Fransa’nın Afganistan Politikası

Fransa'nın Afganistan politikasını, ülkenin genel dış politikası ve ABD ile ilişkileri üzerinden inceleyelim!


Fransa yalnızca Afganistan özelinde değil, genel anlamda incelendiğimizde de dış politikasında ABD ile, iki ülkenin ortak çıkarlarına dayalı bir politika izlemişir. Bu durum her zaman böyle olmamakla beraber özellikle Soğuk Savaş’ın bitimiyle beraber başlayan dönemde, uluslararası arenanın çift kutuplu dengeleri değişmişmesinden oldukça etkilenmiştir. Bu durum aynı zamanda Fransa’nın Soğuk Savaş döneminde uyguladığı nispeten daha bağımsız politikalarını değiştirerek ABD ile bağlantılı dış politikalarında daha dikkatli davranmaya başlamıştır. Öte yandan Avrupa Briliği çatısı altında tamamen bağımsız bir politika izlemesinin git gide zor bir hale gelmesi de Fransa’nın dış politikada daha çok Birleşmiş Milletler ve NATO ile hareket etme politikasını güçlendirmiştir.[1]

Afganistan özelinde Fransa’nın dış politikasına baktığımız zaman, özellikle 11 Eylül 2001 terör saldırılarından başlayarak süregelen dönemde, Fransa’da ABD ile aralarındaki tartışma unsurları geri plana atılarak tam bir dayanışma ilan edildi. Dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ve başbakan Lionel Jospin ABD Başkanı George W. Bush’a diplomatik ve askeri olarak her türlü yardım sağlamaya açık olduklarına dair bir söz verdi. benzer şekilde yaşanan terörist saldırının ertesinde ABD’yi ziyarete giden ilk başkan da Jacques Chirac oldu. Terör saldırılarından sonraki döneme baktığımız zaman da” Enduring Freedom” Operasyonu başlatıldıktan sonra ABD Fransa’nın sunduğu askeri yardımı oldukça kısıtlı bir şekilde kullanmaya karar verdi. [2]

ABD’nin terör saldırılarına uğradığı dönem, transatlantik ilişkiler açısından da zorlu bir dönemdi. Ancak yaşanan bu saldırılar ilişkerin gelişmesi açısından bir ortam hazırlamış oldu, çünkü ülkeler aralarındaki görüş ayrılıklarını bir kenara bırakarak tek bir nokta üzerinde yoğunlaşmaya başladı. Fransa da dahil olmak üzere hemen tüm ülkelerin ABD’ye desteğini ilan etmesiyle beraber siyasi arenada berbaer çalışmanın oluşturduğu olumlu bir eenrji hissedilmeye başlandı. Yalnızca askeri açıdan değil, mali, siyasi ve istihbarat paylaşımı açısından beraber çalışmak ABD ve Fransa ikili ilişkilerini de güçlendirmiş oldu.


Öte yandan, bu dönem Fransa’nın iç ilişkileri açısından da siyasi çekişmelerin yaşandığı bir dönemdi. Dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ve Başbakan Lionel Jospi siyasetin iki farklı kanadına mensuptular. Chriac muhafazakar parti üyesiyken, Jospi ise sosyalist partiye dahildi. Bu durum Fransa’nın, Amerika’nın Afganistan politikasını destekleme sürecinde, karar alma aşamasında ciddi tartışmalara sebep oldu. Cumhurbaşkanı, Fransa’da aktivizmin artması yönünde çağrılar yaparken, Başbakan ise Amerika’nın etkisi altında kalmamak için temkinli hareket edilmesi gerektiğini savundu. Lionel Jospin, 2002 yılındaki yeni seçimlerden önce tavrını daha da sertleştirerek, ülkedeki diğer muhalif partilerle de işbirliği yapma yoluna gitti. Ancak koalisyonda olduğu partiler Jospin’in Sosyalist Partisi’ne kıyasla çok daha radikal bir yol izlemeye devam etti ve Fransa’nın herhangi bir askeri operasyonda bulunmaması gerektiğine dair propagandalar yaptı. Örneğin Komünist Parti ile beraber bu koalisyonda bulunan Yeşiller Partisi’ne göre bu askeri hareketler Afganistan’ın halkına karşı başlatılacak bir savaş demekti.

