Futbolda Soyutlama Eğilimi: Piyasa Değerleri ve Transferler

Futbolda soyutlama ve yabancılaşma eğilimlerinin görünümleri üzerine.

Futbolla ilgilenen herkesin bildiği üzere bu spor dalında gerek oyuncuların transferlerine ve maaşlarına, gerekse de altyapı, teknik ekip ve daha birçok gider kalemine ciddi miktarlarda harcamalar yapılmaktadır. Ancak bu gibi yatırımlardan en çok dikkat çekeni (ve dolayısıyla en çok konuşulanı) oyuncular için yapılan harcamalardır. Söz gelimi bir futbolcunun transferi için bir kulüp astronomik bir transfer bedeli öder. Bu da yetmezmiş gibi böylesine pahalı bir oyuncuyu takıma getirmek ve onu takımda tutmak için de yine yüksek bir maaş ödemesi yapılır. Primlerden ve bonuslardan hiç bahsetmiyorum bile.

Oyunculara yapılan harcamaların yanı sıra, yine ekonomik alanla ilintili olarak, özellikle son zamanlarda Şampiyonlar Ligi, UEFA Avrupa Ligi vb. uluslararası futbol organizasyonlarında ülkemizi temsil eden takımların gösterdikleri performansa ilişkin yorumlar yapılmaktadır. Örneğin, geçtiğimiz sezon ülkemizin en üst düzey futbol liginde 102 puan toplayarak şampiyon olan Galatasaray, bu sene yeni formatıyla yapılacak olan Şampiyonlar Ligi'ne katılabilmek için İsviçre'nin Youngboys ekibi ile play-off turunda karşılaştı ve yapılan tahminlerin aksine iki maçta da rakibine yenilerek turu geçemedi ve UEFA Şampiyonlar Ligi'ne veda etti. Bu sonuç, gerek ulusal basınımızda gerekse de Avrupa'nın futbol basınında büyük yankı uyandırdı. Bence futbolu yakından takip edenlerin hiçbirisi böylesi bir sonucu beklemiyordu.

 Ancak bu beklenmedik sonuçtan ziyade insanları (ve özellikle de taraftarı) hayal kırıklığına uğratan asıl unsur, Galatasaray'ın iki maçta da gösterdiği performanstı. Bir Galatasaray taraftarı olarak ben iki maçta da takımın oynadığı oyundan memnun kalmadım. Maalesef daha arzulu ve mücadeleci oynayan taraf Youngboys'tu. Nitekim Youngboys takımı büyük çabalar harcadığı iki maçtan da galip ayrılarak Şampiyonlar Ligi'ne katılım sağlama hakkı elde etti. Galatasaray ise bu beklenmedik hezimet sonrasında yalnızca büyük bir prestij kaybına uğramakla kalmadı, aynı zamanda Şampiyonlar Ligi'ne katılım sağladığı durumda takımın kasasına girecek olan büyük miktardaki gelirden de oldu. Bu değerin, Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi'nde göstereceği en kötü performansta bile yaklaşık 45 milyon Euro olduğu bilinmektedir (Fotospor, 2024).

Maçın son düdüğü çaldığı andan itibaren benim televizyonda ve gazetelerde denk geldiğim birçok spor yorumcusu, Galatasaray ve Youngboys takımlarında oynayan futbolcuların piyasa değeri üzerinden analizler yaparak Galatasaray'ın eşi benzeri görülmemiş bir yenilgi aldığını ve büyük bir fırsatı teptiğini anlatmaya çalıştı. İstanbul'da oynanan ve Youngboys'un galip ayrıldığı rövanş maçında iki takımın ilk 11'lerinin piyasa değerleri kıyasladığımda Galatasaray'ın ilk 11'inin 123,6 milyon Euro, Youngboys'un ise 29.8 milyon Euro değerinde olduğu hesapladım. Gerçekten de görüldüğü gibi Galatasaray büyük bir hezimet yaşamıştır ve spor yorumcuları da yaptıkları yorumlarda haklıdır.

