Çeviri Mesleğini Sanat Yapan Nedir?

Hadi birlikte çeviri mesleğine neden sanat deniliyor bir bakalım.

Neden çeviri mesleğine sanat denildiğini hiç düşündünüz mü? Neden teknoloji bu kadar geliştiği halde hala çevirmenlere ihtiyacımız var mesela? Bu mesleği sanat yapan ne?

Çeviri mesleği, dünyanın en eski mesleklerinden bir tanesi olarak bilinmektedir ki dillerin bundan 100.000 yıl önce ortaya çıktığı düşünülürse bu pek şaşırtıcı olmaz. Hatta, çeviri mesleğinin başlangıç yerinin Babil'den tutun Sümerlere kadar uzandığını söyleyenler bile var!


Edebiyat çevirisi, çeviri mesleğininin bir alanı olmakla beraber kendi içinde farklı bir çok alana ayrılır. Işın Bengi Öner 'Çeviri Kuramlarını Düşünürken' kitabında edebiyat çevirisiyle ilgili kısaca diyor ki edebiyat çevirisi yapmak başlı başına mümkün değildir, edebi çeviri yapan çevirmen eseri tekrar yaratır. Hatta bazı yabancı kaynaklarda edebiyat çevirisi için mümkün olanın sanatı denildiğini biliyor muydunuz?

Aslında bu demektir ki, çeviri yapmak demek sadece kelimelerin anlam karşılıklarını bulup yazmak değilir. Asıl mesele, çeviri yapılan diller arasında kaynak dil ile hedef dil arasında var olan o kültürel köprüyü geçebilmek, yazarın hissettiği duyguları okuyucuya geçirebilmektir. Bazen o duygu yoğunluğunu o ürpertiyi hissettirebilmektir ve bu sadece ve sadece kelimeleri çevirmekle değil, kelimelerin ötesini de görmekle mümkün kılınabilir. Shakespare'ın Hamlet'te geçen o meşhur 'to be or not to be' cümlesini hepiniz bilirsiniz. Olmak ya da olmamak. Bir yazar ve aynı zamanda çevirmen olan Can Yücel bu cümleyi 'bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin' diye çevirmiş daha doğrusu kendi çeviri sanatını icraa etmiş.