Düşmüş Melek
Fallen Angel (Düşmüş Melek) tablosu hakkında kısa bir yazı.
İlk gördüğümde beni vuran bir sanat eseri ile karşınızdayım. O tek bir gözyaşı damlasına tutulduğum bu tablonun bendeki etkisini azıcık tanımlayabilmek için yazıyorum aslında bu yazıyı.
Öncellikle Fallen Angel (Düşmüş Melek) tablosu Fransız ressam Alexandre Cabanel’in henüz 24 yaşındayken 1847 yılında resmettiği tablosudur. Şeytanın cennetten düşüşünü tasvir etmektedir. Şu anda ise Fransa’nın Montpellier kentinde Fabre Müzesi koleksiyonunun bir parçasıdır.
Alexandre Cabanel, 19. yüzyıl Fransız ressamıdır. Akademik tarzda eserler veren Cabanel, özellikle mitolojik ve tarihî konuları resmetmesiyle tanınmaktadır. En ünlü eserlerinden biri olan "Venüs'ün Doğuşu" adlı tablosuyla büyük beğeni toplamıştır. Cabanel, Paris Güzel Sanatlar Akademisi'nde eğitim almış ve birçok önemli sanatçı yetiştirmiştir. Ressam, klasik tarzıyla dikkat çekmiş ve döneminde büyük bir saygı görmüştür.
Düşmüş Melek eseriyle ün kazanan Cabanel’in bu eserinde birçok detaydan bahsetmek mümkün. Meleğin ifadesi, üzüntüsü, melankolisinin yanında kullanılan renkler ve figürlerle de dikkat çekici bir eser olmayı başarmaktadır.
Tablonun teknik detayları bir tarafa ben bende uyandırdığı duygulara odaklanmak istiyorum bu yazıda. Tablodaki ilahi varlığın bir şeytanının bu kadar güzel oluşuyla başlayan ve o gözlerindeki hüznün ve gözyaşının bıraktığı izle insanı ürperten duygularına seslenmek istiyorum.
Cennetten düşen Lucifer’ın çıplak bir şekilde uzandığı ve yüzünü sağ koluyla kapatarak gözleriyle duygusunu aktarıyor ressam. Tıpkı gözler kalbin aynasıdır deyişindeki gibi. Yaşadığı yoğun duyguları gözlerinden okuyoruz resmen. Pişmanlıktan ziyade bir intikam yemini akıyor gözlerinden Lucifer’ın. Pişmanlıktan ziyade gururunun zedelenmesini, incindiği için sakladığı yüzünü, çatık kaşarıyla kızgınlığını ve hırsını görürken bir şeytanla empati yapar hâlde buluyorsunuz kendinizi.
Her tabloya denk gelişimde bu şeytanın güzelliğine mi tutuluyorum yoksa gözlerindeki o duygunun bana yakınlığına mı diye düşünmeden edemiyorum. Hepimizin içindeki kötü tarafa sesleniyor bir şekilde bu eser bence. Hepimizin hırsıyla öfkesinin, kızgınlıkla hüznünün bir resmedilişi gibi geliyor. Sandığımız kadar iyi olmadığımızın da kanıtı gibi bir eser. Bu korkutucu gelebilir elbette. İnsan bir şeytanın bakışıyla duygularını süzgeçten geçirmeye, kötülüğün timsali şeytanla ortak duygularda buluşmaya itilmesi saf iyiliğin ve kötülüğün tanımını yeniden yapılmasına neden olmasıyla rahatsız edici olabilir.
Her bakışta hırsın, öfkenin ve pişmanlığın bir arada bana yansımasını görmek Fallen Angel ile mümkün.