Bu noktadan başlayarak Fransa’nın takındığı tavır asıl Afganistan politikasının temelini oluşturmaktadır. Ülkedeki muhalif kanadın eleştirilerine karşın, bu kanadın koalisyona dahil olan Joslin ve Cumhurbaşkanı Chirac, ülkelerinin dış politikasını güçlendirmek için bu durumu bir fırsat olarak görmeye başladı. Uluslararası arenadaki yerlerini güçlendirebilmek için attıkları adımlarda Fransa’nın Afganistan operasyonlarına katılımını desteklediler. Bu katılımla beraber ulaşmak istedikleri hedef, uluslararası politikaya katılımlarını en üst düzeye çıkarabilmekti. Ancak bu noktada İngiltere’nin de katılımıyla beraber tahmin edemedikleri bir durumla karşı karşıya kaldılar. İngiltere Başbakanı Tony Blair, ABD’nin politikalarına olan etkilerini güçlendirmiş ve İngiltere ABD üzerinde en fazla etkiye sahip Avrupa ülkesi haline gelmişti. Bunun en büyülk sebeplerinden biri Başbakanın askeri bir hareket durumunda ABD’ye asker yönlendirme sözü veren ilk devlet adamı olmasıydı.

2002 yılında yapılan seçimler yeniden Chirac’ın zaferiyle sonuçlandı. Cumhurbaşkanı başbakan olarak Jospin yerine Jean-Pierre Raffarin'i atadı ve böylelikle dış politikanın karar alma süreçlerinde yaşanan ikilik ortadan kalkmış oldu. Bununla birlikte Fransa’nın Afganistan politikasının sınırları biraz da olsa çizilmiş oldu. Cumhurbaşkanı ülkesini daha büyük bir güç haline getirmek için çalışmalara başladı ve bu doğrultuda ABD ile uzlaşma politikasına gitti. Bu durum Fransa’nın uluslararası alanda terörle mücadele politikalarında daha etkin söz sahibi olmasının ve ileride yapılacak askeri müdahalelerin önünü açmış oldu.

Bu dönemi kısaca incelediğimizde, Fransa’nın Afganistan’da yürütülen askeri operasyonlara katılımı ve desteği, daha çok devlet çıkarları üzerinden şekillenmiştir. ABD ile daha ılımlı ilişkiler kurulması ve Fransa’nın söz konusu operayonlarda söz sahibi olması, devletin gücünü ve güvenilirliğini artrırmaya yönelik politikalardır.

Fransa’nın bir sonraki Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy dönemini incelediğimizde dw Afganistan politikaları üzerinde çok farklı bir bakış açısı karşımıza çıkmaz. Sarkozy de Chriac’ın isteklerine benzer doğrultuda Fransa’nın etkinliğinin artırılması ve güçlenebilmesi için politikalar izlemiştir. Fransa’nın daha aktif bir güç olarak kabul edilmesi gerekriği düşüncesiyle yola çıkan Sarkozy, bu nedenle Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler mensubu olarak kriz yönetimi operasyonlarına dahil olmuştur. Özellikle Gürcistan-Rusya savaşında arabuluculuk görevi üstlenen Fransa, ayrıca Sarkozy döneminde de Afganistan’da askeri desteklerini bulundurmaya devam etmiştir. [3]

