Dayton An(t)laşmazlığı

Bosna Savaşına nokta koyan Dayton Antlaşmasının bugüne getirdiği sorunlar hakkında küçük bir anlatı.

Yugoslavya’nın dağılış sürecinde Hırvatistan’ın ve Slovenya’nın ayrılışının ardından Bosna-Hersek’de bir bağımsızlık referandumu yapıldı. Bosnalı Sırpların boykot ettiği referandumdan ayrılık sonucu çıktı(%99.7). Bu ayrılık Bosnalı Sırpları silahlı mücadeleye sevk etti ve daha sonrasında etnik temizliğe dönüşecek olan Bosna Savaşı başlamış oldu. Savaşın ilk dönemlerinde üç farklı etnik grubun çatışması görülürken bir süre sonra Hırvat ve Boşnakların iş birliği içerisinde Sırplara karşı olduğu bir çatışma ortamı görüldü. 1992 yılında başlayan, Saraybosna kuşatması ve Srebrenica Katliamı gibi trajik olaylarla hatırlanan Bosna Savaşı, NATO-ABD müdahalesi ve 1995 yılında imzalanan Dayton antlaşmasıyla son buldu.

Dayton Antlaşması, Bosna Hersek topraklarında barış için genel çerçeveyi oluşturan ve ateşkesi getiren bir anlaşmaydı. Bu anlaşma neticesinde Bosna-Hersek’teki farklı etnik silahlı gruplar tarafından oluşturulan çok parçalı yapı aşılmaya çalışıldı ve iki etnik bölgeye ayrılan Bosna-Hersek Federal Cumhuriyeti ortaya çıktı. Bosna-Hersek, Federasyon ve Sırp Cumhuriyeti olarak iki bölgeye ayrılmış olup ayrıca bir tane de facto özerk bölgesi(Brcko ilçesi) bulunan bir yapıya dönüştü. Ülke üç etnik grubun (Hırvat, Boşnak ve Sırp) yönetimde etkin olduğu üçlü başkanlık sistemiyle yönetilmekte. Halk tarafından üç ayrı başkan seçiliyor, seçilen başkanlar başkanlık konseyini oluşturuyor ve Yugoslavya’da Tito’nun ölümü sonrasında yapılmaya çalışılana benzer şekilde seçilen başkanlık konseyi kendi arasında başkanlık görevini döndürüyorlar. Bu yapıda iki kanatlı parlementer sistem mevcut. Bu kanatları halk tarafından direkt seçilen temsilciler meclisi ve etnik parlementoları tarafından atanan halklar meclisi oluşturmakta. Bosna-Hersek’de kurulan bu yönetim uluslararası denetçiler tarafından denetlenmekte hatta gerek görüldüğünde yasal ve idari müdahaleler yapılmakta. Öte yandan NATO liderliğindeki barış gücü ise bölgedeki olası çatışmaları ve güvenliği sağlamakta. Etnik gruplar arasında güç paylaşımını ve işbirliğini temel almış olsa da tüm çabalara rağmen Dayton antlaşması nihai bir çözüm olamadı. Karmaşık yönetim şekli verimliliği düşürdü ve karar alma süreçlerini zorlaştırdı. Etnik temelli yönetim anlayışı “öteki” oluşturmaya devam etti bu da merkezi yönetimi zayıf ve etkisiz hale kıldı. Etnik temellilik sosyal siyasi yapıların da bu bazda ayrılmasına sebep oldu ve ayrımcılık daha da derinleşti. Etnik kartın siyasette sıkça kullanılması demokratik gelişimin önünü kesen faktörlerden oldu. Öte yandan sosyal ve ekonomik sıkıntılar da baş gösterdi toplumda güven eksikliği, yüksek işsizlik, ekonomik kalkınmanın yavaşlığı ve sürekli gerginlik hali mevcuttu. Bosna-Hersek özellikle son dönemde Sırp Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Milorad Dodik’in artan ayrılıkçı söylemleriyle gerilmeye devam etmekte. Dayton’un göz ardı ettiği anlaşmazlıklar bugün yüzeye ciddi taleplerle çıkmakta ve bu talepler otorite sahiplerince dile getirilmekte.

Dayton antlaşmasının Bosna Savaşını durdurmada ve süregelen ateşkesi sağlamadaki başarısı yadsınamaz bir gerçek. Ancak antlaşma uzun süreli barış ortamını ve istikrarı sağlamada çok yetersiz kaldı. Antlaşmanın karmaşık yönetim yapısı nedeniyle siyasi krizlere yol açtığını ve hali hazırda var olan etnik ayrışmayı resmiyete dökerek ayrışmayı pekiştirip toplumsal barışın sağlanmasını oldukça zora soktuğunu söylemek mümkün. Ekonomik kalkınmanın sağlanamaması da siyasi sorunların sesini daha gür hale getiren faktörlerden oldu. Bosna-Hersek halen büyük oranda uluslararası yardıma bağlı finansal bir yapıda. Gereken siyasi reformlar yapılıp karmaşık yönetim yapısı basitleştirilmedikçe, merkezi hükümet güçlü hale getirilmedikçe, etnik temelli yapıdan kapsayıcı siyaset işlenmedikçe ve üçlü başkanlık sisteminden daha etkin bir model benimsenmedikçe siyasi sorunların çözümü zor görünüyor. Dayton antlaşmasının 1995 koşullarında problemleri çözdüğü görünse de anlaşmazlıkların derininde yatan sorunları çözmekten ziyade üstünü örtmüştür. Tüm bunların ışığında son dönemde artan ayrılıkçı söylemlerin ve anlaşmazlıkların çözümü için Bosna-Hersek unsurlarının gerekli reformları gerçekleştirmemesi halinde balkan coğrafyasındaki huzursuzluğun giderilmesi zor görünüyor.