Daisy Jones and The Six ve Ebeveyn Olma Paradoksu

"Daisy Jones & The Six," sadece bir müzik grubu hikayesi değil, aynı zamanda insan ilişkileri ve kişisel mücadeleler dolu bir hikaye.

"Daisy Jones & The Six," sadece bir müzik grubu hikayesi değil, aynı zamanda insan ilişkileri, kişisel mücadeleler ve yaratıcılığın sınırlarını zorlayan bir hikaye olarak okuyucuların kalbinde yer edinmiştir.

"Daisy Jones & The Six" romanı, Taylor Jenkins Reid tarafından yazılmış ve Amazon Prime Video tarafından televizyon dizisine uyarlanmıştır. Dizi, kitabın anlatım tarzını ve hikayesini ekrana taşırken, 1970'lerin rock müzik sahnesini ve karakterlerin karmaşık ilişkilerini canlı bir şekilde yansıtmaktadır.

Dizi, Daisy Jones adlı özgür ruhlu bir genç şarkıcı ile The Six adlı rock grubunun hikayesini anlatır. Grup, Billy Dunne liderliğinde büyük bir çıkış yapar, ancak kişisel sorunlar ve iç çatışmalar, grubun geleceğini tehlikeye atar. Daisy'nin gruba katılmasıyla birlikte, müzikal kimya ve kişisel çekişmeler, grubun hem yükselmesine hem de parçalanmasına neden olur.

Sound tracklerini hala büyük bir keyifle dinlediğim "Daisy Jones & The Six"i farklı bir çerçeveden yorumlamak istedim. Dizide, sanat ve yaratıcılık, aşk ve ilişkiler, bağımlılık ve kurtuluş, kariyer ve başarı gibi konular yer alıyordu. 1970'lerin müzik sahnesi, dizinin estetiğini ve atmosferini belirlerken, karakterlerin kişisel hikayeleri ve içsel mücadeleleri derinlemesine ele alınıyor, tüm inişler ve çıkışlarıyla adeta onların ruh haline kendinizi teslim ediyordunuz.

Dizide de işlenen ebeveyn olmakla ilgili şu paradoksu sevdim; ebeveynleri tarafından hayal kırıklığına uğramış, yetersiz hissettirilmiş, sevilmemiş, kabul görmemiş, güven problemlerinin kaçıngan bağlanmalarının kaynağını oluşturan daddy ya da mommy issues sahibi çocukların yetişkin olduklarında annesi ve babası gibi olmamak için çocuk sahibi olmamayı düşünmeleri olayı. İnsan ebeveynlerinin olumsuz özelliklerini veya davranışlarını kendilerinde görmek istemez. Belki ebeveynlerinin hatalarını veya eksikliklerini fark etmişlerdir ve bu özellikleri kendi ebeveynlik tarzlarına taşımaktan korkarlar. Bu durumda, ebeveynlik yapma korkusu, ebeveynlerinin olumsuz özelliklerini yansıtmaktan kaçınma arzusuyla ilişkilendirilebilir. 

Ancak zaten sırf böyle düşündükleri için bile aileleri gibi olmayacaklarını görebiliyoruz çünkü anne babaları bu konuda çekinselerdi onların sahip oldukları anne baba olmazlardı? Yani aslında zaten bu kaygıya sahip bir yetişkin olmak seni anne babandan daha iyi bir anne baba versiyonuna çeviriyor. Tabi ki direkt çocuk sahibi olmak istememek de değerlendirilmeli, arkasında bir neden olsa da olmasa da kişinin kendi tercihi; dizide bunun iki halini de görüyoruz zaten. Daisy’nin (Riley Keough) de Karen’ın (Suki Waterhouse) da ağzından hemen hemen aynı cümleler dökülüyor; anne olmak istememek ile ilgili. Ancak Karen’ın aksine Daisy’nin bunu söylerken ki motivasyonu annesine benzememek. Ve daha önce belirttiğim gibi bu motivasyon onu zaten ebeveynlerinden ayıran en kilit noktası yapıyor.