Doğanın Gör Dediği: İklim Değişikliği
Yüksek sıcaklıklarda nasıl hayatta kalırsınız? İklim değişikliği kapımızda...
Dünyanın şimdiye kadar kaydedilen en yüksek ortalama sıcaklık rekorunu kırmasından sadece bir yıl sonra, yeni bir sıcaklık rekoruyla karşıya karşıya olabiliriz. NASA’ya göre Kuzey Yarımküre’deki sıcak hava dalgaları bu yazın başında yapılan ölçümlere göre oldukça şiddetliydi. 2024’ün Mayıs ayı, küresel yüzey sıcaklıkları bazında kaydedilen en sıcak Mayıs ayı olmakla kalmadı, aynı zamanda “rekor düzeyde” yüksek sıcaklıklarla dolu bir yıla da işaret etti.
İklim değişikliği ne yazık ki aşırı sıcaklık olasılığını artıran bir etmen ve bunun direkt olarak sağlığımıza ve geleceğimize yönelik bazı korkunç etkileri mevcut. Ölümcül sıcaklar artık geleceğimizin bir parçası olacak görülüyor. Uzmanlar, hava durumu tahminlerini niçin yorumlamanız gerektiğinden tutun da nasıl susuz kalmamanız gerektiğine kadar bir dizi konuda bizleri uyarıyor. İşte o önerilerden bazıları:
* Vücudunuz sıcağa uyum sağlayabilir ancak belli bir noktaya kadar. Bilim ve doğa yazarı Elizabeth Royte, insan vücudunun terleyerek kendini ne kadar serinletebileceğinin göstergesi olan yaş termometre ölçümünün 35 derece olduğunu ve buna birkaç saat maruz kaldıktan sonra hemen ölüneceğini söylemektedir. “Bu noktada hava o kadar sıcak ve nemlidir ki insan terini artık emememektedir.”
* Sıcaklık sağlığınıza beklenmedik şekillerde zarar verebilir. Hemen herkes gibi siz de yüksek sıcaklığın terleme, aşırı yorgunluk, baş ağrısı, sinirlilik gibi semptomlarına aşinasınızdır. Peki, çok sıcak geçen günlerde, idrar yolu enfeksiyonu ve böbrek taşı şikâyetleri nedeniyle acil servislere başvuruların arttığını biliyor muydunuz? Aşırı sıcaklar sırasında pek çok kişi kalp krizi, astım ve böbrek hastalıkları nedeniyle hayatını kaybediyor, ancak bu ölümler kayıtlara hava koşullarının etkisi olarak yansımıyor.
* Yüksek sıcaklıklar bilhassa hamile kadınları tehdit etmektedir. Sıcak hava dalgaları hamilelerde ölü ve erken doğumlara ve bunun gibi diğer komplikasyonlara sebep olmaktadır. Hamile bir kadının vücut ısısı ortalamanın biraz üstünde seyreder. Bu durum ise onların susuz kalmasına, daha az terleyerek vücutlarını serinletememelerine sebebiyet verir.
* Gündüz sıcaklıkları bize hikâyenin tamamı hakkında bilgi vermez ne yazık ki. Sıcaklık ve nem göstergeleri dışarıda vakit geçirmenizin ne kadar güvenli olduğunu söylemek için yeterli değildir. ABD Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi, ısının oluşturabileceği tehlikeyi tahmin etmek için bir dizi faktörü hesaba katan HeatRisk adlı bir aracı kullanıma sunmuştur. Bu faktörlerden biri, vücudun soğumasını engelleyen ve erken doğum gibi sonuçlara sebebiyet veren yüksek gece sıcaklıklarıdır. Herhangi bir sıcak hava dalgasında bu aleti neden kontrol etmeniz gerektiğinin bir göstergesi de budur.
