Çocukluk

Sahi, çocukluk ne güzeldi.

Hepimiz çocukluğumuzu özlüyoruz. Ah ne güzeldi o mahalledeki çocuklarla oynadığımız oyunlar, annelerimizin bağırarak bizi eve çağırması, apar topar iki lokma yiyip dışarı fırlamamız, tüm günü dışarda geçirmemiz. Çocukluk ne güzeldi, dertsiz tasasız yediğimiz dondurmalar, saatlerce üstünden inmediğimiz bisikletler ve kendi çapımızda onları süslememiz. Ağaçlara çıkmak, birbirimizin evine gitmek.

Çocukluk sadece dertsiz tasasız olduğu için mi güzeldi? Bir yanlış yaptığımızda azarlanacağımızı bilirdik, doğru ve yanlış çok net şeylerdi, herkese iyi davranmak, insanlara kibar olmamız, yaşlılara yardım etmek gibi şeyler her daim tembihlenirdi. Biz yardımsever, neşeli ve kibar çocuklardık. Belki çok iyi zamanlar değildi ama yine de hatırlıyorum, insanların nezaketini ve nezaketli olunca takdir edişlerini. İyi olmanın bir erdem olduğu zamanları. Öğretmenimizin bize sürekli görgü kurallarını anlatması, çevreyi temiz tutmamızı öğütlemesi, başarılı olunca bize verdiği ödülleri. Yanlış yapınca bizi cezalandırmasını.

Şimdi bunların hiçbiri yok. Ne nezaket ne anlayış, ne çevreyi ne de insanları umursamak. Her şey ve herkes almış başını, tüm görgü kurallarıyla birlikte karanlık bir kuyuya doğru gidiyor. Hayat sadece stresten ve ertesi günü getirmekten ibaret. Karnını doyurmak, faturaları ödemek, kimseye bulaşmadan yaşamaya çalışmak. Ne umut ne amaç ne de hayal yok, kalmadı. Kim kime kin kusabilirse, kim kime zarar verebilirse. Kibarlığın adı zayıflıkla değişmiş; güçlü olmaksa yalan söylemek, zarar vermek olmuş. Artık yaşadığımız dünya ipleri koparmış.

Kendini korumazsan sürekli zarar görür olmuşsun, kazıklamazsan kazık yiyen, iyi birisi olursan kuyusu kazılan. Ne zaman eskiye döneceğiz? Ya da ne zaman ilerleyeceğiz? Yoksa biz toplum olarak diğer gelişmemiş ülkelerden farksız bir şekilde yaşamaya ve bu çöküşle beraber kendi içimizde de çökmeye devam mı edeceğiz? Değişim bir kişiyle başlar, bu değişimi biz başlatmalıyız. Çökmeyi değil de çıkmayı, bu düzeni değiştirmeyi denemeliyiz. Bu umutsuzluk yumağında bunu yapmak çok zor gibi gelse de gelecek biziz. Ve başarmak zorundayız.