Spor yorumcuları haklı olmasına haklıdır, ancak bana kalırsa piyasa değeri üzerinden yapılan analiz ve yorumlar, doğru olmakla birlikte eksik yönlere de sahiptir. Çünkü takım ve oyuncuların piyasa değerleri üzerinde yapılan analizler, bu oyuncu ve takımlarla soyut yollarla kurulan bir bağ ve ilişkidir. Bu ilişki kurma biçimi, psikiyatrist, sosyolog ve filozof kimliğiyle öne çıkan ve 20. yüzyılın en önemli düşünürlerinden biri olan Erich Fromm'un "yabancılaşma" dediği olguyla ilişkilidir.

Erich Fromm, yaşadığı dönemin toplumsal karakterini analiz ederken "yabancılaşma" olgusunu merkeze alır. Bunun sebebi, 20. yüzyılın ortalama bireyinin karakteri ile yine bu yüzyılın sosyoekonomik yapısı arasındaki etkileşime odaklanıldığı zaman söz konusu olgunun toplumsal karakterin analizi için seçilebilecek en uygun kavram olmasıdır (Fromm, 2023, s.120). Fromm'a göre ortaçağdaki ekonomik dizgede bir işletmecinin (mesela bir marangozun) işletmesini sürdürebilmek için çok detaylı planlara ve hesaplamalara ihtiyacı yoktur. Zira bu marangozun yanında çalışan çırak sayısı bellidir ve yine bu marangoz üretimi yapılan ürünlerin tüm üretim süreçlerine hâkimdir. Dolayısıyla marangoz, işiyle somut bir şekilde bağ kurabilirdi. Yine bu marangozun işletmesi için harcama kalemleri de miktar ve çeşit yönünden kısıtlıydı. Ancak 20. Yüzyıla gelindiğinde, modern işletmeler daha çok bilançolara dayanıyor ve bu sefer denkleme çalıştırılan onlarca veya yüzlerce işçi de giriyordu (Fromm, 2023, s.121). Ancak hesaba katılması gerekenler, yalnızca işçiler değildi. Yine bu işletmelerin uğraştığı müşteriler ve hissedarlar da vardı. Sayısız olasılığın olduğu böylesine büyük ve karmaşık bir denklemle mücadele edebilmenin tek yolu ise, üretim sürecinde yer alan tüm unsurların soyut bir şekilde, sayılarla hesaplanabilmesinden geçiyordu (Fromm, 2023, s.121). Bunun için de ekonomi ve işletme ilkelerini bilmek gerekiyordu.

Fromm'a göre (2023, s.123) her bir bileşenin hesaplandığı bu ortamda, soyutlamanın hedefi nesnelerin de ötesine geçerek insanların günlük hayattaki sıradan tutumlarına kadar varır. Fromm, bunu şu örneklerle açıklar:

"Üç milyon dolarlık bir köprüden...söz edilmesi oldukça yaygın bir alışkanlıktır... "Üç milyon dolarlık köprü"den söz edilirken, öncelikle ilgilenilen şey köprünün yararlılığı yani somut nitelikleri değil... bir nicelik olarak, yani para olarak ifade edilen mübadele değerinin oluşturduğu bir meta olmasıdır." (Fromm, 2023, s.124).

Görüldüğü gibi, bu köprüden bahsedilirken köprünün maliyetine denk gelen soyut mübadele değeri vurgulanır.

Erich Fromm'un bu analizi, Galatasaray'ın da Youngboys hezimeti sonrasında yapılan yorumların içeriğine oldukça benziyor. Spor yorumcusundan taraftarına kadar herkes piyasa değeri üzerinden yaşanılan hezimete vurgu yapmaktadır. Bu kişilere göre Galatasaray büyük bir felaket yaşamıştır, çünkü Youngboys'un ilk 11'inin değeri, Galatasaray'ın ilk 11'inin değerinin yarısının bile altındadır. Bu kişiler, Galatasaray'ın belirli bir ekonomik değere karşılık gelen piyasa değerine, Galatasaray'ın oynadığı oyunun kalitesinden (niteliğinden-somut değerinden) daha çok önem vermişlerdir. Zaten eşleşmenin belli olduğu kura çekiminden sonra da yine piyasa değeri üzerinden tahminler ve yorumlar yapılmış ve Youngboys takımı küçümsenmiştir. Gelin görün ki Youngboys, soyut mübadele değeri (piyasa) bakımından Galatasaray'dan daha geridedir, ancak iki maçta da ortaya koyduğu oyunun kalitesi, yani kullanım ve yararlılık değeri bakımından Galatasaray'dan fersah fersah ileridedir.

