Gardırop Meseleleri: Konfor Alanından Çıkmak
kendiniz ve dolabınız için yenilikten korkmayın!
Bu yazımda birkaç aydır uygulamaya çalıştığım ve hem ben de hem de dolabımda büyük etki yaratan bir olaydan bahsedeceğim. Konfor alanından çıkmak. Bu olayı hayatımın her alanında uygulamam gerekse de ben şu anlık dolabımda uygulamaya çalıştım. Ve bunu nasıl yaptığımdan biraz bahsedeyim.
ÖNCE AKSESUARLAR
Çok fazla aksesuar ve takı kullanmayan birisi olarak bu konuda baya bir konfor alanıımdan çıktım diyebilirim. Önceden sadece küpe -onda da sadece basic halka küpeler- takan biriydim. İlk iş olarak bu halka küpeleri daha farklı desenli ve renkli takılarla değiştirdim. Hem gümüş hem altın olarak daha renkli ve normalde tercih etmeyeceğim küpeler aldım ve bunları her yaptığım kombine entegre ettim. Bu adım hem kombinlerime farklı bi hava kattı hem de daha tamamlanmış hissettirdi.
Daha sonra kolye takmaya başladım ama bu serüvenim biraz kısa sürdü çünkü alışamadım :) Bileklik ve kolyeler çok tarzım değil. Ama bunları tarzıma entegre etmeye çalışıyorum çünkü bence her kombinde büyük fark yaratan önemli ögeler.
Nedenini bilmediğim şekilde asla kemer takan birisi değildim. Dediğim gibi çanta ve küpe dışında aksesuarlarla pek aram yoktu. Ama bu sene aksesuar listeme bir tik daha atarak dolabımda çeşitli renklerdeki kemerlere yer verdim. Ve yarattığı fark anlatılmaz yaşanır...
Çorap olaraksa genelde ayakkabıdan belli olan çorapları tercih etmem çünkü bacak boyum buna el vermiyor en azından ben öyle düşünüyordum. Ama dün yaptığım kombinde bir kere denemek istedim ve sonuç beklediğimden çok çok daha iyiydi. Bu adım hem kendimle barışmama hem de konfor alanımdan çıkmama yardımcı oldu.
ARDINDAN ÇANTALAR
Çantaları çok seven birisiyim. Ama bu kadar fazla çantaya cidden ihtiyacım var mı? Duygusal olarak bunun cevabı evet olsa da mantık olarak gerek yoktu. O yüzden çantalarımı dolap/gardırops uygulamalarında satıp onlardan elde ettiğim kazançla her kombinime uyacak ve eskimeyecek kaliteli çantalar aldım. Tercihimi kahverengi coach ve siyah moschinodan yaptım. Bu iki renk kombinlerimde de en çok tercih ettiğim renkler olduğu için her kombinime uyum sağlıyorlar ve beni kenarda duran çanta yığınındaki takmadığım çantalar için vicdan azabı çekmekten kurtarıyolar.
PANTOLON TERCIHLERI
Genelde kumaş ve salaş pantolonlar tercih ederken artık tamamen bir jean kızıyım. Önceden jean giymek benim için “kusurlarımı” ortaya çıkaracak bir adımdı çünkü üst bacaklarımı kalın bulan biriydim. Ama jean giymeye başladıktan sonra fark ettim ki kendimde kusur gördüğüm ve kafamda büyüttüğüm hiçbir şey gerçek değilmiş. Ve
normalde her şeyimi yüksek bel tercih ederken bu ay kendime düşük bel bir pantolon aldım ve bu da yine hem benim hem de kombinlerim için fark yaratan bir adımdı.
ÜST TERCİHLERİ
Sürekli desenli ve “farklı” gözüken şeyler almaya çalışma çabamı bu aylarda kenara bırakıp kendimi sadeliğin sularına bıraktım. Kombinlerimde daha basic spor tarzda üstler kullanıp alt tarafı şık tutuyorum ya da tam tersi. Bu tarz tost tekniğini kullanmak cidden kombinlerimde büyük bi kurtarıcı oldu.
