Doğa ve Aşkın Büyüsünde: Ümit Yaşar Oğuzcan'ın “Dağlarda Kalan” Şiirine Bir Bakış

Doğa ve aşk üzerine yazılmış betimlemelerden oluşan dizelerde sevgili tasviri.


    -Oya için-

Sendin eriten karlarını dağların Işırdı bütün yamaçlar seni görünce 

Zaman aramızda bir şeydi yarattığın 

Bir başka ölümsüzlüktü seninle her gece


O karlı yapraklarına ışık tuttuğun 

Çam ağaçları inlerdi derinden derinden 

Bir akşam bir rüzgar olup gelirdi kokun

Kır çiçeklerinden, dağ zirvelerinden 


Ellerinde çekilir yapan bir ömrü

Zamanı değerlendiren dudaklarında 

Unutulmaz seninle söylenen her türkü 


O emsalsiz günlerden şimdi ne kaldı 

Yalnız hatıran…kâh bir beste, kâh bir şiir 

Ve hâlâ o dağlarda senin adın söylenir 



Ümit Yaşar Oğuzcan’ın şiirlerinde sevgili daima güzel olana benzetilmekte ve güzel olandan bir parça taşımaktadır. Şiirlerinin çoğunda sevgili betimlemelerine yer vermektedir. Sevgili, şiirlerde mutlak, ideal olandır. “Dağlarda Kalan” şiirinde de Oğuzcan’ın bu tutumunu gözlemlemekteyiz. Bu şiir, doğa ve aşk üzerine yazılmış betimlemelerden oluşmaktadır. Şiirde doğa kavramı, çevrenin ya da edebî eserdeki temel görünümüyle, doğanın söz konusu edildiği çoğu eserde olduğu gibi estetik bütünün bir parçasıdır (Hazer, 2021). Ümit Yaşar Oğuzcan gibi birçok şair bu temayı şiirlerinde işlemiştir. Çağlar öncesine dayanan doğa teması zamanla şiirde yer edişini değiştirmiştir. Sanat eserinin unsurlarından biri olan doğanın algılanmasında, sanatkâra ve sanat akımlarına göre farklılıklar söz konusudur. Dolayısıyla doğanın maddi bir evren olarak edebî metindeki varlığı, sanatçının onu algılama ve sunma biçimine göre değişir. İlk çağlardan bugüne süregelen değişim, dünyayı ve insanı değiştirdiği gibi sanatsal üretimi de şekillendirmiştir. Örneğin, insanın doğayla olan ilişkisinin ne denli köklü olduğunu gösteren mitolojik hikâyelerde, bugünün gerçekliğinden farklı bir gerçeklik içinde sergilenen doğa ve doğa unsurları, modern zamanlara gelindiğinde yerini bambaşka bir gerçekliğe bırakır (Hazer, 2021). Bu estetik bütünlük sayesinde şairin duyguları daha da açıklık kazanmaktadır. Aşk ve doğa kavramları üzerinde durulan bu şiir, doğanın aşk karşısındaki durumunu yansıtmaktadır.


Şiirin ilk dizelerinde sevgiliyi gören dağların karlarını erittiğini söylemektedir. Dağın yamaçlarındaki karlar çok sıcağa maruz kaldıklarında erimektedir. Bu durumda sevgili dikkat çekici, hoş ve ateşli bir görünüme sahip olmasıyla karşısındaki ihtişamı eritecek bir güzelliğe sahiptir. Bu ihtişamın dağ imgesiyle yansıtılması da doğadaki büyüklüklerin bireyin gözünde de kudretli olmasıdır. Ümit Yaşar’ın şiirlerinde sevgili daima en üst mertebededir, tanrısallaşmıştır. Bu doğrultuda etrafa hükmedecek olan da sevgilidir. “Işırdı bütün yamaçlar seni görünce” ifadesi de sevgilinin gücüne örnektir.


Zaman aramızda bir şeydi yarattığın

Bir başka ölümsüzlüktü seninle her gece


Zaman kavramı tarih boyunca birçok düşünür tarafından ele alınan ve tartışılan bir konudur. Oğuzcan da şiirlerinde sık sık bu kavramı kullanmaktadır. O, genel olarak bu kavramı biyolojik zaman kavramının dışında kabul etmektedir. Ona göre zaman kişiseldir. Bu dizelerde de sevgilinin yarattığı zaman sadece ikisine aittir. Yani zamanı istedikleri gibi esnetip düzenleyebilmektedirler. Bu durumda ikinci dizeden de anlaşılacağı üzere zamanı sonsuzlaştırmaktadırlar. Sevgiliyle birlikte oldukları geceler ölümsüzdür, sonsuzdur.