Ancak Sarkozy yönetimi boyunca ABD’nin Afganistan politikası değiştiği için, Fransa’nın politikası da aynı doğrultuda değişmiştir. Örneğin 23 Eylül 2008 tarihli haberde yazıldığı üzere Fransa Afganistan’daki varlığını sürdürmekte kararlıydı. Buna göre ülkede devam eden tartışmalara ve muhaliflerin tüm eleştirilerine rağmen bu konuda yapılan ilk oylamada Fransa’nın askeri birliklerini geri çekmemesi yönündeki karar kabul edilmiştir. François Fillon, bu askeri birliklerin ve Fransa’nın Afganistan politikasının savaş amacı gütmediğini ısrarla dile getirerek, Afganistan’ın gelişebilmesi ve demokratikleşebilmesi için bölgede olduklarını savunmuştur.[4] Ancak ilerleyen yıllarda ABD’nin Afganistan’dan çekilme kararı aldığını duyurmasıyla beraber, Fransa’nın politikaları da bu çekilme üzerinden şekillenmiştir. Hatta Sarkozy 2012 seçimlerinin vaadi olarak Afganistan’dan çekileceklerini duyurmuştur. 23 Haziran 2011 tarihli bir haberde aktarıldığı üzere Cumhurbaşkanı Sarkozy, o sırada Amerika’da görev alan 4.000 Fransız askerinin kademeli olarak ülkelerine geri döneceğini duyurmuştur. Bu açıklamayla beraber geri çekilme planının ABD’nin belirlediği takvime uygun olarak yapılacağı da eklenmiştir. ABD Başkanı Barack Obama ile yaptığı görüşmelerden sonra Sarkozy, bu plandan memnuniyet duyduklarını iletmiştir. [5]


Bu iki örnekten de net olarak anlaşıldığı üzere Fransa Afganistan politikasını aslında ABD’nin burada uyguladığı politikalara entegre etmiştir. Bu durumun Fransa için en önemli sebebi, uluslararası terörle mücadelenin ilk ortaya çıktığı zaman diliminden beri değişmemiştir. ABD ile ilişkilerini bir zemine oturtabilmek ve terörle mücadele, barış operasyonlarında etkin rol oynayabilmek, Afganistan’a birlik gönderilmesinin en büyük sebebidir.

2007-2012 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı görevi yapan Nicolas Sarkozy. 2012 yılının Mayıs ayında yapılan seçimlerden zaferle ayrılamamış ve görevini Sosyalist Parti’nin adayı François Hollande’a devretmiştir. Rakibinin aksine daha ılımlı bir politika izleyen Hollande’ın seçim vaatlerinden bir tanesi de, kazanması durumunda yıl sonuna kadar Fransa birliklerinin Afganistan’dan çekileceği sözüdür. Bu dönem Sarkozy’nin de Afganistan’dan çekileceğine açıklamasına ve aynı sözü vermesine rağmen Hollande ondan farklı olarak 2012 yılı bitmeden askerlerin çekileceğini söyleyerek Sarkozy’nin 2013 yılında planladığı süreci erkene çekmiştir [3]


1.           Musaoğlu, N., Fransa’nın Ortadoğu politikaları. Ortadoğu Yıllığı 2006, 2008: p. 483-498.

2.           Lansford, T., Whither Lafayette? French military policy and the American campaign in Afghanistan. European Security, 2002. 11(3): p. 126-145.

3.           Akçay, E.Y., Sarkozy Döneminde Fransa Diş Politikasi Ve Türkiye’nin Ab’ye Tam Üyelik Süreci. YDU Sosyal Bilimler Dergisi, 2016. 9(1): p. 22-44.

4.           Fransa: Afganistan'daki Varlığını Sürdürecek, in Amerika'nın Sesi. 23 Eylül 2008 https://www.amerikaninsesi.com/a/a-17-2008-09-23-voa11-88099302/862291.html

 5.          Fransa Afganistan'dan çekilme planını açıklad, in BBC News Türkçe. 23 Haziran 2011 https://www.bbc.com/turkce/haberler/2011/06/110623_france_pullout