Dövme Geleneği

Dövme bir sanat mıdır? Belki de geçmişte öyle değildi.

Vücuttaki kalıcı izler, yaşanmışlıklar, sanat... Dövmeler farklıdır. Hem anlamları hem de simgeledikleri sanatları değişkendir. Peki bir anıyı ya da acıyı vücuduna sonsuza kadar işlemek ne kadar doğru? İnsanlar neden dövme yaparlar?

Bilinen ilk örneğine MÖ. 3300 yılında karşılaşılan dövme, tarihte çok farklı amaçlarla karşımıza çıkıyor. Öncelikle aklımıza süslenmek ve güzel görünmek gelse de eski zamanlarda dövmeler şansı ve bahtı arttırmak, doğurganlığı arttırmak, nazardan korumak, hastalıkları önlemek, bereketi arttırmak gibi dinsel-büyüsel rütüellerde ve bireyin toplumdaki yerinin ifadesi için damga şeklinde kullanılıyordu.

Yıllar geçtikçe dövmenin de toplum içerisindeki yeri zamanla değişti. Örneğin Antik Yunan'da ve Eski Roma'larda suçluları, köleleri ve barbarları ayırt etmek için dövme işlemi yapılıyordu. Buna rağmen Hristiyanlık gibi dinlerle beraber dövme çoğu yerde yasaklandı ama tabiki insanlar için bu pek engel oluşturmadı. Hatta ilk Hristiyanlarda İsa ve haç dövmelerinin olduğu da keşfedilmiştir.

Tabiki deri, insan öldükten sonra yok olduğu için bu bilgilerin çoğu ya mumyalardan ya da yazılı kaynaklardan öğreniliyor. Eski dönemlerde dövme izlerine rastlanılsa da uzun bir süre unutulduğunu da yine kaynaklar vasıtasyıla biliyoruz.

18. yüzyıla geldiğimizde özelikle Amerika'daki yerlilerin kullandığı bir gelenek olarak karşımza çıkıyor. Zira bu dönemlerde denizcilerin egzotik renklerle vücutlarına farklı motifler işlemesini hem kahramanlıklarını hem de hikayelerini dünyaya gösterme çabası olarak ifade edebiliriz.

Bir süre sonra ise yaygınlaşan dövme geleneği, soylular arasında da popülerlik kazanmış. 1852'de Galler Prensi, kutsal toprakları ziyaret etmiş ve döndükten sonra haç dövmesi yaptırmış. Daha sonra ise Kral VII. Edward'ın oğlu George'un da cesaret simgesi olan canavar motifli bir dövme yaptırmasıyla İngiltere'de krallık fermanıyla dövmeler resmi olarak onaylanmış.

Peki ya Türklerde? Elbetteki dövmeler bizim de tarihimizde var. Hun, Kazak ve Kırgız Türklerinde de dövmeler asilliği, kahramanlığı ve cesareti simgeliyordu. Özellikle Hun Türklerinde dövme motifleri olarak düşsel yaratıklar, koç figürleri, dinsel-büyüsel süsler kullanılıyordu. Oğuz Türklerinde ise dövme daha çok hayvanların hangi kümese ait olduğunu belirlemek için hayvan damgalama şeklinde uygulanıyordu.

Türklerin İslam'a geçişi ile beraber dövme geleneği zayıflamaya başlamış. Yine de Osmanlı'da Yeniçerilerde ve Osmanlı denizcilerinde dövme önemli bir yere sahipmiş.

Dövme sadece basit bir işlem gibi gözükebilir. Derinin altına itilen bir nokta mürekkep... Noktalar birleşir çizgileri oluşturur. Çizgilerse bir bütünü, sanatı yaratır. Asla unutulmayacak bir hayat, silinmeyecek bir resim...

Hiçbir zaman unutulmamalıdır ki dövmeler profesyoneller tarafından yapılmalıdır. Herkes sanatını, izlerini, anılarını vücudunda taşıyabilir fakat mutlaka uygulanmadan önce iyi düşünülmelidir.