O karlı yapraklarına ışık tuttuğun

Çam ağaçları inlerdi derinden derinden

Bir akşam bir rüzgar olup gelirdi kokun

Kır çiçeklerinden, dağ zirvelerinden


Kar ve sevgilinin ışık tutması imgeleri kış günü dahi sevgilinin ışık saçtığına işarettir. Bu ışık sayesinde çam ağaçları üzerindeki karlar ışıldamakta ve inlemeleriyle senfoni oluşturmaktadırlar. Akşam vakti genelde şiirlerde sakin ve sessiz bir havayı simgelemektedir. Bu şiirdeki ifadede de sessizlikle beraber rüzgar aracılığıyla sevgilinin kokusu gelmektedir. Rüzgar sevgilinin kokusunu kır çiçeklerinden almaktadır. Doğadan alınan bu imge, doğal bir kokunun ibaresi olarak şiirde yerini almaktadır. İlerleyen dizelerde şair, ölüm temasını işlediği şiirlerinde sık sık yaşamın çekilmezliğinden ve bu durumdan kurtulmak istediğinden bahsetmektedir. Burada da benzer bir serzeniş bulunmaktadır. Ama bu durumdan onu tek kurtaracak şeyin sevgilinin elleri olduğunu belirterek hem ellerin bir yaşama bedel olduğunu hem de eller sayesinde yaşama tutunabileceğinden bahsetmektedir.


O emsalsiz günlerden şimdi ne kaldı

Yalnız hatıran… kâh bir beste, kâh bir şiir

Ve hâlâ o dağlarda senin adın söylenir


Son dizelerde şairde özlem duygusu hakimdir. Sevgiliyle olduğu zamanları diğer vakitlerle benzersiz kabul etmektedir. Onun olmadığı vakitler ise sevgiliyi bir şarkı ya da bir şiir hatırına getirmektedir. Son dizede “Ve hâlâ o dağlarda senin adın söylenir” cümlesiyle ilk satırlara gönderme vardır. Sevgilinin ateşiyle eriyen karlı dağlar geçen zamana rağmen sevgiliyi hatırlamaktadırlar. Doğa ve aşk temaları üzerinden değerlendirilen bu şiirde, doğa sevgiliden bir parçadır. İnsanın doğayla ilişkisi insanlığın varoluşuna dek götürülebilir. İnsanın, evreni anlama ve anlamlandırma çabasıyla başlayan sanatın temelinde doğanın taklidi vardır. Dolayısıyla sanatın, daha da özele indirgeyecek olursak, edebiyatın doğa ile olan ilişkisi insanlık tarihi kadar eskidir. Fakat bu ilişki, insanın sanat algısına paralel bir şekilde değişim göstermiştir. Sabri Esat Siyavuşgil, edebiyatta mitolojik öykülerle başlayan insan-doğa ilişkisinin, Orta Çağ’ın karanlık zihniyetiyle kesintiye uğrasa da Rönesans ile devam ettiğini söyler. Bu ilişki, tabiat, renk, boyut, haz, ilham gibi özellikleriyle insanların yaşamına dâhil olur. Ünlü fabl yazarı La Fontaine’nin anlatılarında tabiat, hem bir dekor hem de insan ruhunu yansıtan bir ayna olarak 17. yüzyılda yerini alır (Topçu, 2021).


Çiçeklerin kokusu, dağların seslenişi, çam ağaçlarının inlemesi onu anımsatacak birer unsurdur. Şiirin genelinde doğadaki unsurların bireye etkisi ve bu etkinin de şair aracılığıyla sevgiliye yansıması hakimdir. Kimi dizelerde sevgili doğa konumuna geçmektedir, kimi dizelerde de doğa sevgili konumundadır.


KAYNAKÇA

Hazer, G “Doğa Şiirinden Eko-Şiire: Şiirde Ekolojik İçerik ve Salah Birsel´in Bir Şiiri Üzerine Çözümleme”, TÜRÜK Uluslararası Dil, Edebiyat ve Halkbilimi Araştırmaları Dergisi, sayı 26, sayfa 31


Hazer, G. “Doğa Şiirinden Eko-Şiire: Şiirde Ekolojik İçerik ve Salah Birsel´in Bir Şiiri Üzerine Çözümleme”, TÜRÜK Uluslararası Dil, Edebiyat ve Halkbilimi Araştırmaları Dergisi, sayı 26, sayfa 31


Topçu, H. “Yaman Koray’ın “Mola”sında Doğa Algısı”, Sayfa 125