Diğer Kimlikler: Nan Goldin'in Bohem Fotoğrafçılığı
Nan Goldin'in ötekileştirilen kimlikleri konu edinerek bireysel ve toplumsal sorunları harmanladığı fotoğrafçılığına kısa bir bakış.
1953 doğumlu Amerikalı fotoğrafçı ve aktivist Nan Goldin, icra ettiği fotoğrafçılık sanatıyla alternatif subkültürleri ve LGBTİ+ kimlikleri sıkça konu edinmiş bir isim. Özellikle 1980ler Amerikan toplumundaki HIV/AIDS krizinin de etkisiyle harmanlanmış bir nefretin hedefi olan ve normdışı adledilen bireyleri perspektifine taşıyarak sadece bu grupların temsilini sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda döneminin toplumsal sorunlarını dile getiriyor da diyebiliriz. Bireyselliğin toplumsallıkla kesişimi de elbette Goldin'in fotoğrafçılığını başlıca karakterize eden özelliklerden.
1. Nan one month after being battered
Goldin, sanatını kendi hayatının başka kimsenin müdahale edemeyeceği bir kaydı olarak gördüğünü dile getirmekte. Modernist bir bakış açısından yola çıkarak yer yer bireyselliği konu edinen fotoğrafları, kimi zaman sosyal bağların biricikliğinden yola çıksa da yeri geldiğinde toplum gözünde çoğunlukla kendine yer edinmeyen ancak aslında toplumsal olan şiddet benzeri önemli temalara da yer veriyor. Goldin'in üstte verilen The Ballad of Sexual Dependency serisinden Nan one month after being battered isimli otoportresinde, ilişki dinamiğinde istismar edilmiş bir kadın özne olarak Goldin'i görmekteyiz. Goldin'in gerçek hayatı romantize etmeden göstermeyi amaçlayan ve realizmden beslenen bakış açısı, seyirciye rahatsızlık verme uğruna kadına yönelik şiddeti belki de olabilecek en otantik halde izleyene sunuyor. Bu fotoğrafın Goldin'in en ünlü işlerinden biri olması, belki de toksik ilişki örneğini olabildiğince açık ve efektif şekilde anlatıyor olmasına borçlu.
2. Misty and Jimmy Paulette in a taxi, NYC
Goldin'in diğer ünlü işlerinden olan bu fotoğrafı 1991 senesinde New York'ta bir takside Onur Yürüyüşü'ne gitmekte olan arkadaşlarını resmetmekte. Çoğu zaman arkadaşlarını ve ilişkilerini konu edinen Goldin'in sanatının bireysel olanın politik olduğu mesajını başarılı bir şekilde seyirciye aktarmayı başardığı söylenebilir. Sadece bireysellikle politikliğin kaçınılmaz kesişimsel kümesini incelemekle kalmayan bu fotoğraf, özel alanla kişisel alanı ayıran liberal öğretinin de sınırlarını sorguluyor. Goldin'in ötekileştirilen kimliklerin sesi olarak toplumsal bir bilinç oluşturmayı hedeflediği tartışılabilir. 1991 senesindeki Onur Yürüyüşü'nde AIDS komplikasyonları sebebiyle ölenlerin anıldığı da göz önünde bulundurulduğunda, Goldin'in bu fotoğrafının toplumsal bir diğer sorun olarak ötekileştirilen kimliklerin toplum tarafından gördüğü baskıyı da konu edindiği kaçınılmaz bir gerçek.
3. Cookie at Vittorio's Casket, NYC
Goldin'in politik aktivizmiyle bireysel hayatını aynı potada erittiği sanatı, AIDS sebebiyle ölenleri andığı bir anıt işlevi de görüyor. Perspektifine taşıdığı AIDS sorunu, yakın tarihte gerçekleşmiş bu toplumsal sorunun günümüzde de kolektif hafızadan silinmesinin önüne geçmesiyle beraber cinselliğin ve bireysel hakların ilelebet savunmasını yapan bir manifesto görevinde diyebiliriz. AIDS sorunu, günümüzde kuir bireylerin direnişiyle sağlık hakkına erişim kazanmasıyla güncel bir sorun olmaktan çıkmış olsa da ötekileştirilen kimliklerin farklı şekillerde hala toplumsal baskı görmeye devam ettiği aşikar. Dolayısıyla günümüzdeki izdüşümüne bakacak olduğumuzda Goldin'in işlerinin günümüzde bakan bir göz olarak sosyokültürel sorunların ve toplumsal baskının kaynağını tanımak ve kolektif bilinci diri tutmak için önemli bir kaynak görevi gördüğünü söyleyebiliriz.