Freud'un Ötesinde: Alfred Adler'in Kişilik Teorisi

Adlerci Psikolojiyle İnsan Davranışını Anlamak

Avusturyalı psikiyatrist Alfred Adler'in, kişilik analizi konusunda yenilikçi bir bakış açısı sunarak geliştirdiği teorisi, hepimizin mükemmellik hedeflediği, yetersizlik duyguları ile mücadele ettiği (Adler’in "yetersizlik kompleksi" olarak adlandırdığı) ve toplumla etkileşimde bulunduğu konulara dair içgörüler sunar; bu, Freud’un fikirlerinden farklıdır. Adler’in kişilik teorisi, sosyal ve kültürel faktörlerin etkisi, kişiliğin yapısı ve doğum sırasının önemi gibi konuları kapsamaktadır.

Adler’in teorisi, insandaki "üstünlük peşinde koşma" fikri etrafında şekillenir. Adler, insanların esasen yetersizlik ve aşağılık duygularını aşma ve üstünlük ya da başarı elde etme arzusuyla hareket ettiklerini belirtirken, Freud’un haz ve gerginliği çözme üzerindeki odaklanmasıyla zıt bir bakış açısı sunar. Adler’e göre, bu çaba içseldir ve insanları kendilerini geliştirmeye yönlendirir. Ayrıca "yetersizlik kompleksi" terimini ortaya atarak, yetersizlik ve yetersizlik deneyimlerinin tüm insanlar tarafından ortaklaşa paylaşıldığını öne sürmüştür. Bireylerin kişilikleri, bu duygulara nasıl tepki verdiklerine göre şekillenir. Engelleri aşmaya odaklı bireyler, olumlu bir bakış açısı geliştirirken, engellere teslim olanlar psikolojik sağlıklarını olumsuz etkileyen bir yetersizlik kompleksi yaşayabilir.

Adler'in ortaya attığı bir diğer terim olan "kurgusal finalizm" ise, nihai bir hedefimiz ve varlığımızın son bir durumu olması gerektiği fikrine göre şekillenmiştir. Bu hayali hedefler, davranışlarımızı ve yargılarımızı etkileyen uyarıcı işlevi görür. Hedefler tam anlamıyla ulaşılabilir olmasa da, kişiye bir amaç duygusu verir ve dünyaya bakış açısını şekillendirir. Ayrıca, diğer insanları nasıl algıladığımızı ve nasıl etkileşimde bulunduğumuzu da etkilerler. Belirli bir şekilde davranmanın bize ödüller getireceğine inanarak mükemmellik peşinde koştuğumuzu düşünürüz.


Doğum Sırasının Kişilik Üzerindeki Etkisi

Adler’in teorisine göre, bir kişinin ailedeki yeri, kişisel gelişimini önemli ölçüde etkiler. 

Kısaca, ilk çocuklar; küçük kardeşin doğmasıyla tahttan indirilme hissi yaşayabilir, bu da başarı, sorumluluk ve liderlik arzusunu tetikler. Üstünlüklerini koruma çabası, onları titiz ve mükemmeliyetçi yapabilir, ayrıca güvensiz hale getirebilir. Bu durum ortanca çocuklarda, rekabetçilik ve aile içinde kendilerine yer bulma çabası olarak ortaya çıkabilir. Büyük çocuklara göre genelde daha olumlu bir bakış açısına sahiptirler. En küçük çocuklarda ise, dikkat çekme isteği ve rahat bir kişilik olarak özetlenebilir. Genellikle başarılı olsalar da fazla şımartılmaları sorun yaratabilir. Tek çocuklar, hem ilk hem de en küçük çocuk özelliklerini taşıyabilir; ilgi merkezinde olmaya alışkındırlar ama bu durum ev ortamı dışında zorluklar yaratabilir.


Adler'in 4 Temel Kişilik Tipi

Alfred Adler, Antik Yunan filozoflarından bu yana insanların ortak sorunu olan, bireylerin yaşam zorluklarıyla nasıl başa çıktığını da dört temel yaşam stili olarak ortaya koymuştur. Bunları uyum sağlama mekanizmaları olarak tanımlamıştır:

1- Baskın Tip:  Bu tipe sahip bireyler kendinden başkalarına pek önem vermeyen ve dominant bir tutum sergileyen davranışlar gösterir. Genellikle inisiyatif alarak ve kendi başlarına seçimler yaparak kontrolü ele geçirmeye çalışırlar. Engellerle karşılaştıklarında, kontrolü sağlama ve üstünlüklerini kanıtlama arzusu ile hareket ederler.

2- Alıcı Tip: Bu bireyler ise yaşam zorluklarına daha iş birliği odaklı ve sosyal bir bilinçle yaklaşır. Bu stili benimseyen insanlar, çevrelerinden onay, tanınma ve yardım talep ederler. Zorluklarla karşılaştıklarında başkalarını sorun çözme sürecine dahil etmeye eğilimlidirler ve ekip çalışmasını yaşam engellerini aşmanın temel parçaları olarak görürler.

3- Kaçınan Tip: Adı üstünde, bu kişilik tipi, zorluklardan ve çatışmalardan uzak durma eğilimindedir. Zorluklarla karşılaştıklarında, doğrudan iletişimden kaçınarak geri çekilirler ve sorunları geride bırakmanın yollarını ararlar. Sorunları çözerken sıklıkla kaçınma ve yüzleşmeme eğilimi gösterirler.

4- Sosyal Yetkin Tip:  Bu kişiliği benimseyenler iş birliğine dayalı bir yaşam tarzı sergiler. Bu tür insanlar, başkalarının refahına üretken bir katkıda bulunmayı hedeflerler. Sorun çözme yaklaşımları, sosyal sorumluluğa ve dış dünyayı iyileştirme kararlılığına güçlü bir vurgu yapar.


Sonuç olarak, Adler'in Bireysel Psikolojisi önceki teorisyenlerden ayrılarak, kişiliği anlamak için farklı bir çerçeve sunar. Adlerci psikoloji, bireyin kişisel deneyimlerini, üstünlük arayışını ve sosyal ve kültürel unsurların etkisini vurgulayarak insan davranışına ışık tutar. Teorisi bazı yönlerden eleştirilse de, Adler'in psikolojiye katkıları, sosyal ilgi ve kişiliğin bütünsel görünümü gibi kavramların kalıcı önemi sayesinde sürdürülmüştür.