Ege Bölgesinde bulunan Milas İlçesinde Ortaya Çıkan Hermiyas Efsanesine Bir Bakış

Milas Güllük'de bulunan Iasos antik kentinde Hermiyas adlı çocuğun efsanesine bir bakış.

Ege denizinin masmavi renkleriyle, yemyeşil doğasıyla bizlere adeta cennet hissi veren Milas ilçesi, Ege'nin en eski yerleşim yeri olarak da kabul edilir. Birçok kültüre ev sahipliği yapan Milas, kendisine ait çok fazla kültürel hikayeler barındırarak günümüzde farklı açılardan merak uyandıracak yerler arasında hafızalarda kalmayı başarmıştır.

Ege'nin Muğla şehrine bağlı olan Milas ilçesine ait olan Güllük Körfezi Hermiyas efsanesine de ev sahipliği yapmıştır.(Mandalya Körfezi)’nde bulunan Iasos antik kentinde yani bugünkü Kıyıkışlacık Mahallesi’nde bulunan topraklarda antik dönemde geçen küçük bir çocuk ile yunusun hikâyesini sizlere aktarmak isterim.


Bundan yüzyıllar önce Mandalya Körfesinde yaşayan mutlu bir balıkçı halk varmış. Çocuklar neşeli, anne babalar huzurlu olan halk, birbirleriyle her şeyi paylaşıp, herkesi tanırmış. Balıkçılık yapanlar zorlu denizde sefere çıktığında, balıkçıların aileleri de onların eve dönmesini bekler, bir yandan da gelecek seferler için tekneleri hazırlarlar, ağları onarırlarmış. Bu ailelerin çocuklarından biri de Hermiyas'mış. Bazı kaynaklara göre ailesinden sadece annesi ya da anneannesi kaldığı yönünde olsa da Hermiyas ailesinden sadece tek kişiyle birlikte yaşıyormuş.

Hermiyas'ın babası da balıkçılıkla uğraşıyorumuş. Bir gün fırtınalı bir denizde seferde olduğu vakit büyük bir dalga tekneyi ve babasını Hermiyas'dan alıp götürmüş. Bundan dolayı ailesi Hermiyas'a denizi yasaklamış.

Bir yaz günü, arkadaşları Hermiyas'ı denize açılmaya çağırmışlar. Hermiyas ailesine denizde açılmak için izin istediğinde "Olmaz, denize açılmak çok tehlikeli." cevabını almış ve ailesi izin vermemiş. Babasının denizde kayboluşundan sonra aile küçüldüğü için Hermiyas'a çok bağlı olunduğu ve ona zarar gelmemesi için böyle yapılmış olsa da bunu duyan Hermiyas'ın arkadaşları onunla dalga geçmiş ve;

Annesi bırakmaz ki onu…

Kaçamaz ki bizimle…

Anne kuzusu o…

Kızlar gibi….

Ve hep bir ağızdan türkü söyler gibi başlamışlar;

Deniz çekiyor bizi,

Biz Güllük’ün çocuklarını,

Ama ne diyelim,

Yaz güneşi de tepemizde,

Kavurur ayaklarımızı.

Toprak gibi çeker bizi Ege

Haydi çocuklar denize,

Haydi Hermiyas denize!


Böyle diyerek denize açılmak için yola koyulmuşlar. Hermiyas bu duruma çok üzülmüş ve gizlice arkadaşlarıyla denize açılmaya karar vermiş. Ege’nin tuzlu suları çocuk sesleriyle dolmuş. Rüzgâr hafif hafif esiyormuş. Çocuklar yavaşça açılmaya başlamışlar. Kısa bir zamandan sonra sahile geri döndüklerinde kıyı çocuk sesleriyle yeniden canlanmış. Fakat aralarında Hermiyas yokmuş. kötü haber hemen duyulmuş. Güllük'ün bütün iyi balıkçıları Hermiyas'ı her yerde aramaya başlamış ama nafile. Hermiyas'dan tek bir iz bile yokmuş. Ailesi bu acıya dayanamayıp hemen orada can vermiş.

Günlerden bir gün bazı balıkçılar bir yunusun üstünde Hermiyas'ı gördüklerini söylemişler ama kimse inanmamış derken birçok balıkçı buna şahit olduğunu söylemeye başlamış ve Güllük halkı sahile koşmuş ve bir yunusun yanında cansız bedeniyle sahile vurmuş Hermiyas'ı görmüşler. Halkın büyükleri;

"Şu gördüğünüz üzerinde iyi düşünün. İşte gerçek dostluk budur. Birlikte oynarken yüzgecinin boynunu kestiği Hermiyas'ın ölümü, bu yunusu da ölüme götürmüş. O, dostunu hiçbir koşulda yalnız bırakmamış. Yaşamda da, ölümde de birlikte olmayı yeğlemiş." demiş. Halk bundan çok etkilenip paraların arkasına yunus ve çocuk yontmasını yapmışlar.

Yolunuz bir gün Milas Güllük tarafına düşerse Hermiyas'ın efsanesini bir de halktan dinlemeniz dileğiyle.