Bu durum, yani edinme ve tüketme eylemlerinde paranın yabancılaştırıcı işlevi, Fromm’dan (2023, s.140) aktarıldığı şekliyle, Marx tarafından özetlenmiştir:

 “Para,…gerçek insanca ve doğal güçleri salt soyut fikirlere, dolayısıyla da kusurlu şeylere dönüştürür; öte yandan, gerçek kusurları ve düşlemleri, bireyin yalnızca imgeleminde var olan şeyleri ise gerçek güçlere dönüştürür.”

Sıkı bir Galatasaraylı olarak bundan sonraki maçlarında Galatasaray'a başarılar diliyorum. Umarım bu sezon Galatasaray üstün piyasa değerinden çok üstün oyunuyla ön plana çıkar ve hem Avrupa'da hem de ulusal ligimizde üstün başarılara imza atar. Ancak görüyorum ki Galatasaray'ın geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği sansasyonel Victor Osimhen transferi de yine ne yazık ki piyasa değeri (soyut) üzerinden tartışılıyor. Sosyal medyada sürekli olarak Galatasaray taraftarları "100 milyon Euro'luk" bir yıldıza sahip olduklarından bahsediyor. Umarım bu sefer, bu yeni transferin hem soyut hem de somut değerinden maksimum seviyede yararlanılır ve galibiyetler ve şampiyonluklar gelir.

Son olarak yine bu platformda yayımlanan 19 Haziran 2024 tarihli "A milli futbol takımımız ve Balkan Savaşı üzerine" isimli yazımda futbol takımlarını birbirine karşılıklı bağımlı ve bu sebeple birbirine muhtaç olan bir organizmaya benzetmiştim. Yani bir organizmanın, mesela vücudumuzun, tam anlamıyla sağlıklı bir şekilde işlev görebilmesi için birbirlerine bağlı olan organların uyum içinde çalışabilmesi gerektiğinden bahsetmiştim. Bir organdaki hasar, tüm vücudu etkileyebilir çünkü. Futbol takımları da organizma gibidir. Takımın gol atabilmesi için gerektiğinde defans oyuncuları da inisiyatif kullanmalı, hücum oyuncularına topu aktarmayı başarmalıdır. Yine takımın gol yememesi için de forvetler gerektiğinde savunma oyuncularına yardımcı olmalıdır. Bunlar olmazsa takım başarılı olamaz. Böylesi bir senaryoda yine piyasa değeri gibi soyutlamalar üzerinden analizler yapılır. Çünkü soyut bir ilişkiye karşılık gelen piyasa değeri veya maaş gibi konular konuşulur, oyuncunun gösterdiği somut performans ise ikinci planda kalır. Fromm'un (2023, s.123) da bahsettiği üzere, ancak bir nesnenin hem somut ve hem soyut değeriyle bağlantı kurulursa o nesneyle tam ve üretken bir şekilde bağlantı kurulmuş olur.


Kaynakça

 Fotospor (2024, 28 Ağustos). Galatasaray servet tepti! İşte Şampiyonlar Ligi’ne kalamamanın faturası. https://www.fotospor.com/galatasaray/galatasaray-servet-tepti-iste-sampiyonlar-ligine-kalamamanin-faturasi-652059/ adresinden 9 Eylül 2024 tarihinde alınmıştır.

 Fromm, E. (2023). Sağlıklı Toplum (1. Baskı). (Ş. Alpagut, Çev.). Say Yayınları (Orijinal eserin basım tarihi, 1955).

Resimli Kaynaklar

 https://pixabay.com/tr/photos/futbol-uluslararas%C4%B1-t%C3%BCrkiye-3568968/

 https://pixabay.com/tr/photos/k%C3%B6%C5%9Fe-topu-k%C3%B6%C5%9Fe-noktas%C4%B1-futbol-6566084/