Enneagram: Kalp Merkezi Tiplerinin (2-3-4) Çocukluk Öyküleri
Enneagram 2, 3 ve 4'ün çocukluk örüntüleri ve kişiliklerine etkileri.
Enneagram tiplerinin çocukluk öyküleri tipimizi bulurken bize oldukça yol gösterir. Çünkü bir Enneagram tipinin çocukluğunda edindiği temel duygular, korkular, düşünceler veya başa çıkma mekanizmaları çocukluk örüntülerinde öne çıkan kısımlardır. Çocukluk örüntüsünde öne çıkan bu kısımlar büyürken devam edip yetişkin oldukları zamanda da etkilerini gösterirler. Bu çocukluk öyküleri tiplerin oluşmasının sebebi değildir ama erken çocukluk döneminde gözlemlenen bu örüntülerin yetişkinlikte ilişkilerinin üzerinde büyük etkisi olan eğilimlerin sebebini açıklamak için önemlidir.
Tip 2'nin Çocukluk Öyküsü
Çocuklukları boyunca, İkiler üç şeye inanmaya başlarlar: Birincisi, diğer insanların ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarının önüne koymaları gerektiğine; ikincisi, almak için vermeleri gerektiğine ve üçüncüsü, başkalarının sevgisinde bir yer edinmeleri gerektiğine. Çünkü sevginin onlara öylece verilmeyeceğini düşünürler. Sevilmenin yolunun kendi ihtiyaçlarını bastırmak ve başkalarının ihtiyaçlarıyla ilgilenmek, beğenilmek ve istenmek için ise diğer herkese ilgi göstermenin gerektiğine inanırlar.
Çocukluk ortamı ne kadar sorunluysa, kendi ihtiyaçlarını kabul etmenin bencillik olduğuna ve bunun kesinlikle yanlış olduğuna inanmayı o kadar çok öğrenmişlerdir.
"İyi insanların ihtiyaçları yoktur. Kendine çok fazla zaman ayırmak bencilliktir."
Böylece, İkiler aile sistemi içinde ve sonraki tüm ilişkilerde yardımcı, özverili arkadaş, memnun eden ve diğer herkese ilgi ve şefkat gösteren kişi olarak işlev görmeyi öğrenmiştir.
Çocuk İkiler kardeşlerine bakarak, ev işi yaparak ya da ebeveynlerine çeşitli şekillerde bakarak aile içinde kendilerine bir yer edinmiş olabilirler. Kendilerini feda ederek, aile sistemlerinde sevgi olarak adlandırılan şeyle ödüllendirileceklerine inanmaya derinden şartlanmışlardır.
Tip 3'ün Çocukluk Öyküsü
Üçler çocukluklarında, çoğumuz gibi, kendileri oldukları için değer görmediler. Bunun yerine, belirli şeyleri son derece iyi yapmaları ve başarmaları nedeniyle değer gördüler. Kendi değerlerini, başarı ve performans yoluyla onaylatmayı öğrendiler. Ancak bu onları hiçbir zaman gerçekten tatmin etmedi çünkü bu kendilerinin değil, yaptıkları ya da olmaya çalıştıkları bir şeyin onaylanmasıydı.
Üçler, genellikle ailede besleyici rolünü üstlenen kişiyle çok derin bir duygusal bağ kurarlar. Bu kişi genellikle anne olur, ancak her zaman böyle olmayabilir. Çocuk, bu kişinin onlara adeta şu mesajı vermesini umar: "Sen harikasın! Beni memnun ediyorsun! Dünyada hoş karşılanıyorsun!" Besleyici figürden bu onayı almaya devam etmek isteyen Üçler, bebeklik dönemlerinde bilinçaltında, o kişiyi memnun edecek şeyleri yapmayı ve o şekilde olmayı öğrenirler.
Çoğu zaman, besleyici figürün beklentileri doğrudan ifade edilmez. Üçler, bu bilinçaltı beklentileri içselleştirip farkında olmadan yerine getirebilirler. Örneğin, eğer anne bir öğretmense ama aslında oyuncu olmak istemişse, çocuk Üç'ün tiyatroya ilgi duyması muhtemeldir. Bu, tiyatroyu gerçekten sevdiği için değil, yapması gerektiğini hissettiği için olabilir. Genç yetişkinlik döneminde bile, Üçler neden belirli bir kariyeri sürdürdüklerinden tam olarak emin olmayabilirler, yalnızca ailelerini (özellikle annelerini) gururlandırmak için gerekeni yaptıklarını bilirler.
Böylece, Üçler Aile Kahramanı rolünü öğrenirler. Çocuk, "İyi olmamak kabul edilemez" şeklinde ince bir mesaj alır.
Tip 4'ün Çocukluk Öyküsü
Dörtler, kendilerini ebeveynleri gibi hissetmezler. Birçok Dört, hastanede yanlışlıkla başka bir bebekle karıştırıldıklarını ya da yetim olduklarını veya bir tür değiş tokuş çocuğu olduklarını hayal ettiklerini söyler. Genellikle bunu, ebeveynleri tarafından görülmediklerini, yeterince bağ kuramadıklarını veya ebeveynlerinin onlarla bağ kuramadığını hissetmek şeklinde ifade ederler. Psikolojik olarak, Dörtler yeterince fark edilmediklerini veya sahip oldukları gerçek özelliklerin ve yeteneklerin onlara yansıtılmadığını düşünürler . (Aile sistemleri teorisine göre, Dörtler genellikle "Kayıp Çocuk" rolüyle özdeşleşirler.)
Sonuç olarak, Dörtler kendilerinde derinden yanlış bir şey olduğuna inanır ve bu onları yaşam boyu süren bir "kendini arayış" yolculuğuna sürükler.
"Eğer ebeveynlerime benzemiyorsam ve kendimi onlarda göremiyorsam, o zaman ben kimim?" diye düşünürler.
Bu durum, Dörtlerin kendilerinde, hayatlarında ve ilişkilerinde eksik olan şeylere odaklanmaya yatkın olmalarına yol açar. Ebeveynleri tarafından terk edilmiş ve yanlış anlaşılmış hissederler ve bu his, daha sonra diğer önemli kişilerle olan ilişkilerinde de devam eder.
Bu durumun bir sonucu olarak Dörtler, onları görülme ve oldukları kişi olarak takdir edilme arzularını tetikleyen insanlara güçlü bir şekilde tepki verirler. En derin düzeyde, Dörtler her zaman sahip olmadıklarını hissettikleri anne ve babayı ararlar. Bu kişileri, onları içinde bulundukları sıkıntıdan kurtaracak "kurtarıcılar" olarak idealize edebilirler ancak aynı şekilde Dörtler, bu kişilerin kendilerini hayal kırıklığına uğratması ya da kişisel mücadelelerini ve acılarını yeterince anlamamaları nedeniyle hayal kırıklığına uğrayabilir ve öfkelenebilirler.
Kaynaklar:
Don Richard Riso and Russ Hudson, The Wisdom of the Enneagram: The Complete Guide to Psychological and Spiritual Growth for the Nine Personality Types, 1999.