Fiziksel Yaraların İnsan Psikolojisi'ne Etkisi

Kazalar,kazalar sonucu oluşan yaralanmalar kaçınılmazdır.Eğer bu yaralanmalar kalıcı ve görünürse insan psikolojisine etkisi nasıl olur?

Kazalar , kavgalar , felaketler insanoğlunun yaşamında her zaman var olmuştur ve var olacaktır bunun sonucunda fiziksel yaralanmalar kaçınılmazdır. Bu yaralanmaların insan psikolojisine birtakım etkileri mevcuttur. Özellikle yüz kafa görünen yerlerdeki yaralanmalar fiziksel acıdan ziyade ruhsal olarak insanları yıpratmaktadır.

Çünkü insanlar en az karakter kadar fiziksel olarakta var olmaktadır. İnsanların bir diğer özelliği karşıdaki kişi hakkında ilk izlenimlerini bir kaç saniyede oluşturmalarıdır. Bunu yapmamızı sağlayan bilişsel şemalarımız, kalıpyargılarımız ve ön yargılarımızdır. Bunlar sayesinde karşımızdaki kişiyi hızlıca zihnimizde konumlandırırız. Her ne kadar bazen bizi yanıltsalarda günlük hayatta hızlı karar vermemizi sağlayarak işimizi kolaylaştırırlar. Bunu yaparken ilk dikkat ettiğimiz fiziksel özelliklerdir. Fiziksel özelliklerine bakarak karşımızdaki kişinin erkek mi yaşlı mı güçsüz mü özel gereksinimli mi olup olmadığına karar verebiliriz. Tıpkı bunların anlaşıldığı gibi yaralandığımız özel gereksinimli olduğumuz kötü şeylerin başımıza geldiği gibi şeyler anlaşılmakta ve genellikle karşıdaki kişide merak, acıma , merhamet gibi duygular uyandırmaktadır. Bu durum fiziki hasar almış insanın işini zorlaştırmaktadır. Çünkü bu insanlar zaten yaşadığı durumu , yarayı hele ki yara kalıcı ise artık öyle olduğunu kabullenmeye ve hayatlarına devam etmeye çalışıyorlar. Bunu yapabilmek sanıldığından söylendiğinden daha güç. Zaman her şeyin ilacıdır sözü haklılık payı içersede zamanın da iyileştirme gücü bir yere kadardır. Bu kabullenme ve iyileşme sürecinde insanın psikolojik dayanıklılığının yanında en önemli ikinci faktör çevredeki insanların tutumu ve desteğidir. Eğer çevre bu durumu kabullenip kişinin de kabullenmesi içinde hep birlikte destek olurlarsa onu yalnız bırakmayıp bu durumun normal olduğunu herkesin başına gelebileceğini onu var eden asıl şeyin dış görünüş olmadığını hissettirirlerse iyileşme sürecide daha kolay olacaktır. Ama tam tersi çevre bu durumu kabullenmeyip acır kişiyi eksik zavallı acınası görür ve böyle hissettirirse her şey daha kötü olacaktır (Eğer imkan varsa kişi bu çevreden uzaklaşmalı, soyutlanmalı kendini korumalıdır tabi ki bu dediğim çok zor hatta bazen imkansızdır.

Çünkü bize bunları yapan çok yakınlarımız en yakınlarımız hatta ev üyeleri olabiliyor bazen. )İnsanlar nedense yaralı bireylere ya da kaza geçirmiş bireylere umarsızca ya acıyarak zavallıymış gibi davranırlar ya da hiçbir şey yaşamamış gibi küçümseyerek normal hayata çabucak adapte olmasını beklerler. Her iki durumda da kişiyi anlamaktan çok uzaktırlar. Oysa kazalar yaralar hayatımızın parçasıdır. İnsanlar saniyeler içerisinde canını sağlığını eski görünüşlerini kaybedebiliyorlar. Ama çoğu insan bunlardan korunduğunu düşünerek umarsızca yaşarlar hayatlarını.