Farklı Anneler: Duyguların Rengi İnceleme
Duyguların Rengi adlı filmde işlenen annelik kavramına kısa bir bakış.
Orijinal adı ''The Help'' olan ve Türkçe ‘ye ''Duyguların Rengi'' olarak çevrilen 2011 yapımlı film, 1960'lı yıllarda yer alan Afroamerikan Sivil Haklar Hareketi ekseninde Afroamerikan kadın hizmetçilerin hayatlarını konu alıyor. Duyguların Rengi filmi, Mississippi eyaletinde yerel bir gazetede köşe yazarı pozisyonunda çalışmaktan pek de mutlu olmayan beyaz kadın bir yazar olan Skeeter Phelan'ın oldukça kötü şartlarda ve düşük ücretlerle çalışan Afroamerikan kadın hizmetçilerin hikayelerini topladığı bir kitap yayınlamasından oluşuyor. Geçinme kaygısıyla ve oldukça düşman bir ortamda hayatta kalmaya çalışan bu Afroamerikan hizmetçi kadınlar, ömürlerini ayrıcalıklı beyaz işverenlerinin evlerinde heba ediyorlar ve kendi çocuklarını yetiştirmeyi geri plana alarak ayrıcalıklı beyaz işverenlerinin çocuklarını yetiştirmeyi ön plana koyuyorlar. Skeeter Phelan üniversiteden eve döndüğünde annesinden daha çok annelik yaptığını gördüğü Constantine Jefferson'ın evden ayrılmış olduğunu görür ve Constantine'i bulmaya çalışır. En sonunda annesi Constantine'in çok yaşlandığı için evden gönderdiğini itiraf eder ve bu kalp kırıklığı Skeeter'a kitabını yazması için ön ayak olur.
Duyguların Rengi filminde ana karakter Skeeter olarak görünse bile, Aibileen adındaki Afroamerikan hizmetçi aynı zamanda Skeeter kadar filmin odağındadır. Skeeter'ın kitabını yazması için Afroamerikan hizmetçi kadınların hikayelerini cesurca anlatması gereklidir ama oldukça ırkçı ve Afroamerikan insanların ''avlandığı'' bir dönemde neredeyse kimse buna cesaret edemez, Aibileen hariç. Aibileen hikayesini anlatmaya cesaret eden ilk Afroamerikan hizmetçi kadındır. Aibileen kendi oğlunu ihmal etmeye zorlanmasını, bunun oğlunu ölüme sürüklemesini ve beyaz işverenlerinin baskıları yüzünden yas tutmasının elinden alınmasını büyük bir özveriyle anlatır. Beyaz işverenlerin hayatları bencillikle doludur. Evin erkeği eve para getirdiği için tüm sorumluluklarının bittiğini düşünür, evin hanımı ise evde zaten bir hizmetçi olduğu için anneliği çocukla bir oyuncakla oynarmışçasına sürüp giden bir olay olarak görür ve geri kalan her şeyi hizmetçiye bırakır. Filmin sonunda Aibileen ömrünün ve anneliğinin beyaz işverenlerinin evinde harcandığının farkına geç de olsa varır ve Skeeter'ın kitabının çıkmasında yardımı olduğu için evden kovulduğuna pek de üzülmez, sadece yetiştirdiği bir başka çocuktan bu kadar erken ayrıldığı için gözyaşı döker. Aibileen gibi birçok Afroamerikan hizmetçi kadın kendi çocuklarını geride bırakarak işverenlerinin çocuklarını yetiştirmiş, onları şekillendirmiştir. Aibileen kovulduğu için geride bırakmak zorunda kaldığı çocuğa tekrar tekrar ''Sen kibarsın, sen akıllısın, sen önemlisin'' der çünkü cocuğun bunları öz annesinden duymayacağını biliyordur.