Gerçekçi Çağdaş Roman Kraliçesi: Sally Rooney

İnsan ilişkilerini kurgularında en gerçekçi halleriyle yansıtan Sally Rooney incelemesi.

Bilindiği üzere, Sally Rooney’nin yeni romanı Intermezzo 24 Eylül’de okuyucuyla buluşacak. Üç yıllık bir aradan sonra okuyucuları mutlu eden haberi veren Sally Rooney’nin yeni kitabını okumadan önce, geçtiğimiz yıllarda kalbimizi fethettiği üç romanını gelin birlikte hatırlayalım.


İrlanda asıllı romancı Sally Rooney, Arkadaşlarla Sohbetler, Normal İnsanlar ve Güzel Dünya, Neredesin? adlı üç romanında da Rooney, karakterlerin insan ilişkilerine odaklanır ve onları gerçekçi bir şekilde okuyucuya sunar. Zekice kurulmuş diyalogları ve karakterlerin yaşadıkları, hissettikleri ve biraz depresif düşünceleri ile Rooney aslında çağımızın hastalıklarına ve sorunlarına da odaklanır. Kaygı, stres, varoluşsal krizlerin yanı sıra dünyada gerçekleşen savaş, mülteci problemi, cinsiyetler arası eşitsizlik vb. Rooney’nin diyaloglarında yer alır. Her okuyucu, Rooney’nin her bir romanında, herhangi bir (veya birden fazla) karakterle kendini bağdaştırabilir ve okudukları kendi hayatıymış gibi hissedebilir. Rooney’nin en başarılı olduğu yer ise güncel insan ilişkilerinin karmaşık, çalkantılı halini gerçek bir şekilde yansıtması ve bunu okuyucuya geçirmesi. Kendinizi bir yandan karakterin hisleriyle bağdaştırıp, ona empati ile yaklaşıp bir yandan karakterlerin arasında geçen diyaloglara katılabilir ve kendi fikrinizin ne olduğunu düşünebilirsiniz. Yani, Rooney aslında okuyucuya boş zamanlarında kitaplarıyla keyifli vakit sunarken, kitaplarının entelektüel düşünceler barındırmasından dolayı okuduğunda düşünmelerini de sağlıyor. Kitaplarında bolca entelektüel fikirlere yer verdiğini ve okuduğunuzda hem bilgi sahibi olup hem de sonrasında araştırabileceğiniz bir sürü tarihi ve güncel olay sunduğunu söylemekte fayda var. Rooney’i okuduğunuzda sevebileceğiniz bir diğer şey ise, Rooney’nin keskin ve iğneleyici dili. Bir siyasi kesime veya karakterlerden herhangi birine laf dokundurduğunda, okurken yüzünüzde istemsiz bir tebessüm oluşacak. 

Rooney ilk romanı Arkadaşlarla Sohbetler’i 2017 yılında yayımladı. Bu roman, dört karakterin etrafında dönen olayları kapsasa da aslında roman baş karakter Frances’in çevresindeki insanlarla olan ilişkilerini anlatır. Evli olan Nick’e karşı duyduğu ilgi, bir yandan en yakın arkadaşı ve aynı zamanda eski sevgilisi olan Bobbi’ye karşı olan bağlılığını işleyen romanda, Rooney güncel insan ilişkileriyle birlikte ara sıra İrlanda’nın siyasetine ve dünyanın güncel haline değinir. Frances’in hisleri, davranışları; Bobbi’nin siyasi yöndeki fikirleri ve çevresine olan cesurca denilebilecek ve zamanla okuyucuyu gıcık edebilecek davranışları; Nick’in Melissa ile olan karmaşık ilişkisi ve Frances’e olan karmaşık duyguları; bu romanda okuyucunun bulabileceği ve keyifle okuyabileceği şeyler. Frances’in ağzından anlatılan roman, -Rooney’nin diğer iki kitabında da rahatça görebileceğimiz- iğneleyici tona sahip. Roman ilgi çeken diyalogları ve Frances’in iç dünyasıyla daha keyifli bir hale geliyor. Aynı zamanda Arkadaşlarla Sohbetler, okuyucuya yeni bir bakış açısı kazandırabilme gücünü elinde tutuyor. Nick’in Frances ile olan evlilik dışı ilişkisi okuyucunun tabularını yıkabilir ve toplum tarafından hoş karşılanmayan bu hadiseye empati ile yaklaşmasına yardımcı olabilir. 

