Daha Yeni Başlıyoruz!
Her şeyi arkada bırakıp, sadece seninle bir başlangıç yapmaktı kalbimden geçen.
Temmuz, ikinci kez yaşadığı bu sarsıntısının etkisinden bu kez uzun süre çıkamayack gibiydi. Kafasında parça parça görüntüler vardı. Gerçek ile hayal birbirine girmişti. İlk olarak kendisinden başlayarak adım adım neyin gerçek neyin gerçek olmadığını çözmeliydi. Belki de buna bu kadar kafa yormasına gerek yoktu. Kimin için, ne için bir gerçeklik arıyordu ki? Zaten şu anda bulunduğu yer, onun yaşadığı gerçekliği değil miydi? Neden sürekli başka başka gerçekliklerin peşinde koşturarak, kısacık olan ömrü daha da kısaltacaktı ki? Kafasında yarım yamalak görüntülerle yatttığı yerden doğrulmaya çalıştı. Gözünün önünde parça parça kareler vardı. Bir film sahnesinden kesitler görüyordu sanki. Bir kaza... Kalbinin çok hızlı attığını hatırlıyordu. Nabzı gittkçe artıyordu. Parçalar birleştikçe, kalbi parçalanıyordu, sanki. Gözlerini sımsıkı kapatıp, tüm parçaları kafasından atmaya çalıştı. Gözlerini açtı ve doğrulduğu yerden kalktı. Temmuz'un ayağa kalktığını duyan Fırat, yorgunluktan gözlerinin kapandığı koltuktan aniden fırlayarak kalktı. Hemen Temmuz'un yanına giderek, koluna girdi. İyi ki de yapmıştı. Aksi halde Temmuz yere yığılabilirdi. Eliyle Fırat'ın elini kavrayarak teşekkür etti. Kendisini, balkona çıkarmasını istedi.
Temmuz, kendisinin neyi olduğunu bilmiyordu. Yapılan tüm tetkikler temizdi. Bunun, kafasından gitmeyen parçalarla bir bağlantısı olduğuna emindi. Fakat tam olarak ne olduğunu çözememişti. Çok da çözmek istemiyordu, sanki. Çözmeye uğraştıkça bir bataklığa saplandığını hissediyordu. Ayrıca, burada ilk kez mutluluğu hissetmiş gibiydi. Küçükken dişini kaybettikten sonra ağzında kalan boşluğa sürekli dilinin gitmesi hissi yerine çıkan dişle kaybolurdu ya, işte öyle içindeki boşlukta kaybolmuştu. Eksikti belki hala, her ne kadar istemese de tamamlaması gereken anıları vardı ama yine de mutluydu. Tüm bunlar için de acele etmesi gerekmiyordu.
Temmuz, kafasından bu düşünceleri geçirirken, aniden esen rüzgarın ürpertisiyle kendine geldi. Yanında bulunan Fırat:
-Üşüdün, içeri geçelim istersen, dedi. Temmuz, Fırat'dan destek alarak içeriye girip, yatağına uzandı. Fırat'ın aklından o kadar çok şey geçiyordu ki fakat bunları sorarsa Temmuz'u yaralayabileceğini düşündüğü için hiçbir şey sormamayı tercih ediyordu. Temmuz da bunun farkındaydı fakat kendine bile cevap veremezken ona nasıl cevap verebilecekti ki. Fırat bunun üzerinde çok durmaması gerektiğini düşündü. Önemli olan Temmuz'un iyi olması ve yanında olmasıydı. Değer verdiğin insan sağlıklı ve yanında. Her şey zamanlaydı. Her şeyin ilacının zaman olduğu klişesinin hiç bu kadar yakınında gezmemişti. Demek ki klişeler ölmezdi, boşuna klişe olmamışladı, diye içinden geçirdi.
Temmuz'a çok değer veriyordu, tam olarak içinde bulunduğu duygunun adını tanımlayamasa da bu anda olmaktan mutluydu. Önemli olan da buydu, zaten. Artık Fırat da her şeyi geride bırakıp, hiç olmadığı kadar özgürce anın içinde kalmak istiyordu. Yaşadıklarının ilacı sanki Temmuz'daydı. Onların ki öyle bir denk gelişti, işte. Bir kitap gibi.. Yeni bir bölümün başlangıcydılar.