Düşünce Aktarımı: Mitler

Mitler, sanat malzemesi olarak kullanılan tükenmez bir kaynaktır.

İnsanlığın ortak malzemelerinin bir hikâye yahut bir efsane tarzında kulaktan kulağa, ağızdan ağıza söylenegelen kalıpların ya da özelliklerin edebi eserin içine dikkatlice yerleştirilmesi: mitlerin edebi eserlerde kullanımı. Mitler, kültürlerin doğurduğu ve insanların hayatında kullanma gereği duyduğu fikirlerin sanatla yoğurulmuş hallerine denir. Ülkelerin, ırkların, kabilelerin farklı değer yargılarını simgeleştirdiği bu fikirler dünyanın her yerindeki yazarlar tarafından edebi eserlerde fikir olarak ortak ancak biçim olarak farklı gözükür. Mitler, sanat malzemesi olarak kullanılan tükenmez bir kaynaktır.

Düşünce aktarımı olarak görülen edebiyatı, aklın tek başına yetemediği durumlarda, simgeleştirmeye mitler yardım eder. Örneğin dünyanın yaratılışını açıklarken eski Mısır tanrıçası Ma’at’ ın düzeni tasarladığı, evreni yaratırken Tanrı’ya fikir verdiği ve onun görüşleri sayesinde dünyanın yaratıldığı inanışı ortaya atılmıştır. Yaratılış destanına göre canı sıkılan Tanrı’nın Erlik’i görevlendirmesiyle suyun altından toprak alıp toprağı büyütmesiyle yeryüzünün yaratıldığı fikri aktarılmıştır. Dünyanın yaratılışını merak eden insanlar bu düşünceyi açıklamakta zorlandıklarından ya da tam olarak kavrayamadıklarından ötürü mitolojik unsurlarla bir hikâye anlatmış ve bu hikâyeye de kendilerini inandırmışlardır. Zerdüştlük’e göre aydınlık ve karanlığın, iyinin ve kötünün birbiriyle uyumu sayesinde tüm ilkeler belirlenir. Bu fikri kabul ettirmek içinse Hürmüz ve Ehriman figürü ortaya atılmıştır. Aynı zamanda Herakleitos’a göre de varlıkların oluşumu her şey zıttıyla vardır felsefesi üzerine kurulur ve varlıkların oluşumu fikri İyonya’da da karşıtların birliği şeklinde görülmektedir. Örneklere bakıldığında fikirlerin temelde benzer olduğu ancak bu fikirleri ölümsüzleştirme aşamasının kültürlere göre farklılık gösterdiğini; farklı mitlerle fikirlerin kalıcılığı artırdığını görmek mümkündür. Ursula K. Le Guin rüyanın gücünü anlatırken rüyaların gerçekliliğini akılcılık terimleriyle açıklanmaya çalışılmasının yanlış olduğunu ifade eder. Ona göre mitler de rüyalar gibi bilinç ile bilinçdışı unsurların birbiriyle bağlanması sonucunda ortaya çıkar. Gerçek unsurları aktarmak amacıyla kurulan gerçeküstü bir evren yaratımını Le Guin’in eserlerinde bu sebeple görmek mümkündür. Çağına uygun olacak biçimde şekli değiştirilen mitler özellikle bilimkurgu yazarlarının eserlerine, fikirlerini aktarma aşamasında, kaynaklık eder.