Genler ve Kodlar
Davranışların temelini duygular oluşturur. Bu duyguların kaynağı ise ilk ataların duygularıyla eşleşir.
İnsanların davranışlarının nedenleri araştırılmak istenildiğinde birtakım deneyler yaparak bu sorunun cevabı bulunmaya çalışılır. Davranışların temelinde yatanın ne olduğu incelenmek istenir. Gordon H. Orians da birtakım deneylerde bulunup incelemeler yaparak literatüre bazı kuramlar yerleştirmiştir. İnsanların davranışlarının temelini duyguların oluşturduğunu savan teorisiyle ortaya atıyor. Darwin’in çalışmalarından etkilenerek insan davranışlarının ilk atalardan kalıtsal olarak sonraki nesillere ulaştırıldığını ve davranışların nedenlerinin aslında atalarının hareketlerinin yaşamlarının bir parçası olduğu sonucuna varılıyor. Ataların davranışları gelecek kuşakların davranışlarının nedenlerini ortaya koymaktadır.
Orians evrimleşmiş canlılar olan insanların birtakım ortak yetilerle hayatlarını sürdürdükleri görüşünü 'Yılanlar, Gündoğuları ve Shakespeare' adlı eserinde okuyucularıyla paylaşıyor. İnsanların atası olan ilk canlıların günlük hayatlarında yaşadıkları olaylara verdikleri tepkiler, bugünün insanlarının davranışlarında gözleniyor. Evrim sürecinde genlerle aktarılan bu tepkiler sorulduğunda açıklanmakta güçlük çekilen davranışların sebebidir aynı zamanda. Bu tepkiler ortak bir havuzdan çıkmış, John Locke’un “tabula rasa” önermesine karşılık olarak bilgilerin daha önceden insanların zihninde var olduğu belirtilmiştir. Çeşitli deneyler öncülüğünde farklı bölgelerde yaşayan, farklı yaş gruplarında olan ve cinsiyete göre farklılık arz eden kişilerin cevapları bir araya getirildiğinde Orians’ın kuramı doğrulanıyor. Şöyle ki sorulan soruların cevaplarına bakıldığında kişilerin çoğu benzer yanıtlar vermektedir. Örneğin ağaç deneylerinde yırtıcı hayvanlardan korunmak için kaçıp sığınacak olsanız hangi ağaca tırmanırsınız sorusunun cevabı deneklerin çoğunda dalları yana açık, yelpaze biçimli Afrika akasyası ağacı cevabı verilmektedir. İlk ataların yaşayış biçimleri göze alındığında da yırtıcı hayvanlardan kendilerini korumak amacıyla sığındıkları ağaçlar bu şekildedir. Aynı zamanda renklerle ilgili bir deney yapıldığında yeşil ve mavi renkleri insanlar sevdiklerini söyler. Buna karşılık ilk ataların yaşadıkları çevrede sayması güç birkaç tane renk vardır: gök mavi, yeryüzü yeşil, ağaçlar kahverengidir. Çevre ve fayda uyumu gözetildiğinde genler aracılığıyla insanların seçimlerinin de bu yönde olması şaşırtıcı gelmemelidir. Duygular da çevreden etkilendiğinden dolayı ve yaşanılan dönemin kendini her türlü tehlikeye karşı savunmakla günlerin geçtiği zaman hesaba katılacak olursa, korku duygusu en kolay tanınabilir ve aktarılabilir bir duygu olarak var olur. Nedeni daha önce açıklanamayan insanların neden yılanları görünce korku duyduğunu ya da tiksindiklerini Orians kendi kuramında ilk ataların duygularının taşındığı önermesiyle örnek gösterir. Burada da görüldüğü gibi çevresel faktörlere karşı geliştirilen davranışların kalıntıları fotoğrafta dahi yılan resmi gören bir insanın yüz ifadesinin neden korkuyla kaplandığının cevabını verir. Duygular kalıtım yoluyla nesilden nesle aktarılır.
Orians’ın önermesine göz atıldığında davranışların nedenlerinin ilk ataların yaşam şekillerince değiştiği ve insanlara aktarıldığını söylemek mümkündür. Davranışların temelini duygular oluşturur. Bu duyguların kaynağı ise ilk ataların duygularıyla eşleşir. İlk atalarının soyunu taşıyan insanlar yaşa, cinsiyete ya da yaşanılan bölgeye göre çok az değişiklik gösterse dahi ortak bir noktada buluşurlar. Su kaynağı ilk atalarsa ayrı kollara dağılan ancak aynı suyun özelliklerini taşıyan nehirler, göller de bu ilk ataların soyunun devamı olan insanlardır.