Babalar, Babalarımız...

Ebeveynlerimiz ilk kez bu hayatta anne-baba oldular bu yolculukta bizimle birlikte öğrenmeye devam ettiler.

Benim için baba figürü bir gülümseme getiriyor beraberinde. Biliyorum herkes için bu demek değil, benim için de bunu demek kolay değil. Ama her nasılsa gülümsüyorum düşününce. Ne kadar kıymetli aslında hayattaki rolünden bağımsız birilerinin aklına geldiğinde gülümsetebilmek. Kaldı ki neye gülümsediğimi bile bilmiyorum çoğu zaman. Neye gülümser insan?

Spesifik bir anı yok zihnimde gülümserken, yapılmış olan bir şaka değil beni gülümseten. Babam, sanırım varlığıyla kaynağını bilmediğim bu gülümsemenin yegane sebebi.

Düşünmeye başlıyor sonra insan, hayata onun penceresinden bakmaya, kendisinden iki kat uzun olan o ömrü canlandırıyor kafasında. Acaba diyor, ilk adımlarını atarken nasıl görünüyordu? Okulda öğretmeni cevabını bilmediği bir soru sorduğunda onun da yanaklarından ayak uçlarına uzanıyor muydu bir sıcaklık? Gelecek kaygısı onun için ne demekti yirmilerinin başında? Ya da en büyük hayali neydi mesela?

Ebeveynlerimiz ilk kez bu hayatta anne-baba oldular, ilk kez bizimle birlikte büyüdüler ve bu yolculukta bizimle birlikte öğrenmeye devam ettiler.

Bazen ebeveynlerimizin de bu hayata ilk kez geldiklerini unutuyormuşuz gibi hissediyorum. En az bizim kadar tecrübesiz oldukları çıkıyor aklımdan. Bunun üzerine düşünmek, bana onları daha insani ve gerçekçi bir perspektiften görme fırsatı veriyor. Belki bizim düşünce trenlerimizin geçtiği duraklardan geçti onların düşünce trenleri de. Belki bizle aynı belki de bizden tamamen farklı hayat deneyimleri edindiler. Her ne olursa olsun, onlar da bu yolculukta öğrenen ve gelişen bireyler oldular.

Düşünüyorum üzerine, gerçekten hiçbir şey bilmediklerini fark ediyorum. Ama bu göze batmıyor çünkü sanki bilmeseler bile tökezlemiyorlar gibi geliyor uzaktan bakınca. Düşüyorlar belki ama bize hep kalktıklarını gösteriyorlar. Bu hayatı çözmüş gibiler ama tamamen yabancılar. Bir bebeğin heyecanı ve merakı hala içlerinde hayatı yaşarken ama kesinlikle çaktırmıyorlar. Babalar bu hayatın onların da ilk hayatı olduğunu hiç ama hiç hissettirmiyorlar.


Belki de Babalar Günü'nü kutlarken, onları sadece bir baba olarak değil, aynı zamanda kendi yolculuklarında adım atan, öğrenen ve büyüyen bireyler olarak da değerlendirmeliyiz. Onların deneyimlerini, yaşadıkları zorlukları ve bu zorlukları aşma biçimlerini takdir etmeliyiz. Bu bakış açısı, hem onlara olan sevgimizi derinleştirecek hem de onların hayat hikayelerine daha büyük bir saygı duymamızı sağlayacaktır.

Onların da bizim gibi hata yapabileceğini, korkularının ve endişelerinin olabileceğini unutmadan, onlara sevgi ve anlayışla yaklaşmalıyız. Babalar Günü, belki de onların da bu hayatta öğrenen ve gelişen bireyler olduğunu hatırlamak için de güzel bir fırsattır.