Ve ben hep oversize giyen ve kendi bedenini giydiğinde çok da mutlu olmayan bi insandım. -yine özgüvensizliklerim buna engel oluyordu- ama artık bunu yenme zamanımın geldiğini düşünüp dolaptan kendi bedenimde hatta 1 beden küçük kıyafetler aldım ve üstümde ne kadar güzel durduklarını gördüm. Yani kendimle alakalı bir özgüvensizliğim daha tarih oldu. artı olarak sütyensiz bir üst giymek benim için hayal gibi bir şeyken risk alıp sırtı açık boyundan bağlamalı bir üst aldım. bu da yine kafamda oluşturduğum sert olguları kırmamı sağladı.
Gömlek konusunda özellikle renkli ve çizgili-kareli gömleklere şans verdim. Bu sayede basic kombinleri uğraşılmış gösterme hackini keşfettim.
ETEK TERCİHLERİ
Yine bacaklarımla çok barışık olmadığım için etek giymeyi çok sevmezdim. Giysem bile gün sonunda aynaya baktığımda giydiğim için pişman olurdum. Ama bu aylarda boyu uzun,midi veya mini ne olursa olsun eteklerime bir şans daha verdim ve şimdi üstümden çıkmayan ve dolabımdan asla eksik olmayan parçalardan.
SON OLARAK AYAKKABI
Hayatım boyunca ayağıma spor ayakkabıdan başka çok nadir bi ayakkabı giymişimdir. Ennn şık kombinlerimde bile beni baştan aşağı süzen birisi aşağıdaki spor ayakkabımla göz göze gelirdi. Ama bu sene -ayaklarımdaki yaralara hazır olarak- babet ve loaferlara bir şans verdim ve büyük ihtimalle de bir daha da ayaklarımdan çıkmayacaklar. Çünkü spor ayakkabılarımı şu an sadece spora giderken giyiyorum. Onları bu kadar kolay unutacağımı hiç düşünmezdim.
RENKLİ OLMAKTAN KORKMAMAK
Önceden çok renksiz giyinen ve cidden onlardan kaçan bi insandım. Yine çok patlak renkler tercih etmiyorum ama bluzlarımda, aksesuarlarımda renkleri karıştırmayı ve patlatmayı seviyorum.
AZ ÇOKTUR
Her zaman bu mantalitede olan bir insanım. On tane beyaz tişörtüm olacağına bir tane kaliteli ve düzgün beyaz tişörtüm olsun. 3. Bi çantaya ihtiyacım varsa onu sürekli takacak olmam lazım. -girl math- Mesela şu an en çok aradığım şeylerden bi tanesi kırmızı bir çanta. Gucci ve fendiden gözüme kestirdiğim çantalar var ve onlardan birisini alırsam onu sürekli takacağımı biliyorum. Asla bi sefer kullanacağım bi şey almam ve aldıktan sonra onu kullanmıyorsam hemen satarım. O yüzden dolabımda/makyaj çantamda vs asla bi karışıklık olmuyor. Hepsi giydiğim şeyler. Giymediğim şeylerle dolu dolabın bi köşesinde çürüyecek ürünleri yeni sahibiyle buluşturmak en mantıklısı. Kalabalığa hiç gerek yok…
Sonuç olarak bu gardırobumda konfor alanından çıkma olayı beni kendimle barışmama ve kafamda kendimle alakalı inandığım hurafeleri unutmamı sağladı. Alışkanlık olarak sürekli aynı renklere, aynı kalıplara gidiyoruz ama bunu neden yapıyoruz? Farklı bir şey denemekten bizi alıkoyan şey ne? Bunları düşünüp gardırobunuzu analiz ettiğinizde ve daha sonra asla tercih etmeyeceğiniz ürünlere/tarzlara bir fırsat verdiğinizde hayatınızın nasıl değiştiğini siz de göreceksiniz. E o zaman neyi bekliyorsunuz :)