Empresyonizm Sanat Akımı ve Monet’nin “İzlenim: Gün Doğumu” Eseri

Monet'nin "İzlenim: Gün Doğumu" tablosunun kısa bir incelemesi

İsmini Claude Monet’nin 1874 yılında sergilenen “İzlenim: Gün Doğumu” tablosundan alan Empresyonistler (İzlenimciler) o güne kadar resimde kullanılan akademik kuralların dışına çıktıkları için çokça eleştirilmiş de olsalar resim sanatının yeni bir boyut kazanmasına katkı sağlamışlardır. 19.yüzyılın sonu ile 20.yüzyılın ilk çeyreğinde ortaya çıkan ve gelişen Empresyonizm sanat akımının ortaya çıkmasına ön ayak olan etkenlerden birisi hızla gelişen sanayi ve üretimdir. O döneme kadar sanatçının el emeği olarak ortaya çıkan ve benzersiz olan sanat eserleri gelişen teknoloji sayesinde kolayca ve hızla üretilebilmeye başlanmıştı. Bu durum sanatçıları yeni ve eşsiz ifade biçimleri bulmaya itmişti.

Empresyonistler için bu ifade biçiminin kaynağı ışık ve fırça darbeleri idi. Bununla beraber mitolojik ve tarihi sahneleri resmetmek yerine doğaya ve günlük sahnelere yönelen bu ressamlar gün içerisinde değişen ışığın nesnelerin biçim ve renkleri üzerindeki etkisini fark etmiş ve değişimleri ve bunların yarattığı izlenimleri olabildiğince çabuk ve hızlı bir şekilde bir düzleme aktarmayı hedeflemişlerdi. Her ne kadar yeni tarzlar geliştirmiş de olsalar kendilerinden önce gelen veya çağdaşları olan ressamlardan da etkilenmiş olan izlenimci ressamların en büyük esin kaynaklarından birisi “resimde her şeyin bir yansıma olduğuna inanan Delacroix olmuştur. Delacroix’nın 1832 ve 1835’te yaptığı suluboyalarda ve özellikle Dieppe’de ‘Deniz’ adlı tablosunda empresyonizmin gelişini haber veren belirtiler vardır”. Resimlerinde işledikleri konular ve üslupları değişiklik gösterse de ortak olan noktaları günlük yaşama dair sahneleri işlemeleri ve gördüklerini değil gördüklerinden edindikleri izlenimi ışık ve rengin gücünden yararlanarak aktarmayı hedeflemeleri bunu için de yeni renk paletleri oluşturarak aralıklı ve ince fırça darbeleriyle resimlerine hareket ve canlılık katmalarıdır. Kullandıkları teknikleri şu şekilde özetleyebiliriz:

Derinlik, figürlerin farklı boyutları ve mekânsal konumlarıyla elde edilmiştir. İzlenimciler cisimleri gördükleri gibi betimlemekle birlikte, kesin dış çizgiler kullanmayarak biçim özgürlüğüne ulaşmışlardır. Işık önemli bir öğe olarak kullanılmış, koyu tonlardan kaçınılarak, ışığı en iyi yansıtan parlak ve açık renkler yeğlenmiştir. Boyalar palette karıştırılmadan; ayrı ayrı ve tek tek birbiri üzerine gelen fırça vuruşlarıyla uygulanmış, ışıltılı etki bu yöntemle elde edilmiştir.

Resim için önemli olanın ressamın izlenimini aktarması olduğunu savunan Empresyonistlerin en ünlü ve önemli temsilcilerinden biri olan Claude Monet’nin akıma ismini veren eseri “İzlenim: Gün Doğumu” akımın özelliklerini en fazla yansıtan resimlerden birisidir. Monet 1840 yılında Paris’te doğmuş olan, Eugéne Boudin’in önderliğinde açık hava resimlerine gönül veren ve 1860’larda tanıştığı Frédéric Bazille, Pierre-Auguste Renoir ve Alfred Sisley ile İzlenimcilik akımının temsilciliğini yapan bir ressamdır. Bahsi geçen eserinde Le Havre limanından bir sabah manzarasını resmeden sanatçının kullandığı mavi tonları ve buna kontrast oluşturan turuncu renk resimde ilk dikkat çeken nokta oluyor.

Renk ve ışık kullanımının büyük önem arz ettiği bu akımın bir sanatçısı olarak Monet kurduğu renk dengesiyle ışığın değişen niteliğini manzaradan çok anı yansıtmada kullanmıştır. “Bunlarla beraber gemi direkleri ve bacalar, sislere bulanmışta olsalar, dikeylerle köşegenlerden oluşan bir grafik düzenleme oluşturarak esere yapısallık ve canlılık getirmiştir”. Deniz üzerindeki yansımaları ve dalga hareketini de fırça darbeleriyle vermiş olan sanatçı anlık bir görüntüyü dondurarak bir kişi üzerinde bırakabileceği duyguları yansıtmak üzere tuvaline aktarmış ve bu eşsiz sabah görüntüsünü ortaya çıkarmıştır. Bir grup ressamın alışılagelmiş resim tekniklerinin dışına çıkıp yüzlerini doğaya ve kendi zihinlerine dönmeleriyle elde ettikleri yeni üsluplarla yaratılmış Empresyonist eserler her ne kadar figürlerin dış çizgilerinin belirsizleşmesi, alışılmışın dışında fırça darbeleri, ışık ve renk kullanımıyla ortaya çıktığı dönemde her kesim tarafından kabul görmeyip bazı kesimlerce kötü eleştirilere maruz kalsa da Monet’nin “İzlenim: Gün Doğumu” eserinde de görüldüğü gibi biçimde özgürleşerek ve manzaradan çok anı ve anın yarattığı duyguyu yansıtarak resim sanatı için yeni bir kapı açmış ve sonraki dönemde gelen sanatçılar üzerinde etkili olmuştur.

Daha fazlası için ilgili kaynakalar:

https://atlasjournal.net/index.php/atlas/article/view/63/59

http://www.leblebitozu.com/empresyonizmin-onculerinden-claude-monetin-hayati-ve-21-eseri/