Bu Dünya Artık Çok Tehlikeli
Dünyayı kötü görme eğilimimizde televizyonun rolü nedir?
Televizyon günümüzde en yaygın kullanılan kitle iletişim aracıdır. İcat edildiği 20.yüzyılın ikinci yarısından itibaren tüm insanların hayatına girmiş, devamında ise yaygınlaşmıştır. Hâlâ yaygınlaşmasını sürdürmektedir. Televizyon içinde bulundurduğu programlar, diziler, filmler, showlar, haberler başta olmak üzere izlerkitleye yeni bir dünya, dış dünyadan farklı şeyler sunmaktadır. En etkili kitle iletişim aracı kabul edilen televizyonun tek yönlü iletişim kurması ve hem görsel hem de işitsel ögelere yer vermesi açısından bireyleri etkilemesi oldukça önem arz etmektedir. Bireyler artık televizyon üzerinden toplumsallaşabilmekte, dışarı çıkmasa da, görmese de dış dünyaya dair doğru ya da yanlış fikir edinebilmektedir. Televizyonun bireyleri nasıl ve ne ölçüde etkilediği birçok araştırmacı tarafından araştırılan bir konu olmuştur. Daha dar ölçüde ise televizyondaki şiddet birçok sosyal bilimci tarafından incelenen konulardan biri olmuştur. Bunun sebebi ise televizyonun şiddet ve saldırganlık tutumları üzerinde olumsuz etkiye sahip olmasıdır.
Televizyon şiddetine maruz kalan bireyler, ondan etkilenmektedir. Yapılan araştırmalara bakıldığında sayıca çok yüksek bir kesimin televizyon şiddetinden etkilendiğini söylemek mümkündür. Etkilendikten sonra bireylerin nasıl tepkiler verdiği, nasıl değişikliklere uğradığı gibi konular da tartışılmıştır. Bazı araştırmacılar televizyon şiddetinin bireyleri duyarsızlaştırdığını savunurken bazı araştırmacılar televizyon şiddetinin bireyler üzerinde korkutucu ve umutsuzlaştırıcı etkisi olduğunu savunmaktadır. Buna ek olarak bazı araştırmacılar ise televizyon şiddetinin olumlu olduğunu, bireyleri arındırdığını savunmaktadır. Genel olarak televizyon şiddeti ile ilgili bireylerin saldırganlığını artırdığı, saldırgan davranışın aktörünü model olarak benimsediği, şiddet olaylarına karşı duyarsızlaşması, dünyayı olduğundan daha kötü ve acımasız bir yer olarak algılaması, saldırganlığının azalması gibi ayrı etkileri ve her birinin de kendi içinde savunucuları mevcuttur.
Televizyon şiddetiyle ilgili olan yaklaşımlardan birisi de George Gerbner ve arkadaşlarının Kültürel Göstergeler Projesi kapsamında ele aldığı Yetiştirme Kuramı'dır. Bu kuram televizyon şiddetinin etkilerini araştırma odaklı olarak ortaya çıkmıştır ve ABD’de yürütülen bir araştırmadır. Televizyon izleyen ve izlemeyen bireylerin, izledikleri saat farkının bireylerin hayatı üzerine etkisine bakıldığı bu çalışma, televizyonun şiddet ögeleri temele alınarak ilerletilmiştir. Bu kuram ortaya sunulduğu andan itibaren çokça tartışmaya, hatta eleştiriye yol açmıştır fakat etkili bir kuram olduğunu söylemek mümkündür. Yıllar sonra bile hâlâ üzerine araştırmalar yapılan bu kuram, televizyonun uzun dönemli etkilerini açıklamaktadır ve bunu yaparken şiddeti temele koymaktadır. Yetiştirme Kuramı televizyonun bireylerin gerçeklik algısını bozduğunu, kendisine ayrı gerçeklik yaratarak bireyleri bu gerçekliğe inandırdığını ve Gerbner’in tabiri ile bireyleri “simgesel bir dünyada” yaşattığını varsaymaktadır. Bireylerin sosyal gerçeklik algılarının değişmesine de kültivasyon (yetiştirme) etkisi denmektedir.
Gerbner ve arkadaşlarına göre televizyon izlemek sadece televizyon izlemek değildir, aynı zamanda şiddet izlemektir. Çok fazla şiddet ögesine maruz kalan bireyler ise dünyayı olduğundan daha tehlikeli, acımasız, kötü bir yer olarak görebilmektedirler ve buna Acımasız Dünya Sendromu demişlerdir. Acımasız Dünya Sendromu'na göre bireyler dünyaya daha umutsuz bakmaktadırlar. Gerbner ve arkadaşlarının hazırladığı Acımasız Dünya Sendromu İndeksi ve devamında yapılan saha araştırmasına göre televizyon izleme süresi arttıkça bireylerin dünyayı tehlikeli görme eğilimleri de artmaktadır.