Boşluk Üzerine

İçinde bir şeylerin eksik olduğunu hisseden insan, belki o derin eksiklik duygusunu kapatmak adına ömrünü verecektir. Peki bu eksiklik daha doğrusu boşluk nedir?

Boşluk, insanın kendisini derin ve karanlık bir kuyuda yapayalnız hissetmesine benzer. O derin kuyuda çığlık çığlığa olsa da yardım istese de onu duyan kimse yoktur ve o çaresizliği yavaş yavaş kabullenmeye başlar. Peki, eksik olan nedir?

Duygular, insanlar, nesneler veya başka şeyler ama insan aslında bunu tam olarak idrak edemez. O boşluğu doldurmak adına bir yola çıkar yoldan kasıt bir serüvendir. O yolda ya boşluğu doldurur ya da dolduramaz ama bilinen bir şey varsa bulamayan insan her arayışında ve yanılışında umudunu gittikçe kaybeder.

Boşluğu doldurmak isteyen, aynı bir puzzle gibi her parçayı dener. İnsanları koyar, nesneleri sığdırır veya daha farklı şeyler. Hatalı parçalar onu daha da içten yok eder. Sonra her şeye yabancılaşmaya başlar. Haykırışları duyulmaz, duyulmadıkça sessizleşmeye karar verir. İçten içe kendini sindirmeye başlar.


Bu yazıya kendimden olan bir parçayla devam etmek istiyorum:

"Hayatım boyunca acı silsilesine ve boşluk duygusuna maruz kalmış biriydim. Bir süre de olsa bunlardan kurtulmuştum. İçimde bir şeyler uyanmış, sanki içimde hiç bilmediğim bir bahçede çiçekler açmıştı. Yıllardır beklediğim mutluluğa erişmiştim. Onun sesinin tınısına, gülüşüne ve verdiği huzurda kaybolmuştum. Onca yılın boşluğu ve güvesizliği kaybolmuştu. O varken dünya güvenli bir yerdi. Her şey olması gerektiği gibiydi. Ben o mükemmel uyumu bulmuştum. Kendimi olduğum her şeyimle gösteriyor ve incinmekten asla korkmuyordum. O beni asla incitmezdi. Onunla bütün acılarım son bulacaktı ama yanılmıştım. Hiç hesap etmediğim bir şey onu benden almıştı. Ölüm onu keskin bir şekilde benden koparmıştı. Ölmesinin nedeni olarak hep kendimi suçladım ve her defasında onu kurtarabilirmişim gibi her türlü kurtarma senaryosu düşündüm. Bu bana daha fazla acı verdi. Asla gittiğine inanamadım. O benim ruhumdu, o benim bütünlüğümdü. Tanrı'ya sürekli sitem edip durdum. Bana bunca yıl acılar ve talihsizlikler vermişken beni mutlu eden ve içimde boşluğu dolduran tek şeyi almıştı? Görmüyor muydu ne denli acı içinde olduğumu? Defalarca sitem ettim ve ağladım. Amacımı ve yolumu kaybetmiştim. Önceden olan o boşluk devasa bir hale gelmiş ve ben en derinlerimde yapayalnız kalmıştım."


Peki bunu çözmek isteyen kişi ne yapmalıdır? Bu boşluk duygusunu doldurmak adına uzağa gitmemeli gidip aynaya bakmalı ruhunun derinliklerini incelemeli ve kendine sarılmalıdır. Bunu okuyan senin ruhuna umarım bir nebzede olsa dokunabilmişimdir.