Film Önerisi: I Saw The Devil-Gerçek Bir Seri Katil Filmi

Klişe bir intikam öyküsüne ferah bir bakış. İzlemekten asla pişman olmayacağınız bir film önerisi.

Şeytanı Gördüm Filmi, klasik hatta klişe diyebileceğimiz senaryoların bile ne kadar güzel işlenebileceğiniz canlı ve yaşayan bir kanıtı adeta. Hollywood’un yıllardır üstüme itelediği üstüne üstlük fetişize ettiği zeki ve yakışıklı seri katil tiplemelerinden bıkmış birisiyken bu filmdeki seri katilimizin bulunduğu her sahnede doğruldum ve gözlerimi dört açtım. Bir film uzun zamandır beni böyle bağlayamamıştı.

Yukarıda yazmış olduğum klişe hikaye durumu filmi izlerken değil de izledikten sonra kendisini belli ediyor. “Hamile karısı bir seri katil tarafından katledilen ve her ne hikmetse yakın dövüş uzmanı ve de ajan olan başkarakterimiz intikam yolculuğuna çıkıyor.” Okuyunca ne kadar da klişe geldi değil mi? Tabii ki filmin bütün bir özeti bu tek cümleyle özetlemek filme haksızlık etmek olur. Zaten filmde bunun farkında.

"Şeytanı Gördüm", ne kahramanın tek kişilik ordu tadında bir oda dolusu mafya üyesini döve döve baş kötüye ulaşmaya çalıştığı, ne de ufak tefek ipuçlarından katilin kim olduğuna ulaşmaya çalıştığı filmlerden biri değil. Kahramanımız, daha filmin ortasına bile gelmeden katilin kim olduğunu buluyor, ki bu durum bir çok kişinin merak duygusunu söndürebilir. Ancak sabırlı olun ve arkanıza yaslanın, henüz şeytanın gerçek yüzünü görmediniz. Asıl film, yeni başlıyor.

Filmin bir sürü rahatsız edici sahne barındırdığını tekrardan belirteyim. Çekiçle kafa parçalamak, çocuk istismarı, kesik kulak ve kafa, kırılan kemik sesleri, tecavüz, işkence ve kanibalizm. İzlemekte zorlanacağınız bir film olduğuna şüphem yok, mideniz bulanacak ona da şüphem yok, ancak “film çok kanlı ve iğrenç” diyerek filme kötü not vereceğinize dair içimde bir şüphe yok değil.

Daha ilk dakikalarında gölde kayıp kadının vücudunu arama sahnesiyle bile fark yaratan, bazı noktaları gerçek hayattan fırlamış gibi duran bu eser; Katil kim hikayesiyle başlayıp kedi fare oyunuyla devam edip en sonunda da en ilkel dürtülerimizden olan intikam temasını çok güzel işliyor. Ancak bence filmin en dışa vuran teması iyi ve kötünün bu kadar ince bir çizgide işlenmiş olması.

Yazıyı bitirmeden şunu da belirtme gereği duyuyorum, tüm ahlaksal sınırların ötesine geçerek günahkar topraklarda “şeytanla yüzleşmek” ancak Jee-Woon Kim gibi iyi bir hikaye anlatıcının kadrajında bu kadar iyi gözükebilirdi.