Ecyad Kalesi'nin Yürek Burkan Hikayesi
2002 yılında yıkılan Osmanlı yapıtı Ecyad Kalesi.
Ecyad Kalesi 1781 yılında Sultan I. Abdülhamid döneminde Mekke’de Kabe’yi dış tehlikelerden korumak amaçlı Kabe’nin karşısına 23 dönümlük arazi üzerine yapılmış bir Osmanlı Kalesi’dir. Ecyad Kalesi, I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı toprağı olan Mekke’yi korumak adına askerlerimiz tarafından sığınak olarak kullanılmıştır.
Ecyad Kalesi, Süleyman Şah Türbesi gibi topraklarımızın Lozan Antlaşması’nda koruma altına alınan yapıtlarımızdan biriydi. Biriydi diyorum çünkü 2002 yılında Ecyad Kalesi’nin korunacağını belirten bir açıklama sonrası Türkiye’nin Suudi yönetime teşekkürlerini iletmesinin ardından Kral Fahd’ın onayıyla Ecyad Kalesi yıkıldı. Kalenin yıkılmasının ardından bölgede Mimar Sinan’ın ustalığından çıkan revaklar dışında başka Türk esintisi kalmadı.
200 yıllık bir eseri gözünü kırpmadan yıkan Suudi Arabistan yönetimi bu yıkım sonrası hacılara alışveriş, konaklama gibi imkanlar sağlamak amacıyla gökdelenler dikti. Ortadoğu kafası gibi genelleşmiş bir söylemi yapıştırmadan geçemeyeceğim çünkü bu denli bir saygısızlık milletin değerlerini, o yapının tasarlayıcısını, o yapının içerdiği sanatı ve daha birçok önemli unsuru yok saymaktır. Kendi ülken içinde dikkat çeken tarihi bir yapı yerine, değeri olmayan bir gökdelen dikmek bugün kalıplaşan Ortadoğu kafası gibi yakıştırmalara çok uyan bir vaziyettir.
Peki Türkiye ne yaptı?
Türkiye ne yazık ki uyuyan kriz yöntemiyle Suudi Arabistan’la ilişkileri tırmandırmadı. Türkiye’nin “Böyle bir eser yıkılır mı?” tarzında cesaretsiz cümlelerine Suudi Arabistan “Tarihten söz edebilecek son ülke Türkiye’dir ve önce Ermeni meselesini halletmesi gerekir,” gibi sert söylemlerle karşılık verdi. Bu kriz böylelikle rafa kaldırıldı ve Ecyad Kalesi’nin yerini ise gökdelenler aldı.