Erkek olmak isterdim.

İnsan hakları üstüne küçük bir bakış

Ayta Sözeri, Saba Tümer ile olan YouTube programında birçok insanın farklı yorumlayabileceği sözler söyledi. Fakat bu sözler yaşadığımız toplumun bir özeti belki de.

Bilmeyenler için, Ayta Sözeri transeksüel bir oyuncu, şarkıcı, insan hakları ve LGBTQ+ hakları aktivistidir.

"Hülya Avşar programında bana bir soru sordu, hayatta en çok ne olmak isterdin? Erkek dedim, çünkü gerçekten erkek olmak isterdim" dedi Ayta Sözeri. İlk başta absürd bir cevap gibi gelebilir ama aslında üstüne düşününce anlıyor insan.

Şöyle söylüyor röportajda Ayta: "Kimse doğuştan gelen apoletlerini ve rütbelerini isteyerek söküp atmaz." Erkek olarak doğmak bugünkü hayatta bir adım önde başlatıyor insanı demek istiyor aslında. Kendisi biyolojik olarak erkek bedeninde doğduğu için, kendi sürecini anlatıyor bir nevi. Erkek olarak yaşayabilseydi, doğru vücutta doğsaydı her şey çok kolay olabilirdi onun için, odaklandığı nokta bu. Bu yüzden diyor erkek olmak isterdim diye. Türkiye'de transeksüel ya da farklı bir LGBTQ+ üyesi olduğu için iş verilmeyen, dövülen hatta öldürülen sayısız insan var. Ayta'nın da sitemi buna aslında. Kendisinin tercih lüksünde bulunmadığı bir durumdan ötürü yaşadığı haksızlıkları özetliyor bu kısacık cümleyle.

Geçenlerde Ayta Sözeri'nin bu sözleriyle alakalı farklı bir bakış açısından görüş dinledim. Aslında bu konuyu yazmama sebep olan şey de buydu. LGBTQ+ hakları konusunu tartışırken Ayta'nın bu sözlerini, transeksüel olmaktan pişman olduğu için söylediğini yorumlayan bir düşünce işittim. Konuları bu kadar yüzeysel ele alabilmenin kolaylığına şaşırdım. Ayta gibi aktivist figürlerin düşüncelerini böyle bir bakış açısıyla bir YouTube programında dile getirebilecek olması düşüncesi epey absürd gözüktü. Çünkü bu sözleriyle aslında açıkça kadın olmanın daha zor olduğunu, kadın erkek eşistsizliği yüzünden tercih ederek bu hayatı seçemeyeceğini vurguluyordu.

Aslında vurgulamak istediğim nokta şu: Günümüz dünyasında kadın erkek eşitliğini sağlamaya çalışan onlarca insan var. Aktivistler, kadın ve erkeğin haklarının eşit olduğuna inananlar ve bunu savunanlar, LGBTQ+ bireylerin ayırt etmeden insan olduğu için savunanlar. Bahsettiğim bu insanlar her ne kadar alt metinlerle, açıklamalarla toplumun karşısına çıksalar da, günün sonunda olay sadece görmek istediğini görmekle alakalı. Yukarda bahsedilen olay bunun sadece bir örneği. İnsanların içine işlemiş dogmalar belki de açık fikirliliğin önünde bir engel.

Siz değerli okuyucularımıza sorarım;

Sorgulamadan, doğruluğunu test etmeden veya yeterince örneğe maruz kalmadan bir yargıya varıp onu körü körüne, sadece size doğru geldiği için savunmak ne kadar doğru?

Görmek istediğinizi görürseniz hayat hep güzel! Ama bir de gerçekler var.