Gelenek ve Modernleşme Çatışması: Kiralık Konak ve Fatih-Harbiye Üzerine Bir İnceleme
Roman karşılaştırması.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun ilk romanı olan Kiralık Konak, baştan sona bir konak içinde yaşanan olaylarla kuşaklar arası çatışmaları, bu çatışmaların yarattığı ahlaki yozlaşmayı işler. Romanın karakterleri, toplumdaki değişimleri ve bu değişimlerin gelenekler üzerindeki etkilerini simgeler.
Romanın ana karakteri olan Naim Efendi, dürüst, titiz ve hoşgörülü bir nazırdır. Gelenek ve göreneklere bağlı olan Naim Efendi, hayatındaki düzenin bozulmasıyla mutsuz ve huzursuz bir hale gelir. Örneğin, Naim Efendi’nin damadı Servet Bey, Batı hayranlığı ve Frenk taklitçiliği ile konağa yabancı bir hava katar. Bu yabancılaşma, Naim Efendi’nin konaktaki düzenine zarar verir. Oğlu Cemil ve kızı Seniha ise, Batılı yaşam tarzını benimseyen gençler olarak romanın alafranga hayatın getirdiği yozlaşmayı anlatan figürleridir. Seniha, çay partileri düzenleyen, gösterişli bir hayat arzulayan ve Batı’ya olan hayranlığı nedeniyle konağın maddi olarak zor duruma düşmesine neden olan bir karakterdir. Onun bu hayat tarzı, konağın ve dedesi Naim Efendi’nin yavaş yavaş çöküşe sürüklenmesine neden olur.
Bu süreçte, Seniha’nın kuzeni Hakkı Celis ise ona karşı derin bir sevgi besleyen, ancak hislerini bir türlü ifade edemeyen şair ruhlu bir gençtir. Seniha’nın Batılı hayat tarzına olan özlemi, Hakkı’nın gözünde hem hayranlık hem de acı verici bir durumdur. Hakkı, Seniha’yı kaybettiğini anladığında, Naim Efendi ile birlikte konağın yıkılan değerlerine tanıklık eder. Romanın sonunda askere gidip Çanakkale Savaşı’nda şehit olurken, Seniha ise Batı’nın şatafatlı yüzüne kapılmış, bu şehadetin değerini bile umursamayan bir karakter olarak kalır.
Fatih-Harbiye ve Karakter İlişkileri
Peyami Safa’nın Fatih-Harbiye adlı romanı ise, modern hayat ile geleneksel değerlerin çatışmasını ele alır. Ana karakter Neriman, Fatih semtinin geleneklerine uygun yetişmiş, ancak Batı kültürüne ve yaşam tarzına ilgi duymaya başlayan bir genç kızdır. Roman boyunca Neriman’ın Batı ile Doğu arasında yaşadığı kimlik bunalımları ve tercihleri işlenir.
Fatih ile Harbiye arasında kalan Neriman, Şinasi ile olan ilişkisini sorgulamaya başlar ve Batılı değerlerin temsilcisi Macit’e ilgi duyar. Macit ve Harbiye, Batı’nın maddi zevklerini simgelerken; Fatih ve Şinasi, Doğu’nun geleneksel değerlerini temsil eder. Neriman’ın bu iki dünya arasında yaşadığı bocalamalar, bireyin kendi kimliğini arayışını, modernleşme çabalarının getirdiği yabancılaşmayı gözler önüne serer. Romanın ilerleyen bölümlerinde Neriman, Batılı hayat tarzının yüzeysel cazibesine karşı büyük bir hayal kırıklığına uğrar. Dayısının kızıyla tanıştığında, Batılı bir adamla birlikte olan genç bir kızın intihar hikayesi Neriman’ı derinden etkiler ve kendine yeni bir yol çizer. Romanın sonunda Neriman, öz değerlerine dönerek Şinasi ile evlenme kararı alır.
İki Romanın Karakter ve Tema Açısından Karşılaştırılması
Her iki roman da Batı hayranlığının birey ve toplum üzerinde yarattığı tahribatı işler. Yakup Kadri’nin Kiralık Konak’ında, Servet Bey ve kızı Seniha gibi karakterler, Batı hayranlığı nedeniyle yozlaşmayı temsil ederken; Peyami Safa’nın Fatih-Harbiye’sinde ise Neriman, Batı’nın yüzeysel cazibesine kapılıp kimlik bunalımı yaşayan, ancak sonunda kendi değerlerine dönmeyi seçen bir karakterdir.
Kiralık Konak, alafranga ve alaturka hayat tarzları arasındaki çatışmanın bireyler üzerindeki etkisini gösterir. Naim Efendi ve Hakkı Celis, geleneksel değerlere bağlı kalmanın, aile ve toplum içindeki yerini korumanın birer örneğidir. Ancak modernleşme çabalarının getirdiği Batı hayranlığı, Servet Bey ve Seniha gibi karakterleri yüzeyselliğe ve değer kaybına sürüklemiştir. Öte yandan Fatih-Harbiye’de Neriman, Batılı yaşam tarzını benimseme isteği ile geleneğe olan bağlılığı arasında bocalar. Romanın sonunda ise kendi değerlerini benimseyerek geleneksel bir yaşam tarzını seçer.
Her iki yazar da Batı’ya özentiliğin bireyler ve aileler üzerindeki zararlarına dikkat çekmekte, yozlaşmanın ve kimlik kaybının sonuçlarını irdelemektedir. Yakup Kadri, Kiralık Konak’ta kuşaklar arası çatışmaları ve Batı taklitçiliğinin getirdiği yozlaşmayı işlerken; Peyami Safa, Fatih-Harbiye’de bireysel bir çatışma üzerinden modernleşmenin toplum üzerindeki etkisini gözler önüne serer. İki roman da gençliğe ve toplumun geleneksel değerlerine seslenmekte, bireylerin kültürel kökenlerinden kopmamaları gerektiği mesajını iletmektedir. Romanların verdiği mesajda, bireylerin ve toplumun öz değerlerine sahip çıkması gerektiği vurgulanır ve geleneksel değerler ile Batı kültürünün yüzeysel özentisinden kaçınmanın önemine dikkat çekilir.