Çocukluk ve Psikoloji
Bir çocukluktan daha fazlası.
Bugün kendine baktığında ne görüyorsun? Nasıl biri var aynanın karşısında? Kendin olduğunu unut ve öyle bak karşındaki insana. Dürüst biri mi, öfkeli, savurgan, takıntılı, uysal, cimri, içine kapanık mı karşındaki kişi? Peki onu bu hale ne getirdi bilmek ister misin? En derin travmalarının sebepler neler? Belki yiyemediğin bir yiyecekten tut kişiliğine kadar etkileyen bir döneme gideceğiz seninle: Çocukluğa...
İnsanlara sorsak ''Hayatınızın hangi dönemine dönmek isterseniz?'' diye muhtemelen çoğu insan çocukluğu tercih eder. Çocukluk hayatın en güzel, en tasasız geçtiğini iddia edebileceğimiz yıllardır. Oyunlar oynadığımız, belki de tek derdimizin saklambaçta ''ebe'' olmak olduğu yıllar diyebiliriz. Oysaki hayatımızın temeli daha bebeklikte atıldığı biliyor muyuz acaba? Bugün kişiliğinde ne görüyorsan sebebi bebeklikte belki de. Psikolojide de yer alan bu konu birçok farklı görüşlere sebep olmuştur. İsimlerin çoğu bebeklikte ve çocuklukta yaşadığımız şeyleri ileriki hayatımızda bizi oluşturan özelliklerimizi oluşturduğuna hemfikir. Bu doğrultuda bahsedeceğimiz şey kişilik kuramları olur ve tabii ki de Sigmund Freud.
Psikanaliz 'in kurucusu, Sigmund Freud'un şüphesiz ki psikolojiye katkıları büyüktür. Freud insan psikolojisi üzerine çalışmalar yapmıştır. İnsanın davranışlarının sebeplerini bilinç, bilinçaltı ve bilinçdışı kavramları ve id, ego, süperego kavramlarıyla açıklar. Ona göre İd insanın ilkel yönünü, süperego ahlaki yönünü, ego ise karar merceğini oluşturur. İdini ve süperegosunu dengeleyen insanlar sağlıklı kararlar verir. Dengelmeyen insanların bir yönü daha ağır basar. Sağlıklı bir kişilik olmaktan çıkar.
Ona göre hayatın dönemleri vardır. Bu dönemdeki yaşadıklarımız ilerideki hayatımızda huylarımızı takıntılarımızı belirler. Anal dönem dediği 0-1 yaşı kapsayan ve çocuğun her şeyi kemirme niyetinde olduğu dönem eğer başarı ile atlatılamazsa ileride sigara içme, fazla sakız çiğneme ya da aşırı yemek yeme eğiliminde olabilir. Keza bir sonraki Oral dönem çocuğun tuvalet eğitimindeki ailenin çocuğa tutumu onun savruk veya cimri olmasına neden olabilir.
Tabii bunlar birer kuram, yani yüzde yüz gerçekliği olan şeyler değil. Freud'dan sonra bunu devam ettiren düşünceler de var. Her ne olursa olsun çocukluğumuzdan beri yaşadıklarımızın bugünkü halimize getirdiğini inkâr edemeyiz. Mesela bir şeyi yemekte zorlanan çoğu insanın psikologlara görüştüğünde çocukluğunda belki kendinin bile hatırlamadığı bir anı yüzünden olduğunu öğrendiğini görebiliriz etrafta.
Aslında bunları bilmek yaptığımız şeyler kadar yapacağımız şeyleri de ilgilendiriyor. Şu an ebeveyn olanlar ya da geleceğin ebeveynleri olarak kendi psikolojimizde var olanlardan çok çocukların psikolojisine dikkat etmeyiz. Sizin hatırlamayacağını düşündüğünüz minik bir davranış bile onun yarınları için çok önemli. Okumak, araştırmak, bilmek, öğrenmek gerek her şeyden önce. Bilinçli ya da bilinçsiz olarak ona zarar vermemek için.