Future Island
Şimdi bir midyeymişim.
Düşünceler bizi boğar. Hangi sistemin tutsak köleleriyiz de böylesine yerlere serildik?
Aldatılma düşüncesi, terk edilme düşüncesi, ölüm düşüncesi, sevdiklerimize bir şey olacak korkuları ve daha da fenalaşan düşünceler. Yorduk, yorulduk. Kırdığımız yerden kırıldık. Bana bin bedduanın beş yüzü hayırlı göründü. Bekler miyiz sence de yarını? Sevebilir miyiz insanlığı?
Her şey yok olmuş, bir sen bir ben kalmışız. Ah, nasıl da âşığız! Sevişlerimiz, öpüşlerimiz arşa çıkıyor. Ama bir gün açlıktan gözümüz dönmüş, çok sinirlenmişiz, gözümüz hiçbir şeyi görmemiş. Hazır dünya da boş, çok açsın benim etimden et koparıp bir güzel çiğneye çiğneye yemişsin.
O günden bugüne, aşkların sahte güzelliğinde, kafası güzel çingenelerden bin hayırlı dua dilenen seni, yalnızlığıyla boğuşan dul kadınların içerisinden seçmeler yapan manavların muhteşem benliğindeki sen'e mahkum ettim. Ama ben de mahvoldum. Elimi tutuyor sıkıca bırakmayacakmış gibi. Ama bırakacak, biliyorum. Aşk bir dengesizlik işi. O dengesizlik işi sevgiye dönüşür mü hiç bilmiyorum.
Şimdi bir bulut duruyor üstümde. Bana yağıyor sadece yağmuru. Sırılsıklam olmuş saçlarım yüzüme, enseme yapışmış. Kara bir bulut bu, gökyüzündeki belki de en kızgın bulutlardan. Benim bir kabahatim var, söylesem inanmazsınız. Benim geleceğim, benim yarınlarım varmış; siz söylüyorsunuz, ben inanmıyorum. Birini son kez göreceğini bilsen ona doya doya bakarsın ya. Geleceğime bakamıyorum.
Bir çorba kaşığı arsenikle zehirlenmişim. Son paramı dilencinin birine vermişim. Gözlerimi açtığımda burası neresi demişim. Şimdi bir midye gibiymişim. Deniz kıyısında bulunan, yenmeye hazır, açın hâlinden anlayan, etimden et koparan.