Geert Hofstede ve Kültürel Boyutlar

Kültürel farklılıkların davranışlar üzerindeki etkisi nasıl görülür?

Kültürel boyutlar kuramını Geert Hofstede oluşturmuştur. Kültürel farklılıkların davranışlar üzerindeki etkisini konu alıp açıklamaya çalışır bu kuram. Hofstede çalışmasını çok uluslu çalışanı olan bir şirketteki işçiler üzerinde yürütmüştür. Onlardan aldığı cevaplara göre oluşan farklılıkları dört boyutta açıklamaya çalışmıştır. Bu boyutlar; güç mesafesi, toplulukçuluğa karşı bireycilik, erilliğe karşı dişilik ve belirsizlikten kaçınmadır. 

Güç Mesafesi: Bir toplumda bireylerin arasındaki otorite ya da hiyerarşiye göre şekillenen bir boyuttur. Yüksek ve düşük güç mesafesi olarak ayrılır. Güç ilişkileri her toplumda farklı gözlenir ve eşitsizlikle algılanır. Güç mesafesinin yüksek olduğu iş hayatında alt ve üst ilişkisinin ayrımı çok keskindir. İşçi emirleri sorgulamaz, yerine getirir. Aile yapısının içerisinde ele alacak olursak, babanın otoriter bir figür olduğu ailelerde güç mesafesi yüksektir. Ataerkil bir yapı vardır. Ailede son sözü baba söyler. Çocuklar ile ilişkisi daha resmidir. Çocuklar yaşamları boyunca büyüklerine bakma sorumluluğu taşırlar. Çocukların kendi seçimleri ve fikirleri yok denecek kadar azdır. Güç mesafesi düşük olan ailelerde ise, üyeler arasında eşitlik söz konusudur. Anne- baba ve çocuk ilişkisi daha çok arkadaşlığa yakındır. Çocuklar kendi fikirlerini kendi oluştururlar. Ebeveynleri ise çocuklarını keşif yolunda desteklerler. Benzer örnekler iş veren-işçi, öğretmen-öğrenci ve devlet-vatandaş ilişkisinde de verilebilir.

Bireycilik - Kolektivizim: Bireyci toplumlarda kişiler kendilerini diğerlerinden bağımsız kabul ederler. Bireyin kendi başarısı ön plandadır ve önemlidir. Kolektivizm topluluklarda ise dayanışma söz konusudur. Modernleşme ile bireyci topluluklarda artış gözlenmiştir. Kırsal kültür daha çok kolektif unsurlar taşıdığını gözlemlemiş Hofstede. Bir kültürün bireyci ya da kolektivizm ayrımı yapılırken o ülkenin coğrafi konumu ve ekonomik refahının etkili olduğunu söyler Hofstede (SAYLIK, 2017: 107). Aile yapısı içerisinde örnekle açıklayacak olursak, bireysel tutum sergileyen toplumlarda genellikle çekirdek aile yapısı görülür. Bireylerde ben düşüncesi vardır bu da buna göre bireyin karakterini şekillendirir. Çocuklar bir zaman sonra ailesinin yanından ayrılır ve tek başına yaşamaya başlar. Büyükler üzerinde bir sorumluluk taşımaz. Akraba ilişkileri zayıftır. Kolektivim özellikleri taşıyan toplumlardaki ailelerin ise bağları kuvvetlidir. Genelde geniş aile yapısı gözlenir. Çocuklar evleninceye kadar ailesiyle yaşar. Akrabalık ilişkileri kuvvetlidir. Aile içinde babanın ağırlığı vardır. Çocuklar büyüklerine bakmakla ömür boyu sorumluluk taşırlar. Çocuklar ebeveynlerinin düşüncelerinden etkilenerek büyürler. Bu yüzden kendilerine ait bir fikir yapısını oluşması çok zordur. Güç ilişkisi ile doğrudan ilişkili bir yapıdır. 

