Fal Nedir? Ne Değildir?
Falın kısa geçmişi
Fal, kaç yaşında olursak olalım; el, kahve, yüz, iskambil, tarot, melek gibi enteresan çeşitliliği ve çözemediğimiz gizemiyle hepimizin ilgisini çekmeye devam ediyor. Arapça'da "uğurlu şeyleri gösteren simge" anlamına gelen fal, insanların kendi kaderlerine hükmetme isteği üzerine doğmuş kehanetler yöntemidir.
Falın geçmişi; zannettiğimizden çok daha eskilere, kadim öğretilere dayanır. Falın doğduğu yer tabiki ilk yerleşik hayatın da oluştuğu; yeryüzündeki ilk yaşam alanı olan; bereketli Mezopotamya olarak tahmin edilir. Akadlar döneminde gelişerek tüm Asya ve Akdeniz bölgelerine yayılmıştır.
İslam'da cahiliye Arapları arasında yaygın olan fal türleri şunlardır;
Hattü'r-reml. Kum üzerine çizgiler çizilir. Zecr, tıyere ve iyafe; çeşitli hayvan ve insanların ses ve davranışlarından hareketle bakılır. İhtilac ise insan vücudundaki seğirme ve kaşınmalarından ortaya çıkarılan iyiye veya kötüye yorma şeklidir. Kefte, kürek kemiğine göre; Tark ise çakıl taşı, hurma çekirdeği, nohut, bakla gibi nesnelerle açılan fallardır.
Eski Roma'da ise kuşların hareketleri üzerinden dünyevi kararlar çıkaran rahipler, devlet memurlarına bu şekilde önderlik ediyordu. Yine Eski Yunan'da içine bazı taşlar atılan suyun yüzeyindeki şekiller üzerinden de kehanet yapılırdı.
Çinliler ve Uzak Doğu Asya ülkeleri kürek kemiği falı bakardı. Bir kürek kemiğini veya kaplumbağa kabuğunu ateşe tutarak çatırtılarından anlam çıkartılırdı.
Türklerde falın müslüman olmadan önceki dini törenlerde çok önemli bir yeri vardı. Koyun keçi gibi hayvanların kürek kemiğinden fal bakma, suya ve aynaya, kurşun, köz, tütsü ve tabiki bakla falları yaygındı. Eski Uygur Türkçesi ile yazılan fal kitabı Irk Bitig'te ise bu ve çok daha fazlası bulunmaktadır.
Orta ve Yeniçağ Hristiyan dünyasında küreye bakma, rüya yorumculuğu, el falı ve numerolojidir. Rönesans ve Reform bu hareketlere karşı çıksa da rüya ve kutsal kitap falı varlığını sürdürdü. Halk devam ettirmek istese de kilise her türlü fala uygunsuz bakmıştır.
Hititler kendilerine has bir tür olan et falını geliştirmişlerdir. Organlardaki belirtilere göre kendi sordukları sorulara olumlu ya da olumsuz cevaplar aramaktaydılar. En çok savaş zamanlarında kullandıkları bu teknik, askerlerin nerede kışlayacağından saldırıya geçeceği zamana kadar bilgi vermektedir.
Günümüzde ise en trend fal çeşitleri kahve ve tarot fallarıdır.
Kahve falının ilk kez Osmanlı saraylarında ortaya çıktığı bilinir. Hepimizin bildiği şekilde 3 defa çevrilip ters kapatılıp soğuyuncaya kadar bekletilen fal, bilirkişi tarafından açılır ve çeşitlyöntemlerle fincan çevrilerek bakılır. Bekletirken fincanın üstüne bozuk para bırakmak bereketi arttırırken, fincanın açılmaması dileklerin çabuk gerçekleşeceğine yorulur. Fal bakıldıktan sonra fincan içindeki son damlalar ve telve kalıntıları tabağa dökülerek ayrı bir fal bakılır ve açılım noktalanır.
Tarot falının ise bilinçaltımızın bizimle konuşması olduğu iddia edilir. 78 karttan 7 tane odaklanarak seçilir ve kart üzerindeki semboller aracılığıyla fal bakılır.