Farklı Olmak Mı Farkında Olmak Mı?

Girişimciliğe giden yol...

Global dünyada yeni anlamlar kazanan girişimcilik kavramı, önemli pek çok girişime imza atmış kişilerin hayatından da öğrendiğimiz kadarıyla doğuştan var olan yeteneklerimizin ne kadar farkında olduğumuzla alakalı bir süreçtir. Sadece bir yeteneğe ve bilgiye sahip olmak bizi girişimci yapmaz; sahip olduklarımızı somut bir şeye dönüştürmek bu sıfatı almamıza olanak sağlar. Bu nedenledir ki, Bill Gates, Jeff Bezos, Mark Zuckerberg, Elon Musk gibi yaşadığımız dünyada çığır açmış girişimciler sahip oldukları yetenekleri, kurdukları hayaller ile çok erken zamanda birleştirmeyi başararak bugün herkesçe gıptayla okunan hayat hikayelerine imza atmışlardır.


Girişimcilik kavramı birçok sosyal, psikolojik ve iktisadi boyuttan oluşur. Yani bir girişimci iseniz hayallerinizi ve amaçlarınızı kitlelere duyurmak sizin ilk önce psikolojik (hayaliniz ruhunuzla şekillenir) sonra sosyal (ortaya çıkardığınız somut şeyin kitlelere sunulması gerekir) bir sınavdan geçirir. Bu iki boyutun sonucunda ya ekonomik bir getiri ya da götürü elde edersiniz ki bu da bu sınavın iktisadi boyutudur. Bu üçlü boyuttan geçmek sahip olunan hayalleri ifade etme şekliyle önem kazanır. Bu ifade şekli önemli birçok özelliğin girişimci tarafından sergilenmesiyle kendini gösterir. Bu özelliklerden ilki, belki de en önemlisi “sorgulamak” tır. Biliyoruz ki sorgulamak bilim ve felsefe gibi hayatın labirentlerinde çıkış noktaları arayan kavramların da temelidir. Girişimcilik de bizden bunu bekler. Kendini normallik sıfatına hapsetmiş bir insan, olağan hayat düzeninde sorgulamayı sadece rutin işlerinin devamını sağlamak için yaparken, iyi bir girişimci bunu hayat felsefesi haline getirmelidir. Bugün müthiş bir girişimci olarak anılan Elon Musk herkese şu tavsiyeyi verir: “Her zaman bir şeyleri nasıl daha iyi yapabileceğinizi düşününün ve kendinizi sorgulayın!”

Hız, değişim ve etki… Bu üç kavram temelde önemli tek bir olguya işaret ediyor: Yenilik!

Hızla değişen dünyada her gün farklı etkiler altına girmemiz mümkün. Bu etkilerin boyutlarını anlamlandırmaya çalışmak ortaya çıkan yeniliklere adapte olabilmekten geçer. Bu nokta da ise girişimci, bu etkilenmeyi iyi yönetebilecek yenikleri meydana getiren kişi olarak karşımıza çıkıyor. Çok genç yaşta büyük bir yeniliğin öncüsü olan Mark Zuckerberg, “Bir şeyler yanlış gidiyorsa bu başarısızlıktan değildir, yeterince yenilikçi olamamaktan kaynaklıdır” diyerek yenilikçi olmanın başarının da temeli olduğunu anlatmaktadır.

Girişimcilik serüveni uzun ve meşakkatli bir yoldur; bu yolda kararlı, azimli, mücadeleci olmakla birlikte, başarısızlığa da hazır olmak gerekir. Anı iyi okuyup geleceğe yön vermek ve değişime uyum sağlamak vizyoner bir mizaç takınmakla ilgilidir. Bu nedenle, “Yapmamız gereken geleceğe dönmektir. Ya dünya sizin etrafınızda değişir ya da size karşı değişir. Size hız veren rüzgâr, karşınızdan esmeye başlar. Ona doğru eğilmeli ve ne yapmanız gerektiğini bulmalısınız. Zira şikâyet etmek bir strateji değildir” der Jeff Bezos.

Dünya her an değişen ve gelişen bir sistemse biz insanlar da bu sistemin milyonlarca parçalarından sadece biriyiz. Her biri dünyada farklı bir yer edinmiş onca parçadan ayrı bir değer yaratmak ve onu kitlelere benimsetmek, öncelikle kendi içimizdeki gücün ayrımına varmakla alakalıdır. “Olmak ya da olmamak… İşte bütün mesele bu!” diyen Shakespeare bugün yaşasaydı, girişimcilik serüvenine çıkmış, gerçeklikle hayallerini birleştirmenin yollarını arayan herkese şu soruyu sorardı: Farklı olmak mı yoksa farkında olmak mı? İşte bütün mesele bu…