GDO ve Hukuki Güvenlik: Geleceğimiz Tehlikede mi?
Gdo teknolojisi insan hayatı için ne kadar önemli?
Son yıllarda özellikle hayatımızda yer alan biyoteknoloji faaliyetlerinin en temeli Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) teknolojisi, son yıllarda dünya genelinde giderek artan bir şekilde uygulanmaktadır. Bu teknoloji, tarım ürünlerinin verimliliğini artırmak, hastalıklara dirençli bitkiler oluşturmak ve gıda ürünlerindeki besin değerini yükseltmek amacıyla kullanılmaktadır ancak, GDO'ların çevresel etkileri ve insan sağlığı üzerindeki etkileri konusunda endişeler vardır ve bu konu hala tartışma konusu olmaya devam etmektedir. Bununla ilgili yapılan yasal düzenlemeler, ülkeler arasında farklılık göstererek bazı ülkelerde GDO'lu ürünlerin üretimi, ithalatı ve satışı tamamen yasaklanmıştır. Bu ülkeler, GDO teknolojisiyle üretilen ürünlerin sağlık ve çevresel etkileri konusunda yeterli bilginin olmadığını düşünerek bu kararı almışlardır. Diğer taraftan, bazı ülkelerde GDO'lu ürünlerin üretimi ve ticareti serbesttir. Ancak, bu ülkelerde de, GDO'lu ürünlerin etiketlenmesi ve tüketicilere açıkça bilgi verilmesi zorunludur. Bunun yanı sıra yasaklama getirmeyip denetime tabii olarak kullanıma sunan ülkeler de mevcuttur.
Türkiye'de GDO'lu ürünlerin ticareti ve kullanımı yasak değildir fakat sınırlıdır. Yakın zamanda biyoteknoloji faaliyetlerini ele alan bir yönetmeliğin yayınlanması ve Biyogüvenlik Kanunu Tasarısı'nın TBMM'ye sunulması, biyogüvenlik konusunun ülkemiz gündemine oturmasına neden olmuştur. Yapılan değişikliklerle ortaya çıkabilecek zararın giderilmesini güvence altına alabilecek zorunlu sorumluluk sigortası, GDO fonu veya Devletin sorumluluğu gibi mekanizmaların öngörülmemiş olması da ciddi bir eksikliktir. Bazı tarım ürünlerinde GDO kullanımı yasaklanmasına rağmen bazı ithal GDO'lu ürünler de ülkemizde bulunmaktadır. Bu ürünler genellikle gıda, hayvan yemi ve ilaç sanayinde kullanılan GDO'lu mısır, soya, pamuk ve kanola gibi ürünlerdir.
Fikrimce hukuki sorumluluk anlamında ve süre, ispat gibi konularda yapılan değişiklikler eksik kalmış ancak işbu teknolojinin yarattığı olumsuz etkilerin bilimsel olarak tam kanıtlanamamış olması da hukuki anlamda üretici ve tüketiciler açısından sıkıntı yaratabilmektedir. GDO'lu ürünlerin üreticileri, herhangi bir ürün gibi, ürünün güvenliği konusunda sorumlu olmalıdır ve böylece üreticiler, ürünlerinin insan sağlığına veya çevreye zararlı olmadığını belgelemek için kapsamlı testler yapmalı ve gerekli izinleri almalıdır. Tüketiciler ise GDO'lu ürünleri kullanma veya tüketme konusunda kendi sorumluluğunu taşıyarak ürünlerin etiketlenmesi ve açıkça GDO'lu olduğunun belirtilmesi gerektiği için, tüketicilerin bu bilgileri edinmesi lazım. Ayrıca bilim GDO'ların etkileri hakkında araştırma yapan bilim insanları, hem üreticilerin hem de hükümetlerin bu ürünlere izin vermesinde veya yasaklamasında etkili oldukları için daha fazla araştırma yapılması hukuki sürecin de önünü açacaktır.
Şöyle ki, GDO teknolojisi hakkında yapılan hukuki tartışmaların en büyük nedeni, GDO'lu ürünlerin sağlık ve çevre etkilerinin yeterince araştırılmamış olmasıdır. Günümüzde insan üzerindeki etkileri hala tam anlamıyla öğrenilebilmiş değildir. Bazı araştırmalar, GDO'lu ürünlerin insan sağlığına olası riskleri olduğunu öne sürmektedir. Ayrıca, GDO'lu bitkilerin doğal bitkilerle çaprazlama yaparak doğal bitki türlerinin kaybolmasına veya doğal bitkilerin genetik çeşitliliğinde azalmaya neden olabileceği de tartışılmaktadır. Aynı zamanda bazı kişiler GDO'ların ticari yararlarına odaklanırken, diğerler topluluklar küçük çiftçilerin ve yerel gıda üreticilerinin bu teknolojiden zarar görebileceği endişesi taşımaktadır. Bu nedenlerle, GDO teknolojisi hakkında hukuki düzenlemeler yapmak oldukça zorlu bir süreçtir. Hukuki düzenlemeler yapılıken sağlık, çevre, ticaret ve etik gibi birçok faktörü göz önünde bulundurmalıdır. Peki geleceğimiz güvende mi yoksa tehlikede mi? Bunu yapılan araştırmalar ve bu araştırmalar sonucu ülkelerin alacağı hukuki kararlar gösterecek, sağlıklı günler...