Çaycı Mısın Kahveci Misin?
İşte tartışılan o soru.
Türkiye'de, halk arasında "Nerelisin?" sorusundan sonra en çok sorulan şeylerden bir tanesi budur kesinlikle. "Çay insanı mısın yoksa kahve insanı mı?" diye soran arkadaşlardan aile bireylerine bilfiil, bu soru bazen küçük çaplı tartışmalara ve sevimli münazaralara da sahne olmaktadır. Peki gerçekten, çay insanı mısınız yoksa kahve insanı mısınız diye sorsam ne dersiniz?
Günümüzde pek çok insan sabahları güne iyi ve enerjik bir başlangıç yapma ümidiyle kupalarca kahve ya da çay içiyor. İkisinin ayrı yerleri de yadsınamaz birer gerçek, fakat çay ve kahvenin kendine has özellikleri ve binlerce yıldır yer aldıkları ritüelleriyle dünya kültürlerine kök salmış durumdalar.
MS 6. yüzyılda Etiyopya'da ilk kahve çekirdekleri keşfedildi ve MÖ 2500'lü yıllara dayanan tarihiyle çay, Çin İmparatoru Shen Yung'un bir çay ağacının altına oturmasıyla dünya tarihine adını yazdırmış oldu. Bu durumda görüyoruz ki kahve, çaydan yaklaşık olarak 3000 yıl sonra keşfedildi. Aslında bu, bir bitkinin keşfedilip işlenerek tıpta ya da herhangi bir sektörde kullanılabilmesi, hatta ve hatta tüketilebilmesi için çok uzun bir süre, değil mi? Dönemin şartlarından dolayı bu süreçlerin uzaması, çayı dünyaya tanıtmak yerine daha çok 'yerel ürün' kategorisine sokmuş bulunmakta. İngiliz akşam çayının ya da Japonya'da siyah çayın tüketiliyor olması, kahvenin özellikle 17. yüzyıldan itibaren Avrupa'da sosyal bir içecek olarak popülerlik kazanmasının modernitesini yenemeyerek bir adım geride takip etmekte.
Günümüzde çay, İngiltere ve Asya ülkelerinde çokça tüketiliyor. Bazı ülkelerde tıbbi malzemelerde ve dermatolojide kullanılırken bazı ülkelerde çevre ve sürdürülebilirlik sektörlerinde kullanılıyor. Bunun sonucunda ise ortaya çıkan çay kültürü, insanların konuştuğu ve sıklıkla ihtiyaç duydukları birer sosyalleşme yöntemi ve gelenek haline gelmiştir. Bu gelenekle beraber ise çay, sadece bir içecek olmanın ötesine geçerek, kültürel bir sembol, sosyal etkileşimlerin bir aracı ve sağlık ile çevre bilincinin bir yansıması haline gelmiştir; böylece hem bireysel hem de toplumsal düzeyde derin bir bağ oluşturarak günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası olmayı başardı.
Ah kahve ah, sen nelere kadirsin.
Kahve çekirdekleri bulundu, işlendi ve dünyaya yayıldı. İlk ortaya çıkışını anlatan bir hikayede, Etiyopya'da köle ticareti yapılan yol üzerinden ilerleyen kölelerin dinlenirken kahve ağaçlarındaki meyveyi çiğneyerek tükürdükleri ve kahvenin onlara enerji verdiği söylenir. Bununla bilinen ürünün ticareti ise sonrasında yapılmaya başlanır. Günümüzde en çok gıda-içecek ve kozmetik sektöründe yer edinmesiyle tanınıyor. Dünyada öylesine bir kahve çılgınlığı sürüyor ki neredeyse her sokakta küçük de olsa bir kahve dükkanı mevcut. Türkiye'ye gelmesi 15. yüzyılda gerçekleşir ve daha sonra Türkiye'de kahveyle tanışan İtalyan tüccarlar, bu lezzeti Avrupalılara tanıtırlar.
Sonra ne mi oldu? Kahve bir ikon haline geldi. Dünyayı kasıp kavurdu ve kavurmaya devam ediyor. Şubeleşme, küreselleşme, çeşitlilik, teknoloji ve fikirlerin buluşmasıyla giderek devleşen kahve sektörü artık durdurulamaz durumda. Eee, faydaları da cabası. Aktif bir zihin, artmış enerji, hızlı metabolizma, zengin antioksidan, dayanıklı fizik ve iyi bir ruh hali için gereken tek şey ise sadece minik bir miktar kahve içmek.
İki içeceğin de küçük ve büyük boyutlarda zararları mevcut tabii ki. Bunun için uzmanlardan görüş ve onay almak da fazlaca önem taşıyor. Ne demişler; Azı karar, çoğu zarar...
Sonuçta "Çay insanı mısın yoksa Kahve insanı mı?" sorusu kişisel bir tercih olmanın da ötesine gidebiliyor. Kahve insanıyım derseniz -benim gibi- aynı zamanda 'tarihsel bir yolculuğa çıkmayı da seviyorum' dersiniz. Çay insanıyım derseniz, 'kültürel bağların tarihini ve lezzetini seviyorum' dersiniz. Bu ikili de tarih boyunca farklı coğrafyalardan, farklı kültürlerden, farklı ritüellerden ve değişen alışkanlıklardan beslenerek yaşamın vazgeçilmez birer parçaları haline gelmişlerdir. Günlük alışkanlıklarımızla hayatlarımıza değer katmaya çalışmak ve bize neyin nasıl iyi geldiğini bilebilmek, kazanılabilecek en güzel ve faydalı rutinlerden bazıları.
Zamana meydan okuyun ve tadını çıkartın, keyfinize bakın. Kendi ritüellerinizi oluşturun. İster kahveyle, ister çayla. Çünkü ikisi de sizlere değişik pencereler aralayacak ve deneyimler yaşatacaktır.