Gerilla Pazarlama: Küçük Bütçeyle Büyük Etki Yaratmanın Sırrı
Gerilla pazarlama, büyük bütçeler olmadan dikkat çekmek için kullanılan yaratıcı bir strateji. Peki, markalar bu yaklaşımı nasıl kullanıyor?
Gerilla pazarlama, düşük maliyetle yüksek etki yaratmayı amaçlayan, yaratıcı ve sıra dışı pazarlama tekniklerini kapsayan bir stratejidir. Geleneksel reklamcılığın aksine, tüketicinin dikkatini sürpriz, mizah, etkileşim veya beklenmedik unsurlar kullanarak çeker. Bu strateji, genellikle sokak sanatı, flaş mob etkinlikleri, viral kampanyalar veya sıradışı fiziksel reklam yerleştirmeleri gibi yaratıcı yöntemlerle hayata geçirilir.
Gerilla Pazarlamanın Temel Özellikleri
Büyük prodüksiyon ve medya satın alma maliyetleri yerine yaratıcılığa yatırım yapılır.
Geleneksel reklamların dışında, tüketiciyi şaşırtarak dikkat çeker.
İnsanların dikkatini çektiğinde, ağızdan ağıza pazarlama (word of mouth) veya dijitalleşip sosyal medya aracılığıyla hızla yayılabilir. Dijitalleştiğinde ise viral pazarlama olur.
Katılımcıyı pasif bir izleyici olmaktan çıkarıp deneyimin içine çeker.
Mizah, şaşkınlık veya hayranlık gibi duygular uyandırarak mesajın unutulmaz olmasını sağlar.
Tüketiciler artık geleneksel reklamlara karşı daha az duyarlı. TV reklamlarını atlıyor, internet reklamlarını da premium hesaplar alarak engelliyoruz. Ancak gerilla pazarlama, beklenmedik ve yaratıcı olduğu için reklam körlüğünü kırarak dikkat çekiyor.
Eğer bir gerilla pazarlama kampanyası özgün ve dikkat çekiciyse, haber siteleri, bloglar ve sosyal medya sayfaları bunu paylaşarak markanın ücretsiz PR kazanmasını sağlayabilir.
Bazı Başarılı Gerilla Örnekleri
Red Bull – Stratos Atlama Projesi
2012 yılında, Red Bull’un sponsorluğunda Avusturyalı ekstrem sporcu Felix Baumgartner, 39 kilometre yükseklikten (stratosferden) Dünya'ya serbest atlayış yaptı. Baumgartner, bir hava balonuyla stratosfere çıkarıldı ve özel bir basınçlı kıyafetle serbest düşüş gerçekleştirdi. Ses hızını aşan (1.357 km/s) ilk insan oldu. Bu atlayış YouTube’da canlı yayınlanan en büyük etkinlik oldu (8 milyondan fazla kişi izledi). Ayrıca 50 den fazla televizyon kanalında yayınlandı.
Red Bull, “sınırları zorlayan” ve “enerji veren” bir marka olarak kendini konumlandırdığından stratos atlayışı, bu mesajı mükemmel bir şekilde destekledi. Sosyal medyada milyonlarca paylaşım aldı. Baumgartner, dünya çapında bir kahraman haline geldi ve Red Bull adı, bilim, spor ve ekstrem maceralarla özdeşleşti. Red Bull, bu projeye milyonlarca dolar harcamış olabilir ama klasik reklam satın alımı yapmadı. İnsanlar zaten merakla bu olayı izledi ve haber kanalları sürekli olarak Red Bull’un adını anarak markaya ücretsiz reklam sağladı.
Sonuç olarak Red Bull’un satışları bu olaydan sonra %7 arttı. Ayrıca sadece bir enerji içeceği markası olmaktan çıktı ve ekstrem sporların lideri olarak algılanmaya başladı.
Coca-Cola – Mutluluk Otomatı
Coca-Cola'nın "Mutluluk Otomatı" (Happiness Machine), markanın 2009 yılında gerçekleştirdiği bir kampanyaydı. Bu kampanya, özellikle sosyal medya ve video platformlarında büyük ses getirdi. Otomatik içecek makinelerine benzeyen bu özel tasarlanmış makinelere, sıradan bir Coca-Cola almak isteyen insanlar yaklaşınca, otomatlar beklenmedik şekilde onlara sürprizler sunuyordu.
Örneğin, otomattan Coca-Cola almak isteyen bir kişi, sadece içecek almakla kalmıyor; yerine garip bir şekilde eklenmiş başka ürünler de alabiliyor, hatta bazen bir grup arkadaşına içki almak için bir araya gelerek daha büyük sürprizlere tanık oluyordu. Otomat bazen içinden fazla sayıda Coca-Cola kutusu, hatta büyük bir peluş oyuncak veya başka sürpriz hediyeler çıkartabiliyordu. Bu durum, markanın insanların mutluluk ve pozitif deneyimler yaşamasını sağlamak amacını güdüyordu.
Coca-Cola, bu kampanya ile doğrudan tüketiciyle etkileşime girip onların günlük yaşamlarına neşeli sürprizler eklemeyi hedefledi. Gerilla pazarlamanın tipik özelliklerini barındıran bu etkinlik, yaratıcı ve beklenmedik bir yaklaşım sergileyerek Coca-Cola'nın değerlerini ve mesajını özgün bir şekilde yaymayı başardı.
IKEA – Durak Koltuğu Kampanyası
2014 yılında, IKEA Türkiye, şehri daha rahat ve konforlu hale getirmeyi amaçladığı yaratıcı bir kampanyaya imza attı. İstanbul gibi büyük şehirlerin yoğun trafiğinde, otobüs duraklarında geçirilen bekleme sürelerini daha keyifli hale getirmek için IKEA, "Durak Koltuğu" adını verdiği sürpriz bir uygulama başlattı.
Bu kampanya kapsamında, otobüs duraklarına yerleştirilen IKEA'nın rahat koltukları, şehirdeki kalabalık ve stresli atmosferin tam tersine, insanlara dinlenme ve rahatlama imkânı sundu. Duraklardaki sıradan bekleme alanlarına, IKEA'nın evde sunduğu konforu taşıyarak, dış mekanlarda bile rahatlık ve fonksiyonellik sağlandı. Bu yenilikçi yaklaşım, markanın "Farklı Düşün, Yaşayan Alanlar Yarat" felsefesini yansıtan bir örnek oldu.
İstanbul’daki otobüs duraklarında karşılaşılan bu sürpriz koltuklar, sadece bir otobüs bekleyişi değil, aynı zamanda IKEA’nın evdeki rahatlık anlayışının dış mekanlarda da geçerli olduğunu gösteren yaratıcı bir hamleydi. Hem rahat hem de estetik tasarımlarıyla bu koltuklar, insanların günlük yaşamlarında karşılaştıkları küçük anları daha keyifli hale getirdi.
Kampanya, sosyal medyada geniş yankı uyandırdı ve IKEA'nın markasına dair samimi ve eğlenceli bir bağ kurdu.