Dünyanın En Eski Ön Yargısı
Erkek tahakküm bir dünyada kadına düşmanlık.
Mitolojide, bilimde, dinde, sanatta, iş dünyasında, siyasette ve pek çok alanda konuları ve ön yargılarını biliyor musunuz? Tanıştırayım, mizojini. Kelimeyi elbette duyan, bilen vardır. Duymayanları bilgilendirmek, bildiklerimizi tekrarlamak için birlikte gelin.
Mizojini, kadın düşmanı ya da başka bir deyişle kadın korkusunu ifade eden bir terimdir. Nefret (misos) ve kadın (gynē) kelimelerinin birleştirilmesiyle oluşmuştur. Kadının parçaları daha görünür, daha düşük konumlara göre bir bakış açısıdır. Kadına karşı kalıp yargıların, ön yargıların ve ayrımcılığın bir ifadesidir.
Erkek bilgisayarların yüzyıllar boyunca tahakküm kurması ve bu tahakkümün normalleştirilmesinin beraberinde ataerkil sistem kadınların üzerine hâkimiyet kurmasını dayatmıştır. Erkek politikalarının yüzyıllardır toplumsal cinsiyet kalıp yargılarının kadınların atfettiği aile içinde sınır ötesinde, pasif bir yaşamın sürdürülmesine, doğurmasına yönelik çeşitli rollerin dayatılması kadın düşmanlığının pekiştirilmesine neden oluyor. Bu rollerin dayatılmasında gelenekler, toplum, din, ekonomi vb. birçok alan etkisinden mümkündür.
Tarih boyunca kadının maruz kaldığı bu düşmanlık çeşitliliğinin gün yüzüne çıktığı Yunan mitolojisinde, Zeus'un ceza olarak kaybettiği Pandora'nın kutusu, insanlığa üzüntü, bozulma ve acıları beraberinde gelir. Ancak suç Pandora'ya atfedilirken, Zeus'un esas kötülüğünü yaratan bu eylemdeki rol ardına geldi. Âdem ve Havva'nın cennetten kovulmasına kışkırtıcı olanın Havva olduğuna yönelik tutumlar, kadının kışkırtıcı olmasıyla birlikte bulunur. Antik Yunan toplumunda kadınlar genellikle ikinci sınıftan olanlar tarafından yönetilen Orta Çağ Avrupası'nda cadı avıyla binlerce kadının cadılıkla suçlanması, gözlenmesi, yargılanması ve kadının düşmanlığının sürdürülmesinin sadece birkaç örneğidir. Günümüzde hayatta kalma ya da sosyal medyada ortaya çıkan kadın şiddetleri, kadın cinayetleri, kızların uzun süre okunduğu, cam tavan sendromu gibi yaşanan mizojini örneklerini görüyoruz.
Kadına karşı şiddet, kadın düşmanlığının en açık ve acımasız tezahürlerinden biridir. Şiddette tek bir yol gelmiyor. Psikolojik şiddet, duygusal baskılarla kişinin kendini değersiz hissetmesine neden olarak, kültürel şiddet, toplumsal normlarla kızların gerçekleşme potansiyellerini engelleyebilir. Cinsel şiddet, kişinin rızası olmaksızın cinsel eylemlere maruz kalmanın devamını içerirken, dijital şiddet ise teknolojik araçlarla yapılan taciz ve saldırıları ifade eder. Ekonomik şiddette ise kişi ekonomik olarak bağımlı hâle getirilerek özgürlük kısıtlanırken, siyasi şiddet ise kadınların siyasette aktif rolünü engellemeye yönelik baskıları içerir.
Kadına karşı şiddet, kadın düşmanlığının derin ve köklü bir sorun olduğunu göstermektedir. Tarih boyunca kadınlara yönelik şiddet ve şiddet biçimleri çeşitli biçimlerde kendini göstermiştir; Hikâyeden yola çıkana kadar uzanan bir süreç boyunca kadınlar, toplumsal normlar ve gelenekler tarafından sınırlanmış, ezilmiş ve şiddete maruz kalmışlardır. Günümüzde kadınların karşı yaygınlığı ve çeşitliliği, mizojinin hâlâ derin etkileri olduğunu göstermektedir.