* Çocuklarınız varsa daha özenli olmalısınız, özellikle oyun alanlarına dikkat etmelisiniz. Her ne kadar çocuklar onlara bayılsa da oyun alanları bir parkın en sıcak kısımları ya da “mikro ısı adaları” olabilir. Bunun nedeni genellikle güneş altında olmaları ve metal ve kauçuk gibi daha fazla ısı emen malzemelerden yapılmış olmalarıdır.
* Sıcak çarpması evcil hayvanlarınızda farklı şekillerde görülebilir. Bildiğimiz üzere yüksek sıcaklık sadece insanlar için değil, evcil hayvanlar için de tehlikelidir. Sıcak kaldırımlarda yürüyüş yapmaktan ötürü güneş çarpması, yanıklar ve patilerinde ağrılı yanık riskleriyle karşı karşıyadırlar. Daha da kötüsü, sıcak çarpmasının semptomları hayvanlarda farklı şekillerde tezahür eder. Eğer evcil hayvanınızda sık nefes alma, salya akması, huzursuzluk gibi belirtiler gözlemliyorsanız bir uzmana danışmanızda fayda olacaktır.
* Sanılanın aksine vantilatörler her zaman arkadaşınız değildir. Örneğin, elektrikli fan kullanmak, hava sıcak ve çok kuru olduğunda zararlı olabilmektedir. Evinizde aşırı sıcaklıklara karşı klima bulundurmak dışında yapabileceğiniz başka şeyler de vardır. Perdelerinizi kapatın ve ısıyı dışarıda tutmak için pencere reflektörleri kulanın. Ayaklarınızı sık sık soğuk suya sokmak da faydalı bir çözüm olacaktır.
* Suyunuza biraz tuz eklemeye ne dersiniz? Vücudumuzun dörtte üçünden fazlası sudur. Ancak sıcak bir günde, aşırı terlemekten dolayı bu suyun yaklaşık bir tonunu kaybedebilmekteyiz. Bunu yerine koymanın basit bir çözümü ise içtiğimiz suya tuz atmak olacaktır. Tuz, hücrelerimizdeki su miktarını düzenlemekle kalmaz, aynı zamanda içerdiği sodyum, potasyum, klorür gibi minerallerle vücudumuzun elektrolit dengesini de korur.
* Plastik su şişelerine dikkat! Sıcak hava dalgalarında, her gittiğiniz yere suyunuzu da beraberinde taşımak akıllıca bir davranıştır. Lakin plastik bir şişe kullanıyorsanız eğer, şişenizin ne kadar süre güneşte kaldığını bilmeniz önemlidir. Artan sıcaklıkla beraber bekleme süresi, plastikteki kimyasalların suyunuza sızmasına neden olacaktır. Bu sebeple şişelerinizi güneşte ya da sıcak bir arabada asla bırakmayın. Daha da güzeli, plastik yerine çevre dostu cam şişeye geçmeyi deneyin.
* Kızgın kumlardan serin sulara atlamadan önce bir kez daha düşünün. Kış mevsiminde soğuk bir dalış yapmak inanmayacaksınız ama canlandırıcı olabilir. Ancak yüksek sıcaklıklarda bunu denemek sizi öldürebilir. Sıcak bir günde soğuk suya atlayan “en yetenekli yüzücüler” bile boğulma riskiyle karşı karşıyadır. Bunun nedeni, soğuk suyun kimi refleksleri tetikleyerek nefes darlığına, hiperventilasyona, kasları kontrol etmekte güçlüğe yol açmasıdır. Serin sulara atlarken can yeleği giymeniz kontrollü bir hareket olacaktır.
İklim değişikliği için bize söylenilen dönemeci çoktan kaçırdık belki, ama bunun için yapabileceklerimiz hala mevcut. Her ülkenin iyi bir yol haritası çıkarıp vatandaşlarını bilinçlendirmesine ihtiyacımız var. Bunlar arasında yapılabilecek en önemli şeyler ya bilimi dinlemek olacaktır ya da mümkün olan en iyi şekilde ölmeyi öğrenmek!
Kaynak: Amy McKeever – National Geographic