Erillik - Dişilik: Erillik, sert ve maddi başarı odaklıdır, dişillik ise hassas ve mütevazılık ile tanımlanır. Aile içerisinde örnek verecek olursak, güç mesafesinde baba ve çocuk arasındaki ilişkiye bakılırken burada karı-koca ilişkisine bakılır. Aile içerisindeki görev paylaşımının eşler arasında yapılması erillik ve dişilik dengesinin kurulması demektir. Güç mesafesinin yüksek olduğu aile yapılarında bu eşitlikten bahsedemeyiz ancak modern yapıya sahip olan topluluklarda aile içi iş bölümünden bahsedebiliriz. Çünkü modern toplumlarda kadın da erkek de çalıştığı için eşit şartlardadır. Dolayısıyla ev içi iş bölümü de dayanışma şeklinde paylaşılarak yapılır. Geleneksel toplumlarda durum biraz daha farklıdır. Erkek çalışır dışarıdaki işlerle ilgilenir, kadın ise ev içi işlerle meşguldür. Çocuk bakma, yemek yapma, çamaşır yıkama gibi. Anne ve babanın iş bölümü yaptığı ailelerde çocuklar da cinsiyete yüklenen rollerden uzak kalacaktır.

Belirsizlikten kaçınma, geleceğin belirsiz oluşundan ortaya çıkar. Her kültürde her toplum bu belirsizliği yaşar ancak baş edebilme şekilleri ve kaçınma dereceleri farklılık gösterir. Modern toplumlarda kaçınma zayıf belirsizlikten kaçınmayken tersi toplumlarda güçlü belirsizlikten kaçınma görülür. Bunun sebebi ekonomik olarak, eğitim eksikliğinden ya da hukukun zayıflığından kaynaklanabilir. Çünkü modern ve refah düzeyi yüksek toplumlarda bireyler geleceğin belirsizliğini kabullenmiş ve ona göre sosyalleşirken tersini yaşayan toplumlar bunu sağlayamaz, dolayısıyla hem geçmişten kopamaz hem de geleceğe dair paniğe kapılabilirler. Çünkü belirsizliği ortadan kaldıracak eğitim hukuk gibi alanlar eksiktir. Toplum güven duymadığı için teslim olamaz ve güçlü kaçınma yaşar. Yine aile yapısından örnekle açıklayalım. Güçlü belirsizlikten kaçınma yaşayan ailelerde bireyler risk alamaz. Kaygılı ve kriz anlarında saldırgan davranış sergileyebilirler. Daha çok geleneksel aile yapılarında görülür. Güven hissi taşımazlar çünkü belirsizliği hafifletecek unsurlar karşılanmaz. Zayıf belirsizlikten kaçınma davranışı gösterenler daha çok modern ve bireyci ailelerde görülür. Bireyler risk alır çalışmayı sever. Hareket halindendirler. Gelecek kaygısının her zaman var olacağını ve anı değerlendirmek gerektiği bilincindedirler. Refah düzeyi ve eğitim düzeyleri yüksektir.

Kısa ve Uzun Erimlilik: Uzun erimlilik, geleceğe taşınabilmesi mümkün erdemleri içerirken kısa erimlilikte geçmiş ve şimdinin erdemleri içerir. Örneğin, kısa erimli toplumların ailelerinde geleneklere saygı varken uzun erimli toplumlarda içinde bulunulan koşullara saygı vardır. Uzun erimlide geleceğe dair planlar varken kısa erimlide gelenek görenek ve sorumluluklar vardır.

Geert Hofstede'ın bu çalışması ve kuramı, kurum içerisinde gerçekleştirildiği için geçerliliğinin olmadığını, yüzeysel kaldığını savunan eleştiriler getirilir. Ancak yapılan çalışma ve sonuçlar toplumu oluşturan küçük yapılarda uygulanabilir ve yorumlanabilir.


KAYNAK

Oğuz, E.S. (2011) ‘’Toplum Bilimlerinde Kültür Kavramı’’, Edebiyat Fakültesi Dergisi, cilt:28, sayı:2

Say, Ö. (2017) ‘’Çokkültürlülük Kavramı ve Anlamın Çokluğu’’, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Karabük, cilt:7, S.1, ss.29-39

Saylık, A. (2017) ‘’Okul Müdürlerinin Paternalist (Babacan) Liderlik Davranışları ile Hofstede’nin Kültür Boyutları Arasındaki İlişki’’, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Doktora Tezi