Extreme Engagement: Nişan ve Evlilik Gelenekleri

Netflix'te bulunan Extreme Engagement belgeselinin antropolojik ve sosyolojik açıdan irdelenmesi. Şu çifti bi' rahat bırakın!

Kültür kavramına yaklaşımlar, sosyal bilimlerin farklı disiplinlerine göre değişiklik gösterir. Bunlar arasında şunlar sayılabilir: Antropolojik yaklaşım, sosyolojik yaklaşım, psikolojik yaklaşım, ekonomik yaklaşım.

Yazım için seçtiğim ve incelediğim belgeseli antropolojik ve sosyolojik yaklaşıma göre irdelemek mümkündür.

Antropolojik yaklaşım, kültür kavramına en derinlemesine bakış açısını sunar. Antropoloji, insanların sosyal ve kültürel yaşamlarını ve etkileşimlerini inceler. Bu bağlamda antropolojik yaklaşım; kültürün doğasını, özelliklerini, toplumların farklı kültürel yönlerini ve kültürler arasındaki farklılıkları inceler.

Bu yaklaşıma göre, kültürün en önemli özelliği; öğrenilen davranışlardan oluşmasıdır. Bu; insanların kültürü doğuştan değil, yaşadıkları toplumdan öğrendiği anlamına gelir. Antropologlar, kültürler arasındaki farklılıkların nedenlerini ve kültürel değişimin nasıl gerçekleştiğini inceleyerek kültürler arası etkileşimi ve değişimi de ele alırlar.

Belgesel antropolojik bir perspektiften incelendiğinde, farklı kültürlerdeki evlilik ritüelleri ve geleneğine odaklanıyor. Belgeselde, çift Tim Noonan ve PJ Madam, farklı kültürlerdeki evlilik ritüellerine katılarak o kültürlerin evlilik kavramına bakış açısını ve bu kavramın hayatlarında nasıl bir rol oynadığını deneyimliyorlar.

Örneğin 3. Bölümde, Papua Yeni Gine’deki Yana Köyü’nü ziyaret eden çift, Hewa halkının çiftlerin uyumluluğunu test eden birtakım ritüellerle karşı karşıya kalır. Burada halk genellikle kuşları taklit etmekte ve örnek almaktadır, evlenecek çiftlerin doğurganlıklarını da kuşları dâhil ettikleri ritüeller sayesinde öğrenmektedir. PJ, ileride çocuğunun olup olmayacağını öğrenmek için nehir boyu el yapımı bir teknede seyahat edip yerel tavuk yumurtası avına çıkar. Bulduğu yumurtayı bir sonraki dolunaya kadar saklar ve dolunay geçtikten sonra içinde yavru olup olmadığına bakarlar. Yumurta kırma işlemi törenle yapılır. Kırılan yumurtada yavru olduğu görülür, bu da çiftin bebek sahibi olabileceğine işarettir. Tim, evliliklerindeki bereketi arttırmak için Cennet Kuşu’nu avlamak ve eşine getirmek zorundadır. Fakat kuşun güzelliğine hayran kalan Tim kuşu öldürmemeyi tercih eder ve kabile bundan oldukça hoşnutsuz olur. Bu bölümde çiftimizin arasında bazı gerginliklere şahit oluruz. Tim ve PJ’in romantik ilişkilerinden beklentileri ve birbirilerine karşı bağlılıkları değişiklik gösteriyor.

Başka bir örnek de 7. Bölümden verilebilir. Brezilya’da Amazon ormanlarında yaşayan Ashaninka halkını ziyaret eden çift anlaşmazlığa düştüğünde oradaki insanlar tarafından ruhları bağladığı düşünülen bir ağaca gönderiliyor ve bu bağlantı hissedilene kadar geri dönmelerine izin vermiyorlar.

Dışarıdan bakıldığı zaman mantık dışı ve bilime karşı görünen bu ritüellerin kuşaklar boyu aktarılan gelenekler ve inanışlarla bu insanların kültürünü ve gündelik yaşamlarını nasıl etkilediğini görebiliyoruz belgeseli izlerken.

Sosyolojik yaklaşım, kültürü toplumsal yapının ve toplumsal düzenin bir parçası olarak ele alır. Sosyoloji; insanların sosyal davranışlarını, toplumsal kurumları ve sosyal yapıyı inceleyen bir disiplindir. Bu bağlamda sosyolojik yaklaşım; kültürün, toplumsal davranışları şekillendiren bir faktör olduğunu vurgular.

Bu yaklaşıma göre, kültür; bir toplumun ortak değerlerini, inançlarını, normlarını, sembollerini ve iletişim biçimlerini içeren bir bütündür. Sosyologlar, kültürün toplumsal yapıyı nasıl şekillendirdiğini ve toplumsal düzeni nasıl etkilediğini incelerler. Bu bağlamda, sosyolojik yaklaşım; kültürün toplumsal davranışları ve toplumsal yapıyı nasıl etkilediğini anlamak için önemlidir.

Belgesel, sosyolojik bir perspektiften incelendiğinde, evlilik kurumunun farklı kültürlerdeki toplumsal rolüne odaklanıyor. Belgeselde, çift Tim Noonan ve PJ Madam; farklı kültürlerdeki toplumsal normları ve beklentileri deneyimliyorlar.

