Dizilerde Pandeminin Göze Çarpan Eksikliği

İçinde olduğumuz pandemiyi hatırladınız mı? Çünkü televizyonlarda Korona'dan eser yok. Artık eski bir haber.

''Sex and the City'' hiçbir zaman gerçekçilik açısından ayakları yere basan bir dizi olmadı. New York gibi bir şehirde tek bir kişinin yalnızca bir dergiden aldığı maaşla hem kira ödeyebilmesi hem de Carrie'nin yaptığı gibi lüks ayakkabı koleksiyonu yapmasının imkânı pek yok. Ancak HBO MAX'de yayınlanan devam dizisinin açılış sahnesinde farkı bir tür illüzyon dikkat çekiyor. Baş karakterler kalabalık bir restoranda masa açılmasını beklerken Carrie arkadaşlarına ''Birbirimizden yasal olarak bir buçuk metre uzaklıkta durmamız gereken zamanları hatırlıyor musunuz?'' diye takılır ve böylece dizinin evreninde Covid sona ermiştir. Hepimizin yapmak istediğini yapıp ileri sarma tuşuna basar bir nevi.


Gerçek hayatta Omicron varyantı ile hâlâ sayılar günden güne artsa da dizilerde pandemiden pek iz yok. Geçtiğimiz iki yıldır birçok dizi, pandemi tamamen yokmuş gibi davrandı, bazıları ''Sex and the City'' gibi varlığına ve sonuna dokundurmalar yaptı, bazıları ise ''Social Distance'' (Sosyal Mesafe) gibi pandemiyi ana konusu olarak ele aldı ancak pek başarılı olamadı. Polis ve doktorlar gibi acil çalışanları konu alan dizilerin bir kısmı işlemeye çalışsa da, pandeminin uzamasıyla bu konuda verilen efor, yok olana dek gittikçe azaldı. ''Grey's Anatomy'' 2020'de pandemiyi senaryoya dahil etse de 2021 sezonunda pandeminin bitmiş olduğu gelecekte geçtiğini anlatan bir açıklamayla başladı. Her ne kadar bunlar dizilerin yapımların uygulanabilirliği açısından anlaşılabilir kararlar olsa da kafalarımızı karıştırıyor.


Bilim kurgu veya fantastik dizileri bir kenara bırakıp yalnızca karakterlerin günlük hayatını anlatan dizileri ele aldığımızda, pandeminin resmedilmesinin geçmiş facialardan daha karmaşık ve zor olduğunu görüyoruz. Korona virüsü hepimizin günlük hayatının her alanında etkili oldu, maskeler yüz ifadelerini kısıtladı, insanlarla aramıza fiziksel mesafe koyma uygulamaları her dizide gördüğümüz kalabalık bar, kafe ya da ofis atmosferlerini endişeyle izlememize yol açtı. Bütün bu gerçekleri yok sayma işleminde bir ''cahillik mutluluktur'' hissi var.


Ancak şu da göz önünde bulundurulmalıdır ki en az bizler kadar yapımcılar da pandeminin yeni sezonunda ne olacağını bilemiyor. Pandeminin sona erişine dair referanslar acaba gerekten öyle olacağı beklentisiyle mi senaryoya yazılmışlardı. Diziler filmlerden daha kısa bir zaman çizelgesinde ilerliyor olsalar da yine de bir sezonun yapımının başlaması ile ekranlarımıza gelmesi arasında en azından 12 aylık bir süre söz konusu. Dolayısıyla yazarları ve yapımcıları bu konuda suçlamak da çok anlamsız çünkü onlar da dizi yayınlanmaya başladığında pandemi ikliminin ne durumda olacağını bilmiyorlar.


Şüphesiz ki izleyiciler de akşam yemeği sonrası pembe dizilerinde günlük hayatlarındaki problemleri unutmak yerine gerçek hayatın yıkıcılığının ve karmaşasının hatırlatılmasını istemiyorlardır. Ancak yine de unutmuyoruz tabii. Eve geldiğimizde çıkardığımız maske hâlâ kapının yanındaki askıda asılıyken dizilerde sanki pandemi olmuş bitmiş gibi anlatılması, hiç bahsi geçmese bile kalabalık ortamlarda insanları bir arada maskesiz görmenin artık tuhaf hissettiriyor olması başlı başına hatırlatıcılar zaten.