Gece

Bir sabahsız gecede hasret doldu gönlüme, sevmek senin neyine

“Oy gönlüm, yan gönlüm. Acı senin kaderin çek gönlüm. Uyan, uyan uykundan uyan gönlüm uyan.”

Filmin belki de en güzel tarafı bu şarkıdır benim için. Yıllar önce izlemişken ve böylesi etkilenmişken bırakmak istemedim hiç, unutmak istemedim sözlerini. Demir tadı veriyor biraz, rahatsız ediyor ara ara ve yoruyor sonlara doğru. Çok gerçek, çok düz ve sanki aynı Süsen. 

Sürüklenen dramalardan dramaya, çok gerçek çok arka sokaktan. 

Çoktan dağılmış bir aileden, yepyeni ve dağılmış bir aileye kaçan Süsen, ah Süsen. 

Çocukluğunu, gençliğini ve hiçbir senesini gönlünce yaşayamayan Süsen. 

Naif, kırılgan ama güçlü duran Süsen. 

Çocukluk hayalini yaşamak isterken hayatı kabusa dönen Süsen. 

Kurtuluşu arayan ve bir korkağa sahip çıkmaya çalışan Süsen. 

Yıllar geçtikçe daha da rezil hale gelmeye başlayan o adama aşık Süsen, ve her şeye rağmen Yusuf günün sonunda ona kalan onu sarmadan. 

Birbirlerinden uzaklaşan, sevgiye gözlerini kapatan ve ezilen varoş bir hayatın altında beraberce, yine de ihtiyaç duyan birbirlerine iki aşık, iki pişman, iki düşman. 

Ne söylenir daha fazla bilmiyorum, Erden Kıral’ın bu klasiği beni en derinden etkileyen eserlerden bir tanesi. Hiç istemedi üzerine bir distopya yaratmayı, var olmayan mektuplar yazmayı ve seslendirmeyi karakterleri kendi cümlelerimde. Yalnızca önermek istedim üzerine cümleler sıraladığım jeneriği ve halıyı seyrettiren bu filmi.