senaryo Oscar'ını kazanmış film, yalnızlık ve aşk, insan iletişimi ve sevginin sınırlarının gerçekten ne olduğunu sorgulamanızı öyle güzel bir şekilde sağlıyor ki. Renk temaları ve çekimlerle, diyalog ağırlıklı olmasına rağmen bazen sadece sessizlikleriyle bile sizi filmin genel duygusunun içine çekmeyi başarmışlar ve ben şimdi bu film üzerine yazarken bile dudaklarım ters parantez şekline giriyor.

3. Before Sunrise (1995):

İki insanın birbirini nasıl ilmek ilmek tanıdıklarını ve aşık olduklarını size cömertçe sunan, diyalog üzerine yapılmış en iyi filmlerden biri olduğunu düşünüyorum. Kaç kere izlediğimi ve her seferinde insanlara dair ne kadar çok şey öğrendiğimi anlatamam size.  Kalbinizin paramparça olmasını isterseniz tüm üçlüyü bir gecede izleyebilirsiniz. İnsanların birbirini nasıl tanıdıklarıyla ve iletişim kurduklarıyla ilgili çocuksu bir merak taşıyorsanız asla pişman olmazsınız diye düşünüyorum.

4. Anomalisa (2015):

Eternal Sunshine Of The Spotless Mind’ın da yönetmeni olan Charlie Kaufmann’ın stop-motion tekniğiyle  depresyon üzerine çektiği bir film. Çekilmiş en gerçekçi seks sahnelerinden birini içeriyor ve genellikle bu filmi böyle satıyorum insanlara ama açıkçası, animasyon türünde çığır açan bir film olduğunu düşünüyorum. Daha önce depresyona girdiyseniz izlemeniz gerek.

5. Dünyanın En Kötü İnsanı (2021):

Çok büyük bir ah çektiriyor bana. Filmi izleyip üzerine saatlerce konuşabilirsiniz gerçekten. Her bir insanın ana karakterle ani bir bağlantı kurabileceğini düşünüyorum. Tüm şemaları teker teker işleyerek sizi ilginç bir düşünce karmaşasında bırakıyor.

6. Ladybird (2020):

İnsanlar nasıl da büyüyorlar filmi. Aile ve çocuklar, bir kişinin kendisini bulması ve kaybetmesi, gençlik ve arkadaşlık, kimlik ve aşk üzerine Greta Gervig’in mütevazi ve sıcacık gözünden anlatılmış bir hikaye kendisi. Anne ve kız çocukları arasındaki biricik ilişkiyi işliyor.

7. Promising Young Women (2020):

Kalbinizi seksen yerden bıçaklayacak, feminizm ve topluma dair yapılmış bir film. Oyuncu kadrosu seçilirken, diğer projelerinde “iyi ve komik” aktörleri tercih ederek, seyircinin sevdiği yüzlerin arkasında, gerçek hayatlarında neler olabileceğine dair şüpheler uyandırıyorlar ki film bittiğinde etrafımıza ve belki de aynaya bakıp içimize işlemiş cinsiyetçiliği fark etmemizi sağlıyorlar. Hiçbirimizin izlerken iyi bir vakit geçireceğimizi düşünmüyorum. O yüzden, tam da bu yüzden izlememiz gerekiyor.

8. Tick Tick Boom (2021):

Andrew Garfield’ın mükemmel performansıyla iç içe, sıcacık ve eğlenceli ve eminim ki sizi ağlatacak bir başka film. Beni bambaşka yerlere sürükledi. Müzikallere ilgiliyseniz ya da bir şeyler, herhangi bir şey bile olsa bir şeyler yaratmaktan keyif alıyorsanız izlemeniz lazım.

9. Spiderman-Into the Spiderverse (2018):

Görsel olarak o kadar güzel bir filmdi bu. Her sahnesindeki özeni ve dikkati, karakterlerin hepsinin üzerine düşen görevi ve hikayelerini, başkarakteri ve ailesini muhteşem işlemişler ve bunların hepsinden daha da bahsedebilirim ama sadece izlemesinin ne kadar eğlenceli olduğunu söyleyip geçeceğim. Kendimi koltuğumda zıplarken buldum izlerken.

10. C’mon C’mon (2022):

Sıkılacağınızı düşüneceğiniz ve sıkılmayacağınız bir film. Sanki odanın içinde bir karasineksiniz. Hayata, çocuklara ve meraklarına ve hayalgüçlerine dair, bunları yazarken beni tebessüm ettiren ve bu kelimeyi çok kullandığımı biliyorum ama sıcacık bir film. Battaniye gibi. Çocuk aktör Woody Norman beni her sahnesinde dumura uğrattı. Serçe parmağında benim ve çocuklarımın taşıyacağından daha büyük bir yetenek taşıdığını düşünüyorum.