Feminizmin Realizme Eleştirileri

Dünya düzenini açıklamada yetersiz kalmış realizme, tohumları yeni yeni yeşeren feminizmin ilk eleştirilerini beraber inceleyelim.


Realizm düşünce tarihinin ve uluslararası ilişkiler teorilerinin en kapsamlı ve dominant yaklaşımlarından biri olarak karşımıza çıkar. Milattan öncesinde yaşamış Thucydides’den 21. Yüzyıl düşünürlerine kadar uzanan bu düşünce geleneği uluslararası arenayı bazı fenomenler aracılığıyla açıklar. Realistler kaynağı ne olursa olsun uluslararası arenayı bir rekabet ortamı olarak görmüş ve savaşların çatışmaların daima var olacağını savunmuşlardır. Uluslararası sistemi anarşik bir yapıda gören realistler bu sistemin aktörlerinin de devletler olduğunu vurgulamıştır. Devletler bu karmaşık anarşik yapı içerisinde tutunabilmek adına güç kavramına sarılmakta ve dengeler bu güç üzerinden oluşmaktadır.

Feminist Uluslararası İlişkiler ise 1980 sonrası dönemde mevcut teorilerinin uluslararası politikada kadınlara neredeyse hiç yer vermediği düşüncesiyle ortaya çıkmış ve gelişmiştir. Uluslararası sistemde kalıplaşmış cinsiyet rollerine karşı duran feminist teori sık sık karşımıza çıkan anarşi, devlet, güvenlik gibi kavramları sorgulayarak feminist bakış açısıyla uluslararası ilişkiler disiplininde kadının yerini daimi var etmeyi bu olgunun marjinal bir olgu olmaktan çıkmasını amaçlamaktadır.


Feminist uluslararası ilişkiler realizmi eleştirirken sosyal ilişkileri dar bir alana hapsettiğini söyler. Bunun sebebi realizmin uluslararası ilişkiler arenasını anarşik bir yapı olarak kabul etmesi ve cinsiyet ilişkilerini de bu alana dahil ederek sosyal yapıyı küçültmesidir. Buradan yola çıkarak feminist teori realizmin uluslararası düzeni anarşik olarak tanımlamasına da karşı çıkar. Bu tanımlamaya ve buna dayalı ortaya çıkan ulusal güvenlik kavramı ile vatandaşlık kavramı yeniden tartışılmalıdır. Böylelikle devletler realizmin dayattığı güvenliksiz ortama çözüm arama arayışından kurtulabilir ve güvenlik anlayışı sosyoekonomik olarak gelişmiş, cinsiyet ayrımcılığının olmadığı, şiddetin azaldığı bir noktaya gelebilir.

Feminist teorinin realizm getirdiği başka bir eleştiri ise dünya düzenini açıklarken kullandığı kavramları maskülenite üzerinden değerlendirmesidir. Özellikle güç kullanımı, anarşi ya da egemenlik gibi kavramlar realistler tarafından yalnızca erkek katılımı esas alınarak tartışılır. Oysa feminist teori uluslararası düzeni anlamada kadınların varlığını ve etkilerini kullanmak gerektiğini söyler. Kadınların bu düzenin dışına itildiği , erkeklerin savaştığı ve yine erkeklerin barış çözümüne gittiği anlayışını kabul etmez.


Realizmde uluslararası politika anarşik, iç politika ise düzenli olarak kabul edilmiş ve bu iki olgu birbirinden kesin olarak ayrılmıştır. Feminist teori bu keskin ayrımı, eril kabul edilen kamu hayatı ve dişil kabul edilen özel hayat ayrımına benzetmiştir. Bu ayrım feministlerin kadınlara ve erkeklere biçilen rollere  Bununla beraber uluslararası sistemde dişil prensipler öne çıksaydı insan hakları meselelerinin temele oturacağını ve çatışmanın daha az görüleceğini savunmuştur.