İkinci romanı Normal İnsanlar’ı, Rooney 2018’de yayımladı. Bu roman, Marianne ile Connell’ın lisede başlayan zaman zaman olan ilişkilerini konu alır. Okulda oldukça tanınan ama insanların hoşlanmadığı Marianne’in evinde, okulda oldukça sevilen ve popüler olan Connell’ın annesi temizliğe yardım eder. Connell evlerine uğradığında Marianne ile keyifle sohbet etse de okulda onu tanımazlıktan gelir. İlişkilerinde yer alan sorunların ana nedeni olan iletişimsizlik ve yanlış iletişimin yanı sıra kitapta sınıfsal farklılıklar yer alır. Connell kendini Marianne’e yakıştıramaz ancak Marianne’in aklına bir kez bile bu sınıfsal farklılık gelmez. Arkadaşlıkları, dünya hakkındaki görüşleri, üniversite yaşamının zorlukları başlıca kitapta bulunan öğelerden birkaçı. Yine Rooney, karakterleri yansıtırken iğneleyici dilini arka planda bırakmaz ve eleştirel bir bakış açısı sunar. İlk kitabında olduğu gibi karakterlerin yaşadığı mental problemlere ve iç dünyalarında yaşadıklarına ve hissettiklerine yer verir Rooney. Eleştirmenlerden tam not alan Normal İnsanlar, anlatım tarzı olarak üçüncü ağızdan her iki karakteri de anlatır. Bölümlerin isimleri ise tarih ile verilir. Rooney bunu yaparken, arada geçen zamanın Marianne ve Connell’ın ilişkilerine kattıklarını ve sebep olduğu şeyleri gösterir.

Rooney, üçüncü kitabı olan Güzel Dünya, Neredesin?’i 2021 yılında yayımladı. Roman Eileen ve Alice’in arkadaşlıkları, yaşadığı ilişkileri, varoluşsal krizlerini, sanat ve edebiyat ile ilgili olan fikirlerini ve yazışmalarını anlatır. Yazar iki karakteri de üçüncü ağızdan anlatır ve ara bölümlerde birbirleri ile olan e-posta yazışmalarına yer verir. Bu e-postalar yazarı arka plana atarak karakterlerin kendilerini açıklamasına fırsat verir. Yaşadığı sinir krizinden sonra İrlanda’da bir kasabaya taşınan ve yazar olan Alice, bir sosyal medya uygulamasından tanıştığı Felix ile anlaşmakta zorlandığı bir ilişkiye başlar. Hayatından ve işinden memnun olmayan yardımcı editör Eileen ise çocukluktan beri bir şeyler hissettiği Simon ile çekimin fazlasıyla görüldüğü bir ilişkiye başlar. Rooney bu romanda da eşsiz anlatımına iğneleyici tonunu ve espri anlayışını katıyor. Okuyucunun kitabın içerisinde kaybolacağı bir dünya yaratan Rooney, 2020 yılında dünyayı vuran pandemiye de kitapta yer verir. Rooney aynı zamanda, yazarlığın ve yayıncılık dünyasının zorluğu ile beraber pandemi dönemi iki karakterin de yaşadığı zorlukları kitapta yansıtarak, bir yazar olarak genelde yaşadığı zorluklara ve pandemide hayatının nasıl etkilendiğine parmak basmış olabilir.

İlk romanıyla hemen ilgileri üstüne çeken Rooney, klasiklerden sıkılmış ve güncel aşk romanlarından farklı bir şey okumak isteyen her okuyucuya renk katabilecek güce sahip romanlarıyla son zamanlarda okuyucuların kitaplığında yer edinmiş bir yazar. Normal hayatta olsa arkadaş olabileceğiniz ve olmak isteyeceğiniz karakterleriyle ve onların komik, zeki ve entelektüel diyaloglarıyla Rooney’nin ilk üç romanının bu kadar ilgi görmesi beklenmedik değil. Çağdaş dönemde yazılan çoğu romanlardan farklı olarak sadece aşka odaklanmayarak, insan ilişkilerini pürüzsüz ve gerçekçi bir şekilde okuyucuya sunarak okuyucunun kalbinde yer edinebilecek bir potansiyele sahip Rooney. Hatta o kadar gerçekçi ki Rooney’nin kafanıza girip sonra bunu kaleme döktüğünü bile düşünebilirsiniz.