Belgeselde çiftin bu konuda sık sık anlaşmazlığa düştüğü ve birbirileriyle çatıştıkları görülüyor. PJ geleneksel evlilik rollerine ve aile kavramının rol dağılımına sık sık karşı çıkarken Tim daha geleneksel ve romantik yaklaşımlarla partnerini çoğu zaman zor duruma sokuyor.

Örneğin 1. Bölümde Kamerun’un Ngyyautau bölgesindeki M’bum kabilesini ziyaret eden çift buranın “en mutlu evlilikleri” yaptığını iddia ettiklerini keşfediyor. Bu kabilede kadınlar sürekli günlük işlerle uğraşır ve çocuklara bakarken erkekler sadece eve yemek getirmekle yükümlü. Tim’e avlanmayı öğretmek adına ava çıktıklarında Tim tek bir fare yakaladıklarında geri dönüyorlar ve kadınların elleriyle topladığı hasatlardan yapılan yemekleri yiyorlar. Hasat zamanı erkekler eşlerini izlerken (ve bazen de toplanan hasatların taşınmasına yardım ederken) kadınlar şafaktan gün batımına çalışıyorlar. M’bum kabilesi aynı zamanda kadınlar kocalarına iyi bir eş olabilsin diye düzenledikleri bir “ele geçirme” ritüelini PJ üzerinde deniyorlar. Kabilenin inanışına göre bu ritüelden sonra kadın ataları tarafından ziyaret edilecek ve iyi bir eş olmanın inceliklerini PJ ile paylaşacak. Tabii bu ziyaret Tim’in ritüeli bozması sebebiyle tamamlanamıyor. Şafak sökene kadar sürecek bu ritüelde PJ'in trans hâline girmesi için müzikler ve danslar tekrar ediliyor. Tim, sık sık PJ'in çadırını ziyaret ederek ona yastık, lens kiti, temiz kumaş parçası vb. gibi eşyalar getiriyor. Kabilenin büyükleri Tim'in PJ'in trans hâlini sürekli bozduğu ve ruhlar tarafından ele geçirilmesine müsaade etmediği söyleniyor, Tim çokça azar işitiyor ve saygısızlık ettiği gerekçesiyle kınanıyor. Kabileyi ziyaret edip onlardan kutsal gördüklerini geleneklerine dâhil olmayı istedikten sonra Tim'in bu davranışı ne kadar doğru ve yaptığının saygısızlık olup olmadığı tartışmaya açık.

2. bölümde ise Endonezya’da Gumantar Köyü’nde yaşayan Sasak halkını ziyaret ediyorlar. M’bum kabilesine kıyasla burada işlerin büyük bir kısmı erkeklerin sorumluluğunda gözüküyor. Erkekler kadınlarını etkilemek için sopa dövüşlerinde kendini ispatlamak ve toplumdaki erkeklere ve eşine her daim nasıl inanılmaz bir erkek olduğunu kanıtlamak zorunda. Kadınlar çocuklarla ilgilenmekle beraber daha çok keyifli vakit geçirmek ve güzel görünmekle uğraşıyorlar. PJ nehirlerde yıkanır, otlarla maskeler yapar ve tütün çiğnerken Tim sürekli dövüş antrenmanı yapmak ve çeşitli aktivitelerle (acı biber yemek gibi) erkekliğini kanıtlamak zorunda.

Dünyanın farklı yerlerinde kadın-erkek rollerinin çok çeşitlilik gösterdiğini deneyimleyen çift kendi ilişkilerini de bazı testlere tabi tutuyorlar.

Belgeselle ilgili çeşitli yorumları incelediğimde çoğu zaman PJ'in eleştirildiğini gördüm. PJ'in Tim kadar fedakarlık yapmadığını ve evlilik konusunda Tim kadar hevesli olmadığını, dolayısıyla Tim'i yeterince sevmediğini düşündüklerini belirtiyorlar. 8 bölümlük belgeselde sadece nişanlılık ve evlilik üzerine incelediğimiz bir çiftin ilişkisine bu kadar keskin bir yorum yapmak anlayışsız ve mantıksız geliyor.

Çiftin sosyal medya hesaplarına bakıldıklarında günümüzde evli ve bir çocuk sahibi olduklarını görüyoruz. PJ hayalindeki gibi sevdiği işe devam etmekte ve Tim de hâlâ belgesel çekiyor.

Sonuç olarak, "Extreme Engagement" belgeseli, antropolojik ve sosyolojik perspektiflerin her ikisine de uygun bir konu sunmaktadır. Bu belgesel, farklı kültürlerdeki evlilik ritüelleri ve geleneği üzerinden kültürler arası karşılaştırmalar yapmak için antropolojik bir yaklaşım sunarken evlilik kurumunun toplumsal rolünü incelemek için sosyolojik bir yaklaşım da sunmaktadır. İki insanın birbirini sevmesi ve birbirileriyle birlikteliklerinden mutlu olmasının yalnızca yaşadıkları kültürde değil, her kültürde farklı geleneklerle sınandığını görüyoruz.