Düşünmeyen Çağda Felsefenin Gerekliliği
Düşünmemizin önünde çeşitli engellerin var olduğu bu çağda birçok sorun gözlemlenmektedir. Bu sorunların çözümü felsefenin elindedir.
İnsan, varlığa geldiği andan itibaren kendini ve çevresini sorgulanmaya çalışmış bir varlıktır. Yalnızca bir beden varlığı değildir; Duygusal ve kültürel yönleri de vardır, bu nedenle sürekli anlam arayışındadır ve çevresinde olup biteni sağlam temellere oturtma çabası içindedir. En azından bu çağa kadar böyleydi... bulunduğumuz dönemin insanı tanımladığımızdan biraz daha farklı bir hale bürünmüştür. Artık bu çağdaki insanlar için bilgi, hazır ve kolay ulaşılabilir durumdadır. Bu durum, kişiyi sorgulamadan uzaklaştırmakta; onu basit bir yaşama ve eldeki veriyi eleştirmeden kabullemeye itmektedir. Etrafında sığ, asılsız bilgiler bulunan insan, artık bu durumu sorun olarak görmemeye başlamıştır. Hayatın içinde sorgulanması gereken bir çok konuyu ele almak yerine yalnızca kendi monotonluğuna odaklanmış hale gelmiştir.
İnsan, doğduğu andan itibaren çevre faktörüyle elde ettiği bilgileri sorgulamadan kabul ederek hayata atılmaktadır. Din, siyatset ve benzeri birçok konuda, kendi düşünsel süzgecinden geçirmeden, yalnızca öğretileni benimsemektedir. Büyüdükçe de bunları sorgulamamanın gereksiz olduğu kanaatine varır.
Bu çağda artık felsefe bir disiplin ya da direniş biçimi olarak görülmemektedir. Gereksiz, yalnızca 'ateist' insanların uğraştığı bir 'şey' olarak iftiraya uğramaktadır. Bilim ya da düşünsel bir alan olarak değerlendirilmemesi, toplumların entelektüel ilerleyişine ciddi bir şekilde ket vurmaktadır. 'Bunlar boş konuşmalar', 'Edebiyat yapma', 'Saçmalıyorsun' gibi yaftalamalar felsefenin toplum içerisindeki yerini zayıflatmış; dolayısıyla toplumların düşünsel gelişimini de yavaşlatmıştır.
Bugün felsefe, yalnızca akademik alanlarda, sayıca az olan grupların kendi entelektüel ihtiyaçlarını giderdiği bir disiplin haline geldi. Bunun doğurduğu sonuçları ise günlük yaşantımızda, temelleri çöken yapılar üzerinden açıkca gözlemleyebiliyoruz.
Felsefenin Yerini Ne Aldı?; Neden Sorgulamıyoruz?
Bulunduğumuz çağda felsefenin yerini kıyafetler, telefon uygulamaları, dış görünüşler aldı. Hızla değişen normları ve çöküntüleri göremeyen insanın gözlerine, telefondaki uygulamalar adeta perde indirdi. Aslına insan birçok sorunun farkındadır ama çözüm üretme noktasında kendini yormaz. Hatta kimileri, bu tür meselelerin kendi sorumluluğu olmadığını düşünür. bunun sonucunda apolitik, ahlaksızlığın karşısında sessiz olan ve boyun eğen bir insan profili ortaya çıkar. Felsefe devre dışı bırakılmakta; onun yerine zihni uyuşturan 'Modern uyuşturucular' getirilmektedir.
"Sosyal medya ve bilgiseyar oyunları da anastezikler gibi etki gösterir. Toplumsal sürekli anestezi, bilgi ve düşünmeyi engeller. Hakikati baskılar." Byung-Chul Han
Nihayetinde insanlar, tam da yönetilmeye el verişli bir duruma gelir. Yeni model insan, sorgulamaz; önüne serileni olduğu gibi kabul eder ve sürüye katılır. Sorgulayan ve reddeden birey ise ise 'eski kafalı' 'uyumsuz' gibi yaftalarla geri plana itilir.
Görsel-Mustafapala
Felsefe Neden Gerekli?
Felsefe yanlızca tanrı, ruh ya da benlik üzerine yapılan soyut bir araştırma biçimi değildir. aynı zamanda bireyi, toplumsal olguları tarihi ve kültürü de sorgulayan; bunların içeriklerini ve 'ne olduklarını' ele alan bir disiplindir. Bu yönüyle eleştirel bir bakış açısı kazandırır.
Felsefe, çelişkileri insanın önüne serer. Günlük yaşamda farkında olmadan maruz kaldığımız ama üzerine düşünmediğimiz olumsuz durumlara ışık tutar. Felsefe ile uğraşan birey, sebepler üzerine düşünür; böylece bilgi kirliliğiyle dolu olan bu dünyada ayırt edici bir zihinsel bir duruş sergiler. Bir toplum ne kadar çok düşünürse, o kadar sağlıklı bir demokrasi inşa edebilir. Çünkü düşünme, bireyi bilinçli ve özgür hale getirir bu da doğru seçimler yapabilmesini sağlar.
Etik ve ahlaki değerlerimizin sorgulanma noktasında da felsefe bize yol götericidir. Hepimiz biliyoruz ki dünyada insani olmayan şeyler yaşanmaktadır, hatta zaman zaman bunlara en yakınımızda şahit oluruz. İyi nedir?, adalet nedir? bir eylemin doğruluğunun ya da yanlışlığının ölçütü nedir? gibi felsefi soruların üzerine kafa yoran insan, dünyaya ve topluma çok daha derinlikli bir bakış açısıyla yaklaşacaktır.
Sonuç itibariyle felsefe, sabah işe gidip akşam eve döndükten sonra birazcık televizyon izleyip uyayan sıradan bir birey oluşmasını engeller. Manipülasyonlara kapılmayan bireyler meydana getirir. Böyle bireyler ise bilim, sanatta gelişir ve teknolojiyi kullanarak daha bilinçli ve daha insancıl bir dünya kurabilir.